Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 273 ada 37 parselin ifrazından oluşan 624 ada 15 parsel sayılı taşınmazı 6 yıl önce satın alarak maliki olduğunu davalıların miras bırakanı D.M.C.tarafından M.Ş.C.mirasçıları aleyhine açılan davada E.1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/396 Esas,1988/242 Karar sayılı ilamı ile 37 parselin 1800 m2’lik kısmının iptali ile 36 parsele ilavesine karar verildiğini, 16.2.1989’da kesinleşen bu ilamın 3.6.2005 tarihinde, maliki olduğu 624 ada 15 parselin bir kısım paylarının iptal edilerek davalılar adına tescil edildiğini, kendisinin tapuya güvenerek iyiniyetle taşınmazı aldığını, ilamın zamanaşınına uğradığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar, bir kısım davalılar ise davaya karşı beyanda bulunmamışlardır.
Mahkemece, taşınmaza ilişkin ilamların zamanaşımına uğramayacağı, mahkeme ilamının imar sonucu oluşan parsellere uygulanmasında hukuka aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 36 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında Hikmet C., İ.C. D.M.t C. adlarına tespit edildiği, 37 parsel sayılı taşınmazın ise M. Ş.C.adına tespit edilerek kesinleşme neticesinde çap kayıtlarının oluştuğu, 36 parsel malikinin 37 parsel maliki aleyhine taşınmazına uygulanan tapu kaydının bir kısmının davalıya ait taşınmaz kapsamına alınarak kadastro tespitinin yapıldığı ve çap kayıtlarının oluştuğu ileri sürülerek 20.7.1987 tarihinde açılmış olan davada 37 parsel sayılı taşınmazın 1800 m2’lik kısmının davacının dayanağını teşkil eden kayıt kapsamında kaldığı belirlenmek suretiyle bu kısma ilişkin bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği,Elbistan 1. Asliye Hukuk Mahkemesine ait bu kararın derecattan geçmek suretiyle 16.2.1989 tarihinde kesinleştiği, ancak bu davanın devamı sırasında 19.10.1987 tarihinde anılan yerde 3194 sayılı İmar Yasasının 18. md. hükmü uyarınca imar şuyulandırılması yapılarak kadastral maliklerinin bu taşınmazlardaki mülkiyet hakları gözetilmek suretiyle yeni imar parsellerinin öngörüldüğü, böylece münferit imar parsellerinin oluştuğu, eldeki davaya konu edilen 624 ada 15 sayılı imar parselinin de davacı Dileğin bayiine bırakıldığı ve oluşan sicil kaydından davacı Dileğin satın almak suretiyle malik olduğu, nevarki Tapu Sicil Müdürlüğünce 16.2.1989 tarihinde kesinleşen Elbistan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.4.1988 gün 1987/ 396 Esas, 1988/242 Karar sayılı kararının imar parselleri üzerinden infaz edilerek taşınmazların mülkiyetinde değişiklik meydana getirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, tapu sicilinin tutulması ile ilgili ilkelerden, tapu sicilinin aleniliğinden istifade ederek 624 ada 15 parseli edindiğini, nevarki önceki kararın kendisini ilgilendirmediği halde taşınmazın mülkiyetinde idarece değişiklik yapılarak davalıların taşınmazda paydaş kılındıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Gerçektende Elbistan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava sırasında taşınmazların imar şuyulandırmasına tabi tutularak yeni imar parsellerinin oluşturulduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, Anayasanın 138/son md. hükmü uyarınca yasama,yürütme ile idare kesinleşen mahkeme kararlarına uymak mecburiyetinde olup, kararı değiştiremeyecekleri gibi infazını da geciktiremeyecekleri tartışmasızdır.Bu cümleden olarak Tapu Sicil Müdürlüğü de anılan kararı infaz ederek imarla oluşan parsellerde belirlenen mülkiyet durumunu değiştirmiştir.Oysa kesinleşen karar kadastral parsellerle ilgilidir.İmar parsellerinin dayanağını idari işlem oluşturmaktadır.Bu idari işlem idari yargı yerinde iptal edilip parselin hukuki dayanağı ortadan kaldırılmadıkça imar şuyulandırması ile belirlenen mülkiyet durumunun değiştirilmesine olanak yoktur.
Bir başka ifade ile kesinleşen imar şuyulandırması ile yeni geometrik ve mülkiyet durumu yaratıldığından kadastral parsellerde uygulama(infaz) zorunluluğu bulunan kesinleşmiş mahkeme kararının imar parsellerine yansıtılmasının yasal olduğu söylenemez.İdarece anılan bu husus göz ardı edilmek suretiyle gerçekleştirilen yeni sicil durumunun TMK’nun 1025 md.de anlamını bulan yolsuz tescil niteliğinde olduğu tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabuli ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428.md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.9.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.