Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, kadastroca davalı adına tespit ve tescil edilen 101 ada 1086 parsel sayılı taşınmazın taşlık, kayalık, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu gerekçesiyle, tapunun iptali ile Hazine adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın dayanak tapu kaydı kapsamında kaldığı, tarım arazisi niteliğinde olduğu, davalı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilşikindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 101 ada 1086 parsel sayılı taşınmazın 1.7.1985 gün 1 nolu tapu kaydına istinaden 18.11.2005 tarihinde davalı A. E. adına tespit ve tescil edildiği, Hazinece kadastro tespitine itiraz edilmesi üzerine E, Kadastro Mahkemesinin 6.4.2007 tarih 2006/576 Esas, 2007/224 sayılı kararı ile Hazinenin husumeti yanlış kişiye yöneltmesi nedeniyle davanın husumetten reddine, 1086 parselin tespit gibi tapuya tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı Hazine, davalı adına tespit ve tescil edilen taşınmazın taşlık kayalık zilyetlikle iktisap edilemeyecek, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiası ile eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, tapu kaydının dava konusu yere uyduğu, 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesi koşullarının davalı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın dayanağını teşkil eden 1.7.1985 gün 1 nolu tapu kaydının kadastro tespiti esnasında birden fazla parsele revizyon gördüğü dosya içerisindeki eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen bilgi ve belge ile krokilerden anlaşılmaktadır. Yine dosya içerisinde bulunan Hazine ile dava dışı üçüncü kişi arasında görülen başka parselle ilgili olarak Erdemli Kadastro Mahkemesinin 6.4.2007 gün 2006/572 Esas, 2007/221 sayılı ilamı ve bu dosyadaki bilirkişi rapor ve krokisinden dayanak tapu kaydının birden fazla parseli kapsadığı görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş dava konusu parsele uygulanan dayanak tapu kaydını mahalline uygulamak, dayanak tapu kaydının başka parsellere de revizyon gördüğü dikkate alınarak revizyon gördüğü parsellerle birlikte ve 3402 Sayılı Yasanın 20.maddesi gereğince kapsamını şüpheye yer vermeyecek biçimde denetime elverişli uzman bilirkişi raporu aracılığı ile tayin etmektir. Şayet, taşınmazın tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlenir ise, taşınmazın niteliği itibariyle zilyetlikle kazanılabilecek ve özel mülkiyete konu olabilecek yerden olup olmadığının tespit edilmesi, özel mülkiyete konu olabilecek yerden ise Hazine davası bakımından 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürede gözönüne alınmak suretiyle davalı yararına 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesinde öngörülen koşulların davalı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilerek, sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Hal böyle olunca; yukarıda değinildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak dayanak tapu kaydının mahalline uygulanması, uzman bilirkişi heyetinden keşfi izlemeye olanak verecek şekilde krokili rapor alınarak, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.9.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.