Taraflar arasında görülen davada;
Davacı hazine, dava konusu 534,545,939 ve 943 parsel sayılı taşınmazların kök maliki S.Ç.’ın Suriye uyruklu olduğunu, Suriye’de vefat ettiğini, Suriye uyruklulara ait taşınmazlara 1062 sayılı yasa gereğince hazinece el konulduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile kök miras bırakan S.Ç.adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların Suriye uyruklu kişiye ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tapuların iptali ile S.Ç.adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 943 parsel sayılı taşınmazın 5.4.1982 tarihindeki tapulama sonucu H.T.adına tespit ve tescil edildiği daha sonra Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.5.1989 gün 1988/391 Esas, 399 sayılı kararı ile ½ payının Suriye uyruklu B.Ç.a ait olduğu gerekçesiyle ½ payının tapusunun iptali ile B.r Ç.dına tesciline karar verildiği, 939 parsel sayılı taşınmazın da 5.4.1982 yılında tapulamaca ½ şer payla M. K.ve H.T.adına tespit ve tescil edildiği, yine Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.4.1989 gün 1988/417 Esas, 1989/281 Karar sayılı ilamıyla ½ payının Suriye uyruklu B. Ç.’a ait olduğu gerekçesiyle tapusunun iptali ile adı geçen ve davalılar adlarına tesciline karar verildiği,545 parsel sayılı taşınmazında 5.4.1982 yılında tapulamaca davalılar adına tescil edildikten sonra ½ payının Suriye uyruklu B.Ç.’a ait olduğu belirlenerek Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.4.1989 gün 1988/378 Esas,1989/280 sayılı kararı ile iptal ve tesciline karar verildiği, yine aynı şekilde 534 parselinde tapulamaca ½ şer paylı olarak 5.4.1892 yılında davalılar adına tespit ve tescil edildiği,Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.4.1989 gün 1988/398 Esas,1989/262 sayılı kararı ile ½ payının Suriye uyruklu B.Ç.a ait olduğu gerekçesiyle tapunun iptal ve tesciline karar verildiği görülmektedir.Davacı Hazine dava konusu taşınmazların kök maliki olan davalıların miras bırakanı S.Ç.ın Suriye uyruklu olduğunu,1062 Sayılı Kanun ve buna bağlı olarak çıkarılan Kararnamelerle mallarına el konulduğunu, yapılan intikal ve satışların geçersiz bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece kök miras bırakanın Suriye uyruklu olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Gerçekten, 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 38. maddesinde nüfus sicil kayıtlarının vatandaşlık için karine teşkil edeceği belirtilmiş ise de, aynı maddede karinenin aksinin kanıtlanabileceği vurgulanmış, 39. maddesinde de , bir kimsenin Türk vatandaşı olup olmadığı hakkında tereddüte düşüldüğü takdirde bu hususun İçişleri Bakanlığından sorulacağı hükme bağlanmıştır.
Ne var ki, mahkemenin bu yönde hükme yeterli bir soruşturma gerçekleştirdiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere, 15.6.1927 tarihinde yürürlüğe giren 1062 Sayılı Yasa ile, Bakanlar Kuruluna karşılıklılık (Mukabele-i bilmisil) olarak bir devletin vatandaşlarının Türkiye’deki malları üzerindeki tasarruflarını kısmen veya tamamen tahdit, veya onlara el koyma yetkisi verilmiştir. Bakanlar Kurulunca, bu yasaya uygun olarak Suriye uyruklu kişiler hakkında 13.1.1939 tarih 2/10250 Sayılı Kararname çıkarılarak, taşınmazlarını başkalarına devretmeleri ve üzerlerine ipotek koydurmaları yasaklanmıştır. 23.6.1959 tarihinde kabul edilen sözleşme ile Türkiye Sınırları içinde kalan ve Türk Tabiiyetine geçmiş sayılan kimselere, Suriye ve Lübnan uyruğuna geçmek için sözleşme tarihinden itibaren 6 aylık ikametgahlarını nakletme, 18 aylık da mallarını tasviye için süre tanınmıştır. 31.5.1940 tarih 2/13629 Sayılı Kararname Lübnan ve Suriye uyruğunu tercih edenlerin mallarını, tanınan 18 aylık sürenin bitimine kadar zayii ve telef olmaması için nasıl idare edileceğine ilişkin yöntemleri belirlemiş, Suriye uyrukluların malları Devletçe konulan bu ilkelere göre idare edilmeye başlanmıştır. İlave olarak süresinde mallarını tasfiye etmeyen kişilerin mallarının, 2490 Sayılı Yasaya, göre tasfiye edileceği hükmü getirilmiştir. 14.2.1942 tarih 2/17317 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de muvazaalı temliklerin, önlenmesi yönünden Suriye uyruklu kişilerin, borçlarından dolayı malları üzerinde haciz konarak satışlarının yapılabilmesi yasaklanmıştır. 18.11.1957 tarih 4/9697 Sayılı kararname ise, Suriye uyrukluların, paydaşı olduğu taşınmazların rızaen taksimlerini yasaklamış ancak mahkeme eliyle şuyuun izalesine imkan vermiştir. Bunun yanında Medeni Kanunun 724 ve 725. maddesine göre temliken tescilleri önlenmiştir. Son olarak 17.10.1966 tarihinde yürürlüğe giren 1.10.1966 gün 6/7104 Sayılı Kararname ile de, Suriye uyrukluların mallarına Devletçe el konmuştur. Kısaca belirtmek gerekirse Suriye uyrukluların mallarının mülkiyeti 1966 tarihine kadar Devlete geçmemiş ise de, bu malların gerek mal sahibinin iradesi, gerekse iradesi dışında özel kişilere geçmesi önlenmiş, onlara vaziyet edilmiş üzerlerinde gittikçe artan bir hakimiyet kurulmuş, sonunda da söz konusu kararname ile fiilen el konulmuştur. Diğer bir anlatımla 1.10.1966 tarihinden önce ilerde Devlete geçeceği düşünülerek Suriye uyrukluların malları denetim altına alınmıştır (Hukuk Genel Kurulunun 15.4.1992 tarih 992/7-174-245 Sayılı, 4.12.1991 tarih 991/16-539-624 sayılı kararı).
Hal böyle olunca, 534,545,939 ve 943 parsel sayılı taşınmazların kök maliki Süleyman ile mirasçılarının Suriye uyruklu olup olmadıklarının ilgili idari mercilerden de sorulmak suretiyle kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, ondan sonra yukarıda değinilen düzenlemeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.09.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.