20. Hukuk Dairesi 2015/1116 E. , 2015/5759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/12/2013
NUMARASI : 2013/1786 - 2013/1873
Vakıf senedi değişikliğinin tescili istemine ilişkin davada Akhisar 1. Asliye Hukuk ve Akhisar Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, vakıf senedindeki değişikliğin tescili istemine ilişkindir.
Asliye hukuk mahkemesince, davanın çekişmesiz yargı işi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Sulh hukuk mahkemesi ise, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece çekişmesiz yargı işlerinde sulh mahkemesinin görevli olacağını, eldeki uyuşmazlıkta asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
Yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesi üzerine Dairece 30.04.2014 tarihli ve 2014/3904 E. - 2014/6721 K. sayılı kararla “Kanunda çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/1. maddesinde “Çekişmesiz yargı, hukukun, mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır...” hükmü ile “ilgililer arasında uyuşmazlık olmayan haller, ilgililerin ileri sürebileceği herhangi bir hakkın bulunmadığı haller ve hâkimin re’sen harekete geçtiği haller ...” olmak üzere çekişmesiz yargının genel çerçevesi belirlenerek, mümkün olduğunca çekişmesiz yargı işleri sayılarak belirtilmiştir.
Diğer taraftan aynı Kanunun 383/I. maddesinde “Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre ister yasal tanım nedeniyle çekişmesiz yargı işlerinden sayılan işler, isterse HMK"nın 382. maddesinde ismen belirtilenler olsun, bir uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için kanunda aksine bir düzenlemenin bulunmaması gerektiği ortadadır.
TMK 102. madde hükmü “... Vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır”, 104. madde hükmü “Tesciline karar verilen vakıf, vakfın yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil edilir...” şeklindedir.
13586 sayılı, 21/08/1970 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Türk Medenî Kanununa göre Kurulan Vakıflar Hakkındaki Tüzüğün 5. maddesinde ise “Vakfın tescili hususundaki başvurma vakfedenin ikametgahı asliye hukuk mahkemesine yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, adı geçen tüzüğün 7, 17, 21, 23, 25, 26, 27 ve 31. maddelerinde vakıflarla ilgili işlemlerde asliye hukuk mahkemesinin görevlendirildiği açıkça anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Gölmarmara Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfının vakıf resmi senedinde yapılan değişikliğe ilişkin kararın tescilinin talep edildiği ve yukarıdaki mevzuat hükümlerinin HMK"nın 383. maddesi anlamında aksi düzenleme niteliğinde olduğununs anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde hüküm kurmuştur.
Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bu sefer 30.09.2014 tarih ve 2014/310 E. - 2014/408 K. sayılı karar ile “Dairenin kararının incelenmesi sonucu kararın 5. paragrafında çekişmesiz yargıya ait bir uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için Kanunda aksine bir düzenlemenin bulunmamasının gerektiğinin belirtildiği, kararın 7 ve 8. paragrafında ise Türk Medenî Kanununa göre Kurulan Vakıflar Hakkındaki Tüzüğün 5,7, 17, 21, 23, 25, 26, 27 ve 31. maddelerinde vakıflarla ilgili işlemlerde asliye hukuk mahkemesinin görevlendirildiği belirtilen mevzuat hükümlerinin HMK"nın 383. maddesi anlamında aksi düzenleme niteliğinde olduğu gerekçesiyle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmiş ise de kararın 5. paragrafındaki aksine düzenlemenin kanunda bulunmamasından bahsedilmesine karşın sonraki paragraflarda tüzükteki asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin düzenlemelerin aksi düzenleme olarak kabul edilerek asliye hukuk mahkemesinin görevli olarak belirlenmesine yönelik kararın çelişkili olduğu gerekçesiyle kararın tavzihi amacıyla dosyanın Yargıtaya gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay kararlarındaki maddi hatanın düzeltilmesinin yerel mahkeme tarafından istenilmesine yasal bir engel bulunmamakta ise de "hükmün tavzihi"ni talep etme yetkisi münhasıran davanın taraflarına aittir. Somut olayda, Daire kararı incelendiğinde çekişmesiz yargıya ilişkin bir uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için kanunda aksine bir düzenlemenin bulunmaması gerektiği belirtildikten sonra 13586 sayılı 21/08/1970 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Türk Medenî Kanununa göre Kurulan Vakıflar Hakkındaki Tüzüğün 5. maddesinde ise “Vakfın tescili hususundaki başvurma vakfedenin ikametgahı asliye hukuk mahkemesine yapılır” hükmünün aksi yönde bir düzenleme olması nedeniyle davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi karara bağlanmış olup, kararda herhangi bir maddi hata bulunmamaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yargı yeri belirlenmesine ilişkin Daire kararında maddi hata bulunmadığının anlaşılmış olmasına ve yerel mahkemece "tavzih" isteminde de bulunulamayacağına göre dosyanın mahalline GÖNDERİLMESİNE 12.06.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.