Esas No: 2020/6432
Karar No: 2022/3720
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6432 Esas 2022/3720 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6432 E. , 2022/3720 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.06.2019 tarih ve 2012/328 E. - 2019/404 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.01.2020 tarih ve 2019/2154 E. - 2020/59 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 10.05.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı yan arasında 12/04/2010 tarihli demiryolu taşımacılığı ve bağlantılı konteynır terminali konularında hizmet alım sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin sözleşmesel yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen davalı tarafın haklı ve geçerli bir sebep göstermeksizin 20/07/2011 tarihinde sözleşmeyi feshederek müvekkili şirketçe verilmiş olan Asya Katılım Bankası A.Ş ... Şubesine ait kesin ve 500.000,00 TL bedelli teminat mektubunu bozdurduğunu ve karşılığını bankadan tahsil ettiğini, teminat mektubunun nakite çevrilebileceğine ilişkin durum ve şartların 12/04/2010 tarihli sözleşmenin 6, 8/a, 8/d ve 14. maddelerinde yer aldığını, bu şartların somut olayda gerçekleşmediğini, davalı tarafın sözleşmeyi feshi ve teminat mektubunu nakte çevirmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, işin davacı tarafça durdurulduğu iddiasının yerinde olmadığını, davalı tarafın müvekkil şirketin işi bırakmış gibi gözükmesini sağlamak ve müvekkil şirketi işi bırakmaya zorlamak adına girişimlerde bulunduğunu, davalı yanın sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu beyanla nakte çevrilen teminat mektubu bedelinin ticari faizi ile birlikte ödenmesini, ayrıca davalı boş konteynerleri sağlamadığı için fazladan nakliye yapmak zorunda kaldığını, tam tur taşıma yaptırılmadığını, davalı yanın Biçerova'da depolama sahası açması gerektiği halde açmadığını, TCDD navlun payının fazla olduğunu, davalı tarafça ihlal edilmesi ve sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların tespiti ile tespit edilecek zarar miktarının şimdilik 6.000,00 TL'sinin davalı yandan tahsiline, alacağın teminen davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafın sözleşmenin 2.B maddesinde belirlenen sorumluluklardan bir kısmını yerine getirmediği gibi işi de bıraktığının tespit edildiğini, fesih ihtarında bu hususun açıklandığını, fesih haklı sebeplere dayandığından teminat mektubunun nakde çevrilmesinin sözleşmeye uygun olduğunu, davacının sözleşmeye uygun davranmadığından derhal fesih yoluna gidildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; davalının fesih sebebi olarak saydığı hallere ilişkin davacının daha önce uyarılmadığı, davacı firmanın işi fiili olarak durdurmuş olduğu iddia edilmişse de Tutanak başlıklı belgede davacı firma yetkililerinin imzasının olmadığı dikkate alındığında sözleşmenin davalı tarafça haklı olarak feshedildiği hususunun ispatlanamadığı, bu kapsamda, davalı tarafça, sözleşme kapsamında davalıya verilen ve davalı tarafça paraya çevrilen 500.000,00 TL teminat mektubu ile dosyaya ibraz olunan komisyon masrafları toplamı olan 513.518,75 TL bedeli, davacının nakde çevrildiği tarih olan 20.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan talep edebileceği; davacı vekilince, zarar kalemi altında talep edilen alacaklar yönünden yapılan değerlendirmede, sözleşme hükümleri çerçevesinde davalı şirketin davalı şirkete boş konteyner temin etme yükümlülüğüne ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı, sözleşmenin 4.maddesinde belirlenen TCDD navlun payının 60'lık vagon kullanımı için 76 TL olarak gösterilmiş olduğu, ancak bu fiyatın davalı şirket tarafından davacı şirkete bildirilmiş ya da garanti edilmiş olduğuna dair bir sözleşme hükmünün bulunmadığı, davalının TCDD Navlun payına ilişkin olarak TCDD'den indirim alacağı yönünden bir taahhüdünün sözleşmede de yer almadığı, davacı şirketin basiretli bir tacir olarak sözleşmenin yapılmasından sonra TCDD navlun payı tarifelerinde değişiklikler olabileceğini göz önünde tutması gerektiği, bu itibarla TCDD navlun payında sözleşmenin akdinden sonra meydana gelen değişiklikler nedeniyle davacı şirketin üstlendiği ek maliyetlerden doğan davacı zararının davalı şirketin sorumluluğunda olmadığı, davalı firmanın depolama sahası açmaması nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararlardan dolayı davalı şirketin sözleşme hükümleri çerçevesinde depolama sahası temin etme hususunun yer almadığı, davalı şirketin talep ettiği tüm alacak kalemlerinin ek maliyetlerden kaynaklanan ticari zarar niteliğinde olduğunun kabulü ile davacının taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun teminat mektubu ile ilgili istinaf nedenleri yönünden talep gibi karar verilmiş olduğundan hukuki yarar yokluğundan reddine; davacının maddi tazminat talebine ilişkin istinaf isteminin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile davacının teminat mektubuna ilişkin talepleri yönünden 513.518,75 TL bedelin 20/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddi zararlarının tazminine yönelik taleplerinin ise belirsiz alacak davası açılamayacağından usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili, katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava dilekçesinde davacı teminat mektubu bedeli ile komisyon bedellerinin ödenmesi ve zararlarının tespiti ile tahsilini talep etmiş, harca esas değer olarak 513.518,75 TL göstermiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile davalının zararına yönelik tazminat hesaplamaları yapılmış ve sonrasında davacı taraf zarar talebine ilişkin olarak şimdilik 6.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davacının ticari zararından davalının sorumlu olmadığı gerekçesiyle davacının bu yöndeki talebi esastan reddedilmiş, ancak Bölge Adliye Mahkemesince, zararın davacı tarafça belirlenebilir olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılamayacağı gerekçesiyle davacının bu talebi yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Ancak somut olayda, davacı dava dilekçesinde, zarar talebininin tespiti ile tahsilini istemiş, bu talebini harçlandırmamış olup, 17.04.2019 tarihli dilekçesi ile zarar miktarının bilirkişi raporlarıyla en azından 298.900,80 TL olarak belirlendiğini, zararları için şimdilik 6.000,00 TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, artık davacı zarar talebi yönünden kısmi istemde bulunduğundan kısmi davanın varlığı kabul edilerek harçlandırılan talep üzerinden değerlendirme yapılması ve esastan bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davacının işbu talebinin usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 26.308,46 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.