Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu 1293 parsel sayılı taşınmazdaki 2079/4320 payını borcuna karşılık davalıya iade koşullu olarak satış suretiyle devrettiğini, davalının inançlı temlike aykırı davranarak taşınmazı devre yanaşmadığını ileri sürerek borcun ferileri ile birlikte tespiti ve mahkeme veznesine depo ettirilmesi suretiyle tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile borcun ödenmesi için süre konulduğu, belirlenen süre içerisinde borcun ödenmemesi nedeniyle davalının sorumluluğunun sona erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.9.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H.A.K. ile temyiz edilen vekili Avukat R.Ç. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacı A.K.Y."ın 1293 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu 2079/4320 payını eniştesi olan davalı M.G.Ş.den almış olduğu borcun teminatı olarak ve satış gösterilmek suretiyle 17.4.2000 tarihinde davalıya temlik ettiği ve buna ilişkin taraflar arasında sözleşme düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Gerçektende taraflar arasında düzenlenen belgenin 05.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülen belge niteliğinde olduğunda kuşku yoktur.Esasen bu husus mahkemeninde kabulündedir.
Öyleyse mahkemece Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmü gözetilmek suretiyle alınan borç miktarının saptanarak davadaki istekte gözetilerek davalıya ödenmesi bakımından, mahkeme veznesine depo edilmesi yönünde davacıya olanak tanınması, yatırılmadığı takdirde edimini ifa etmeyen davacının davasının reddi gerekeceği gözetilmek ve düşünülmeksizin taraflar arasında düzenlenen belgede öngörülen süre içerisinde borcun ödenmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olması isabetli değildir.
O halde, davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma vukatlık parasının temyiz edenden alınmasına, peşin harcın geri iadesine, 16.9.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.