Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/751
Karar No: 2020/2615
Karar Tarihi: 30.09.2020

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/751 Esas 2020/2615 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2020/751 E.  ,  2020/2615 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi:... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
    - K A R A R -
    Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl dava davalı iş sahibince teminat mektubunun paraya çevirmesi sonucu irad kaydedilen miktarın tahsili, birleşen dava ise, iş sahibinin güncelleme bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir. Asıl davada davacı yüklenici; taraflar arasında 06.03.2012 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin konusunu oluşturan tezgah ve sistemlerin idareye teslim edildiğini, ...Ana Bakım Merkezi Komutanlığı"na teslim edilen ... İşlem Merkezi ile ilgili davacıya yapılan problem ve hata bildirimleri üzerine teknik ekiplerin kontrole gittiğini, ancak son bildirim üzerine gidildiğinde makinenin kontrolüne izin verilmediğini, 4736 sayılı KİSK 26. madde hükmü uygulanarak yasal işlemlerin başlatılacağının ihtar edildiğini, cevabi ihtarname keşide ettiğini, davalının da 09.03.2015 tarihli yazı ile sözleşmenin feshi ile teminat mektubunun paraya çevrileceğini bildirdiğini, davalı idarece sözleşmenin haksız feshi ve teminat mektubunun paraya çevrilmesi nedeniyle 84.000,00 TL"nin 24.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı asıl davaya cevabında; söz konusu sistemin 01.08.2013 tarihinde faaliyete geçmesi ile 09.09.2014 tarihine kadar sekiz kez arıza verdiğini, firma temsilcisi olarak arızaya müdahale eden ilgili mühendis-işçiler tarafından tutanaklara arızaların anlamsız, tanımsız ve kullanıcı hatasından kaynaklandığına dair herhangi bir şerh düşülmediğini, ilgili sözleşmenin 16.7.2.2,36. maddesi ve Kamu İhaleleri Sözleşmesi Kanunu gereği garanti süresi içinde farklı arızaların yedi kereden fazla olması, son arızanın giderilememesi ve bu arızaların maldan yararlanılamama sonucunu ortaya çıkarması nedeniyle kati teminatın hazineye irad kaydedilerek sözleşmenin feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen davada davacı işsahibi; davalı firma tarafından 01.08.2013 tarihinde sözleşmeye konu mallardan bir adedinin teslim edilip kati kabul işleminin yapıldığını, teslimden sonra garanti süresi içerisinde yedi adet arızanın meydana gelip davalıya yapılan bildirimler sonucunda giderildiğini, ancak garanti süresi içerisinde 09.09.2014 tarihinde meydana gelen sekizinci arızanın giderilmediğini, sözleşmenin 16.7.4.2 maddesinde belirtilen "garanti süresinde bozulan ve evsafını kaybeden malların yerine tebligatı müteakiben 30 takvim günü içinde yenisinin getirilerek muayeneye sunulacağı, yapılmadığı takdirde bu yolda yapılacak her türlü masrafın ve ceza uygulamasının üstlenileceğinin" yüklenici tarafından taahhüt edilmesine rağmen bu husus yerine getirilemediğinden sözleşmenin 35.1.1 maddesi gereğince feshedilip 11.3.1 maddesi gereğince kesin teminat bedeli olan 168.000,00 TL"den yarısının yükleniciye iade edilerek 84.000,00 TL’nin kesinti teminat bedeli olarak 27.04.2015 tarihinde hazineye irad kaydedildiğini, bu tarihe kadar güncelleme bedeli olan 3.434,39 TL teminat farkının davalıdan istenmesine rağmen ödenmediğinden bahisle bu bedelin 27.04.2015 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı yüklenici birleşen davaya cevabında; davacı tarafça iddia edilen arızaların kullanım hatası olduğunu, davalı tarafça gerekli eğitimin ve bilgilerin verilmesine rağmen kullanım hatasından doğan zararlardan sorumlu tutulamayacaklarını, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı davalı birleşen dosya davacısı iş sahibince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nin 07.01.2020 tarih ve 2018/401 Esas, 2020/9 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, verilen karar davalı birleşen dosya davacısı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi"nin miktar veya değeri kırkbin Türk lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararları verildiği anda kesin olup temyiz edilemez (HMK 362/1-a). Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, bu kırkbin Türk liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırkbin Türk lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde,diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir (HMK 362/2). Yukarıdaki 40.000,00 TL’lik parasal sınır 25.000,00 TL iken 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 42. maddesiyle yapılan değişiklikle 40.000,00 TL olmuştur. Aynı Kanun"la HMK’ya eklenen ek 1. madde gereğince bu miktarlar 2017 ve sonrası yıllarda her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılacak ve artırım sırasında 10,00 TL kesirleri dikkate alınmayacaktır. Bu hükümlere göre hesaplama yapıldığında Bölge Adliye Mahkemesi kararları yönünden 2020 yılı için temyiz kesinlik sınırı 72.070,00 TL’dir. Yukarıda sözü edilen kurallar ve yapılan açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda birleşen ...14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/333 Esas sayılı dosyasında 3.434,39 TL’nin tahsili tahsili talep edilmiş, ilk derece mahkemesince birleşen davanın reddine karar verilmiş, reddine karar verilen 3.434,39 TL yönünden birleşen dosya davacısı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Bu durumda temyiz başvurusu, bölge adliye mahkemesi kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilen 3.434,39 TL için yapılmış olduğundan bölge adliye mahkemesi karar tarihine göre temyiz eden yönünden kesinlik sınırı altında kalmaktadır.Temyiz dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi temyiz dilekçesinin reddine karar verir ve 344"üncü maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder (HMK 346/1 ve 366). Temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise 01.06.1990 tarih 1989/3 Esas, 1990/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından da temyiz talebinin reddine karar verilebilir. Bu İçtihadı Birleştirme Kararı HUMK hükümleri nedeniyle verilmiş olsa da HMK’daki benzer düzenlemeler de aynı yorum ve sonucu doğurduğu için HMK hükümlerine göre temyiz yönünden de uygulanması gerektiğinden temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    2-Asıl dava yönünden davalının temyiz itirazlarına gelince;
    6100 sayılı HMK"nın “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun"un 282. maddesi uyarınca mahkeme, takdiri bir delil olan bilirkişi oy ve görüşlerini diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporlarında görülen eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulması görevi de, aynı Kanun"un 281/2. maddesine göre mahkemeye aittir. Bu halde, mahkemece re"sen veya tarafların talebi üzerine, Kanun"un 281/3. maddesi uyarınca, gerçeğin ortaya çıkması için ilk raporu veren bilirkişilerden ek rapor alınabileceği gibi, yeni bir bilirkişiler kurulu da oluşturularak rapor alınabilir. Dosyada talimat yoluyla ve mahallinde keşif de yapılarak iki kez bilirkişi incelemesi yapılmış olup, raporlar arasında davalı idare tarafından düzenlenen tutanaklarda kayıt altına alınan hususların arıza olup olmadığı, giderilip giderilmediği ve arıza sayıları konusunda çelişki olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi’nce hükme esas alınan 03.05.2017 tarihli bilirkişi raporundaki gerekçeler uygun görülerek teminatın iadesi koşulları oluştuğu kabul edilmiş ise de sözleşmenin konusu teknik içerikli olup, tutanakların da teknik hususlara ilişkin olduğu, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hususlara ilişkin mahkeme hakiminin kendisinin değerlendirme yapmasının HMK’nın 266/I maddesi hükmüne uygun olmadığından mahkemece 281/3 maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan sözleşme ve eki teknik şartname, sözleşmenin garanti başlıklı 16. maddesindeki düzenlemeler, verilen garanti taahhütnamesi içeriği ve kesin teminatın iadesiyle ilgili sözleşmenin 11. maddesindeki düzenlemeleri dikkate alıp, irdelemek suretiyle, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak değerlendirilerek asıl davada sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile asıl davanın kabulü doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibinin birleşen ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/333 Esas sayılı dosyasında verilen karara yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle kesin olması nedeniyle reddine, 2. bent uyarınca asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 07.01.2020 tarihli kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibi yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 30.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi