Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu 82 parsel sayılı taşınmazdaki çekişmeli dairenin haksız olarak davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, çekişmeli daireyi davacıdan haricen satın alıp, bedelini ödediğini, dairenin içini yaptırdığını bildirip, karşı dava ile tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı (karşı davalı) M.Ş.tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi, ecrimisil; karşı dava tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davadaki isteklerden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 82 parsel sayılı taşınmazın müstakil mülkiyet olarak kayden davacıya ait olduğu ve taşınmaz üzerindeki binada bulunan bir bölümü davalının tasarruf ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı, savunmasında çekişme konusu 82 parsel sayılı taşınmazdaki kullandığı bölümü davacıdan 8250 Dolar karşılığında haricen satın aldığını bildirmiş ve ayrıca anılan bu bölüm içinde birtakım masraflar yaparak bölümü iyileştirdiğini ileri sürmüştür.
Esasen, harici satış olgusu ile çekişme konusu bölümün davalı tarafından masraf yapılarak iç düzeninde birtakım iyileştirmelerde bulunduğu davacının kabulündedir.
Hemen belirtilmelidir ki, çekişmeli 82 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu sabittir. Söz konusu taşınmazda kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş değildir. Yani bağımsız bölümün müstakil bir tapusu yoktur.
O halde, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun hükümlerinin uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.
Bilindiği üzere, tapulu taşınmazların Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve 2644 Sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi hükmü uyarınca (3402 Sayılı Yasanın 13-B-b. maddesi hükmünde öngörülen düzenleme hariç) resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukuken değer verilemez.
Oysa somut olayda, çekişmeli bölüm haricen davalıya satılmış olup, 3402 Sayılı Yasanın 13-B-b. hükmünün de olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Öte yandan, hükme dayanak yapılan 30.09.1988 tarih 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının olayda uygulama yerinin bulunmadığı da açıktır.
Hal böyle olunca, tapu iptal ve tescil isteği bakımından karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Ancak, davalının anılan bölümü haricen satın aldığı dosya kapsamıyla sabit olduğuna ve davacının da kabulünde olduğuna göre, davalının taşınmazı kullanmasında iyiniyete dayalı olduğunda şüphe yoktur. H. satın alma, satın alan bakımından satış bedeli üzerinden kişisel hak sağlar ve bunun da hapis hakkı alacağı ve ayrıca Türk Medeni Kanununun (eski 907) 994. maddesi hükmü uyarınca davalının (karşı davacının) taşınmazda iyiniyetle yapılanmasından kaynaklanan faydalı ve zorunlu giderlere hak sahibi olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Öte yandan, harici satın alma sebebiyle davalının taşınmazda kötü niyetli zilyedin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden de sorumlu tutulamayacağı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, öncelikle Borçlar Kanununun 81. maddesi hükmü uyarınca harici satış bedelinin belirlenmek suretiyle 10.07.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıda gözetilerek mahkeme veznesine davacı tarafından davalıya ödenmek üzere yatırılması için önel verilmesine, yatırıldığı takdirde sadece elatmanın önlenmesine karar verilmesi ve bu arada davalının taşınmaza yapmış olduğu masrafların da belirlenmek suretiyle hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması da isabetsizdir.
Davacının (karşı davalı) temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.09.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.