Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/4035
Karar No: 2008/8847
Karar Tarihi: 15.7.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/4035 Esas 2008/8847 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, hasta annesinin bakımını sağlayamadığından huzurevine yerleştirdiğini, ancak annesinin masraflarını karşılayamayacağı ve evlerinin doğacak borçlar nedeniyle ellerinden alınabileceği endişesiyle paniğe kapılarak, annesine vekaleten, onun maliki olduğu daireyi ileride kendi üzerine devredilmesi konusunda anlaşarak davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, bilahare annesinin ölümüyle tek mirasçı olarak kaldığını ileri sürerek tapu iptali ve davacı adına tescil istemiştir. Mahkeme, davacının temlik tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Temyiz eden davalı vekilinin itirazı kabul edilerek karar bozulmuştur. Medeni Kanunun 9,10,15 ve 409 madde hükümlerine göre, bir kimsenin ehliyeti olmadan hak kazanamayacağı ve doğru bir inceleme yapılmadan hüküm verilemeyeceği belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2008/4035 E.  ,  2008/8847 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/07/2007
    NUMARASI : 2004/532-2007/279


    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı vekili, davacının hasta annesinin bakımını sağlayamadığından huzurevine yerleştirdiğini, ancak onun masraflarını karşılayamayacağı ve birlikte oturdukları evin, doğacak borçlar nedeniyle ellerinden alınabileceği endişesiyle paniğe kapılarak, muhakeme gücünün olmadığı bir ortamda, annesine vekaleten, onun maliki olduğu 5394 ada 8 parsel 4 bağımsız bölüm nolu dairesini ileride kendi üzerine devredilmesi konusunda anlaşarak davalıya, 17.12.2003 tarihinde ve satış suretiyle temlik ettiğini, bilahare annesinin 3.1.2004 tarihinde ölümüyle tek mirasçı olarak kaldığını, davalının taşınmazı iade etmediğini, işlemin muvazaa ve ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürüp, tapu iptali ve davacı adına tescil istemiştir.
    Davalı, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, taraf muvazaasının yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının hukuki işlem yapma ehliyetinin bulunduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası kanıtlanamamış ise de davacının temlik tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.7.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ü.Y. ile temyiz edilen vekili Avukat K. B.geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, ehliyetsizlik ve inançlı işlem hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, ehliyetsizlik hukuksal nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının miras bırakanı tarafından 11.12.2003 tarihinde vekil tayin edildiği ve bu vekaletnameye istinaden miras bırakanına ait çekişme konusu 5394 ada 8 parsel 4 nolu bağımsız bölümü, miras bırakanın sağlığında 17.12.2003 tarihli akitle ve satış suretiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, miras bırakanının öldüğünü belirterek, mirasçı sıfatıyla, akit tarihinde vekil olarak temlik gerçekleştirmekle beraber ehliyetsizlik olduğunu ve yapılan işlemin geçersiz bulunduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
    Mahkemece, öncelikle Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 9.3.2006 tarihli raporunun alındığı sonradan T.C. Genel Kurmay Başkanlığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı Askeri Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Eğitim Hastanesi Baştabipliğinden 18.1.2007 tarihli raporun elde edildiği ve her iki alınan raporda da " temlik tarihinde vekilen ehliyetsiz olduğunun " bildirilmesi üzerine davanın kabulü cihetine gidildiği görülmektedir.
    Hemen belirtilmelidir ki; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve yasa hükümleri gözetilerek elde edilen raporlarla birlikte dayanağı belge ve bilgilerin hasta tabela ve müşahade kağıtlarının, reçetelerin vs. tüm tıbbi belgelerin Adli Tıp Kurumuna gönderilmek suretiyle, vekilin temlik tarihinde hukuki ehliyetine haiz olup olmadığının saptanmas, oradan elde edilecek rapor sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan incelemeye dayalı yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi