Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/4033
Karar No: 2008/8841
Karar Tarihi: 15.07.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/4033 Esas 2008/8841 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, ortak miras bırakanın 15 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu Y.’e temlik ettiğini, Y.in de 03.05.1993’de dava dışı M. B.’e devredip, 15.05.1996 tarihinde geri aldığını ve bilahare 17.06.2004 tarihinde de davalı F.’a devrettiğini, ancak yapılan bu işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, davalı Y.’e temlik yapılmasının miras bırakanın oğlu olması ve taşınmazda emeği olduğu için yapıldığını, yapılan devirlerin gerçek olduğunu, son kayıt maliki davalı F.’ın ise, muvazaalı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkeme davacıların isteklerinin reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 1. Hukuk Dairesi bu kararı bozmuştur. Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde öngörülen koruyuculuk hükmünden dolayı son kayıt malikinin muvazaalı işlemden haberdar olması durumunda koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıklanmıştır. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve İnançları Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi
1. Hukuk Dairesi         2008/4033 E.  ,  2008/8841 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARTAL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/09/2007
    NUMARASI : 2004/528-2007/407

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, ortak miras bırakanın 15 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu Y.’e 28.03.1990 tarihinde ve satış suretiyle temlik ettiğini, davalı Y.in de 03.05.1993’de dava dışı M. B.’e devredip, 15.05.1996 tarihinde geri aldığını ve bilahare 17.06.2004 tarihinde de davalı F.’a devrettiğini, ancak yapılan bu işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp, tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, miras bırakanın dava konusu evde çok emeği olduğu için davalı Y.’e temlik yaptığını, Y.in de askere gitmeden önce dava dışı M.’ya devrettiği taşınmazı askerden geldikten sonra tekrar üzerine aldığını ve bilahare maddi sıkışıklığı nedeniyle de 17.06.2004 tarihinde davalı arkadaşı F.. sattığını F.yapılan satışın gerçek olup; davalı F.’ın yatırım amacıyla, muvazaa olmaksızın iyiniyetle taşınmazı iktisap ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacıların isteklerinin reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.07.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat M.G.ile temyiz edilen vs. vekili Avukat H.B. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi.tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan İbrahim’in, çekişme konusu 5914 ada 15 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu Y.’e 28.03.1990 tarihinde ve satış suretiyle temlik ettiği, bilahare taşınmazın davalı Y.tarafından 03.05.1993 tarihinde dava dışı M. B.’., M.’nın da 15.05.1996 tarihinde tekrar davalı Y.., Y.in de bu kez 17.06.2004’de diğer davalı F. aynı şekilde devredilerek el değiştirdiği ve halen davalı F.adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu mvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; miras bırakanın temlik yaptığı ilk el durumundaki davalı Y.n miras bırakanın oğlu olduğu, bundan temellük eden M. B.’ün de, “taşınmazı edinirken herhangi bir bedel ödemediğinin ve muvazaalı olarak kendisine devredildiğinin ve sonradan kendisinin de Y.’e taşınmazı iade ettiğinin” beyanıyla sabit olduğu; son kayıt maliki davalı F.ın ise, Y.’in yakın arkadaşı olup, muvazaalı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    O halde, son kayıt maliki davalı F.ın, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı söylenemez.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi