Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3488
Karar No: 2020/6091
Karar Tarihi: 22.10.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/3488 Esas 2020/6091 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/3488 E.  ,  2020/6091 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı ... ve ... tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, 27/08/2011 tarihinde meydana gelen kazada davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu trafik sigortasız araç ile dava dışı ... sevk ve idaresindeki aracın çarpıştığını, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, kaza neticesinde malul kalan ... 41.221,00 TL ödeme yapıldığını, davalıların ödeme yapmaması üzerine Ilgın İcra Müdürlüğü 2013/1447 sayılı dosya ile takip başlatıldığını beyanla, itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ..., kazaya karışan aracı satmaları için ..., ... ve ... isimli şahıslara vekaletname verdiğini bu şahısların kazada aracı kullanan davalı ..."a aracı sattıklarını ancak kaydını aldırmadıklarını, kazada sorumluluğunun olabilmesi için illiyet bağının kurulması gerektiğini, vekalet verdiği kişilerin sadakat borcunu yerine getirmediklerini haberi olmaksızın aracı başkasına teslim ettiklerini, herhangi bir sorumluluğunun olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., meydana gelen kazada kendisinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere önüne büro tipi buzdolabının çıktığını bu nedenle kusurun kendisine yükletilemeyeceğini, kazada malul olan karşı taraf ile anlaştığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin olmadığını, mağdurun bunu kabul emiş iken ... tarafından kendine karşı başlatılan takibi ve davayı kabul etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının davasının kabulü ile Ilgın İcra Müdürlüğü"nün 2013/1447 sayılı takip dosyası üzerinden yapılan itirazın iptaline, takibin 41.221,00 TL asıl alacak
    üzerinden devamına karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ..."ın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, dava dışı 3. kişiye ödeme yapan Güvence Hesabının ödediği bedelin rücuen tahsili istemi ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı ..., ... Noterliği 28.10.2011 tarihli ve 01424 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile aracın satışı için dava dışı ..., ... ve ..."a vekalet verdiğini, işleten sıfatının olmadığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.
    İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK"nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay"ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili
    hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
    Diğer yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 104. maddesi gereğince, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişiler, bu tür araçların gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri amaçla kendisine bırakıldığı durumlarda, aracın fiili hakimiyetlerinde bulunduğu zamanda sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumludur. Bu madde uyarınca galericinin gerçek işleten malik yerine farazi işleten olarak sorumlu tutulabilmesi için, araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kesin biçimde bu yere geçtiğinin ortaya konulması gerekmekte olup, Hukuk Genel Kurulu"nun 06.05.2015 tarih, 2013/17-2197 Esas ve 2015/1302 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, bu eylemsel egemenliğin geçişi de aracın satışı için verilmiş özel vekaletname ve aracın galeriye teslim edildiğine dair yazılı herhangi bir belge ile ispat edilebilecektir.
    Somut olayda; davalı ... tarafından aracın satışı için verilen vekaletname örneği sunulmuş ise de aracın teslim edildiğine dair herhangi bir yazılı belge sunulmadığı gibi, davalının vekalet verdiği kişilerin galeri işiyle uğraşıp uğraşmadığı da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece H.G.K. Kararında açıklanan ilkeler de gözönüne alınarak davalı ... tarafından aracın teslim edildiğine dair teslim belgesinin, davalının aracı vekaletle devrettiği kişilerin galeri işiyle uğraşıp uğraşmadığının, devrin ticari defterlerine işlenip işlenmediğinin, devirden sonraki vergi ve idari para cezalarının kim tarafından ödendiğinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    3-Rücu davaları; gerçek zararının giderilmesi amacına yönelik olup, zenginleşmeye bir vesile teşkil etmemelidir.
    Dolayısıyla zarar sorumlusundan halefiyet ilkelerine dayalı olarak talepte bulunan davacı da, ödediği meblağın tamamını değil, ancak zarar görenin uğradığı gerçek zararı, zarar sorumlusu bulunanlardan isteyebilir.
    Somut olayda; mahkemece kusur ve usulüne uygun bir maluliyet raporu alınmadan zararın hesaplanması yoluna gidilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
    Davalı, davacının ödediği miktardan değil, kaza nedeni ile ortaya çıkan gerçek zarardan kusuru oranında sorumludur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, uzman bilirkişiden tarafların kusur oranını belirleyecek bir rapor alınması, daha sonra dava dışı zarar görenin maluliyet oranının usulüne uygun olarak kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi, maluliyet oranının tespitinden sonra aktüer bilirkişisinden ek rapor alınarak ödeme tarihi itibari ile zarar görenin uğradığı gerçek zarar miktarının belirlenmesi yönünde tazminat raporu alınarak (kazanılmış haklar gözetilmek kaydıyla) davalı tarafın kusuruna denk gelen kısımdan sorumluluğuna karar vermesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..."ın sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ..."ın, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 22/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi