10. Hukuk Dairesi 2016/1938 E. , 2016/8127 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Islah edilen dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun 21/1-4. maddelerine istinaden 11.09.2009 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu hayatını kaybeden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının teselsülen tahsili istemine ilişkin açılan eldeki davada, 06.03.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile hak sahiplerine bağlanan içerisinde artışlar bulunan gelirin peşin sermaye değerinin %80’ine isabet eden 18.964,29 TL. tutar yönünden ıslah edilmiştir. Mahkemece, davalı işveren şirketi %60, davalı Kamyon sürücüsü ...’yı %20, sigortalıyı %20 kusurlu kabul eden kusur raporu esas alınarak, ıslah edilen tutar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, mahkemenin anılan 30.03.2012 tarihli hükmünün davalı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce hüküm bozulmuş, mahkemece, bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonucunda, hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin yarısının %20’sine isabet eden kısım yönünden davalı ... şirketi ve diğer davalıları teselsülen, ilk peşin sermaye değerli gelirin %60’ına isabet eden kısım yönünden ise davalı işveren şirket ve davalı ...’nın teselsülen sorumluluğuna yönelik davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
İşveren veya üçüncü kişiye karşı açılan davalarda 5510 sayılı Kanunun 21. maddesine göre rücu alacağından sorumluluk belirlenirken kural olarak, işveren yönünden 1. fıkraya göre gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutar esas alınmalı, üçüncü kişi bakımından 4. fıkra gereğince gerçek zarar gözetilmeksizin gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı benimsenmeli ve bunlara kusur oranları uygulanmalı ise de işveren ve üçüncü kişinin birlikte taraf olarak yer aldığı, başka anlatımla aynı anda 1. ve 4. fıkralara dayalı uyuşmazlıklarda, fıkralarda yer alan hükümlerin nasıl anlaşılması ve giderek ne şekilde uygulama yapılması gerektiği önem arz etmektedir.
Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla neden olmaları durumunda, anılan 50. ve 51. maddeler (6098 sayılı Kanunun 61. ve 62. maddeleri) gereğince teselsül hükümleri kapsamında bu kişilerin birlikte sorumlulukları vardır ve 146. maddeye (6098 sayılı Kanunun 62. maddesine) göre, kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmelidir.
Daha açık anlatımla, işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1. fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4. fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olmalı, kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygundur.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, üçüncü kişi konumundaki davalı ... şirketinin sorumluluğunu 5510 sayılı Kanunun 21/4. Maddesinde belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, öngörülen ilkeler çerçevesinde irdelenmeksizin, yine ilk hükmü temyiz etmeyen davalı işveren şirket ve davalı ... yönünden davacı Kurum lehine usuli kazanılmış hak doğduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucunda Kurum zararının da noksan hesaplanarak, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30"uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen Geçici 3"üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 438"inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrası tamamen silinerek, yerine, “1- Davanın kısmen kabulune, kısmen reddine,
a- Hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir tutarı olan 20.415,91 TL.’nin yarısı olan 10.207,95 TL.’nin davalıların %80 kusur karşılığı olan 8.166,36 TL. peşin sermaye değerli gelirin davalılar ... ve ..."dan onay tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren, davalı ... dava tarihi olan 01/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı ... sorumluluğunun sigorta teminat limiti ile sınırlı tutulmasına, davalı HDI Sigorta Anonim Şirketi yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine,
b- Bozma öncesi davalılar ... ve ... yönünden kabul edilen 18.964,29 TL.’den (a) bendi kapsamında hükmedilen 8.166,36 TL. çıkartıldıktan sonra kalan 10.797,93 TL. peşin sermaye değerli gelirin onay tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ...ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2- Kabul edilen tutar üzerinden alınması gereken toplam 1.295,45 TL harcın;
a- 557,84 TL tutarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, (Davalı ... poliçe limitinin hükmolunan tazminata oranı dahilinde sorumlu olmak üzere)
b- 737,61 TL tutarının davalılar ...ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3- Kararın kesinleşmesinden sonra; davalılar için yazılan 27/06/2012 tarih ve 2010/329 esas sayılı harç tahsil müzekkeresinin iptaline,
4- Davacı tarafça yapılan tebligat/posta/talimat/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 528,00 TL yargılama giderinin 227,35 TL.’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (Davalı... poliçe limitinin hükmolunan tazminata oranı dahilinde sorumlu olmak üzere), bakiye 300,65 TL.’sinin davalılar ...ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden kabul edilen tutar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT"ne göre 2.275,71 TL vekalet ücretinin;
a- 1.500,00 TL tutarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (Davalı ... poliçe limitinin hükmolunan tazminata oranı dahilinde sorumlu olmak üzere),
b- 775,71 TL tutarının davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettiğinden 391,98 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7- Kararın kesinleşmesinden sonra, taraflarca yatırılıp harcanmayan gider avansının talep halinde taraflara iadesine,” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.