8. Hukuk Dairesi 2012/4460 E. , 2012/4329 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın iptali ve tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının kabulüne dair Göle Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 17.12.2010 gün ve 39/304 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Kadastro Mahkemesinde açtığı davada 120 ada 499 sayılı parselin kadastro tespit çalışmaları sırasında Hazine adına tespit edildiğini, 40 yıldan beri zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, Hazine adına yapılan tespitin iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davaya katılması sağlanan Büyükaltunbulak Köyü Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, “187 ada 33 sayılı parsel içerisinde teknik bilirkişi Özlem Kaya’nın 18.7.2008 tarihli raporunda A harfi ile işaretli 5741,405 m2 yüzölçümlü taşınmaz kısmının ifrazı ile son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Soro ve Ayşe oğlu 01.03.1944 doğumlu ... adına tesciline” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan sınırlandırmanın iptaline ilişkindir.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmadığı gibi iptale karar verilmeden tescile karar verilmesi de doğru değildir. Dava başlangıçta Göle Kadastro Mahkemesinde açılmış, dava konusu parselin dava dilekçesinde belirtilen 120 ada 499 sayılı parsel olmadığı, davacının istediği yerin aynı köy 187 ada 33 parsel içerisinde kaldığı yapılan keşif sonucu alınan teknik bilirkişi raporuyla belirlenmesi üzerine mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Göle Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, 120 ada 499 sayılı parsele ait kadastro tutanağı Tapu Sicil Müdürlüğüne devredildiğinden Göle Tapu Sicil Müdürlüğüne geri çevrilmesine, 187 ada 33 sayılı parselin kadastro tutanağının kesinleşmiş bulunması nedeniyle tespit gibi mera niteliğinde orta malı olarak sınırlandırılarak özel siciline tesciline karar verilmiş ve hükmün kesinleşmesi sonucu dosyanın görevli ve yetkili Göle Sulh Hukuk Mahkemesine aktarıldığı belirlenmiştir. Göle Sulh Hukuk Mahkemesinde davalı Hazine temsilcisi aracılığıyla temsil edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 187 ada 33 sayılı parsel, 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında senetsizden mera niteliğiyle 301 hektar 5385 ( 3.015,385 ) m2 yüzölçümlü oldukça büyük bir yer olarak tespit edilmiş ve kadastro tutanağında Büyükaltunbulak Köyü orta malı niteliğiyle belirlenmiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların Senemoğlu Köyü halkı arasından seçilen kişiler oldukları anlaşılmıştır. Teknik bilirkişi raporuyla, orijinal pafta üzerinde yapılan incelemede taşınmazın Büyükaltunbulak Köyü kadastro çalışma alanı içerisinde kaldığı, 187 ada 33 parsel numarasıyla saptandığı, Senemoğlu Köyünün sınırında bulunduğu ve Senemoğlu Köyünün 496 ve 497 sayılı parsellerine bitişik olduğu görülmüştür. Dava konusu yerin iki köyün sınırında yer alması ve mera niteliğiyle tespit edilmiş bulunması nedeniyle Senemoğlu Köyününde söz konusu meradan yararlandığının kabulü gerekir. O halde yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın kadastro çalışma alanı sınırları içerisinde kaldığı, Büyükaltunbulak Köyü ile Senemoğlu Köyleri dışında meradan yararı bulunmayan diğer komşu köyler halkı arasından seçilip belirlenmesi kadim mera araştırmasının yapılması zorunludur. Daire ve Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.
Taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu Büyükaltunbulak Köyü ile aynı zamanda sınırında yer aldığı anlaşılan Senemoğlu Köyüne ait kadim mera kayıtlarının olup olmadığının Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile İlçe Özel İdare Müdürlüğünden sorulması, varsa kadim meraya ait tapu ve vergi kayıtları ile haritaların getirtilerek dosya arasına konulması, yerel bilirkişilerin belirtilen iki köy dışında meradan yararı bulunmayan diğer komşu köyler halkı arasından mahkemece belirlenmesi, aynı biçimde tarafların da dava konusu yeri ve yöreyi bilen oldukça yaşlı tanıklarını belirleyip mahkemeye bildirmeleri konusunda kendilerine süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişiler ile tanıkların HMK.nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerine davetiye ile çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile haritaların teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, dava konusu yerin sözü edilen belgeler kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, şayet bu belgeler kapsamında kalmadığı taktirde dava konusu yerin içerisinde bulunduğu 187 ada 33 sayılı parselden açılmak suretiyle elde edilen kadim meradan olup olmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK.nun 261. maddesi gereğince bu aykırılığın giderilmesi, daha önce götürülen uzman bilirkişi ziraat mühendisinin sunduğu rapor teknik ve bilimsel verilerden yoksun olup sonuca ulaşmak açısından yetersiz bulunduğundan bunun dışında başka bir ziraat mühendisi aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenmek suretiyle dava konusu yerin içerisinde bulunduğu kadim meradan elde edilen yerlerden olup olmadığı, ne zamandan beri kültür arazisi olarak kullanıldığı, üzerinde ve çevresinde mera bitki örtüsünü çağrıştıran bitkilerin bulunup bulunmadığı konularında gerekçeli karşılaştırmalı ve denetime açık rapor istenmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı taşınmazın Büyükaltunbulak Köyü kadastro çalışma alanı içerisinde kaldığı gözetilerek davacının bu köyde belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden zilyetliğe dayalı tescil davalarına ilişkin dosyaların ise mahkemelerinden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince miktar sınırlandırmaları yönünden gözönünde tutulması düşünülmelidir.
Öte yandan mahkemece hüküm kurulurken “…A harfi ile gösterilen 5741,405 m2’lik kısmının ifrazı ile…” denilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Bu şekildeki bir hüküm infazda duraksama yaratmaktadır. Kural olarak, 187 ada 33 sayılı mera parseli içerisinde A harfi ile gösterilen 5741,405 m2 yüzölçümlü yer bakımından mera sınırlandırılmasının iptali ile hüküm altına alınan yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilir. Doğru, düzgün ve sağlıklı sicil tutma kamu düzeniyle ilgili olup mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Sınırlandırılmanın iptaline karar verilmeden tesciline karar verilmesi doğru değildir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.