8. Hukuk Dairesi 2011/7824 E. , 2012/4327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ..., Karagündüz Köyü Tüzel Kişiliği ve dahili davalı Hazine aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Van Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 07.12.2010 gün ve 856/1616 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi dahili davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, kadastro sırasında paftasında gösterilmek suretiyle tespit harici bırakılan ve 138 ada 1 ve 135 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan bir parça taşınmazın, kendisine miras bırakanı babasından intikal ettiğini ve eklemeli kazandırıcı zilyetliğinde bulunduğunu açıklayarak, adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ..., yöntemine uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edildiği halde yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir. Dahili davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi, dava konusu taşınmazın evveliyatından beri davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığını açıklamıştır. Dahili davalı Hazine vekili, taşınmazın yol niteliğinde bulunduğunu ve zilyetlik yoluyla kazanılmayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, nizalı taşınmazın yol ve yol boşluğu olmayıp tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve davacı yararına kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, ... hakkında açılan davanın pasif taraf sıfatı bulunmadığından reddine, teknik bilirkişinin 03.01.2008 tarihli krokisinde A harfi ile gösterilen 794,76 m2"lik yerin tarla vasfı ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hükmün kabule yönelik bölümü, dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyleki; mahkemece, davada tanık dinlemeksizin, keşifte yerel bilirkişilerin zilyetlik konusunda verdiği bilgi ile yetinilerek hüküm kurulmuştur. Bu tür davalarda, iktisabı sağlayan zilyetliğin ispatı gerekir. Zilyetlik olayları maddi olaylardandır. Maddi olaylar, tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Her ne kadar, zilyetlik araştırmasında mahalli bilirkişilerin verdiği bilgi ile yetinilerek hüküm kurulmuş ise de, 6100 sayılı HMK.nun 266 (HUMK.nun 275). maddesinde hangi amaçla bilirkişilerin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında, tanık sözleri ile tespiti gereken bir yön için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilemez. Zilyetliğin ilk önce tanık sözleri ile tespiti şarttır. Bu yapılmadıkça mahalli bilirkişi sözleri tek başına davada hüküm vermeye yeterli olamaz. Mahalli bilirkişinin zilyetlik konusundaki sözleri ancak, zilyetliğin tespiti maksadı ile dinlenilen tanıkların sözlerinin doğruluğunu gösteren bir bilgi olarak gözönünde tutulabilir. Öte yandan, yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri için süre ve imkan tanınmadığı belirlenmiştir. Dahili davalı Hazine vekili ise, 21.04.2008 tarihli cevap dilekçesinde açıkça tanık deliline dayanmıştır. Bu itibarla, zilyetlik olaylarının açıklandığı gibi tanık sözleri ile ispat edilebileceğinin gözönünde tutulması, öncelikle taraflara delillerini ve tanıklarını liste halinde vermeleri için usulüne uygun süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK.nun 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. (HUMK 259) maddeleri hükümleri uyarınca mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, taşınmazın davacıya intikal şekli, niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılması, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. (HUMK 265) maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekir. Mahkemece, sadece yerel bilirkişi sözleri ile yetinilip, eksik araştırma ve incelemeyle uyuşmazlığın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle dahili davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.