Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,4064 ada 88 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar intifa ve sükna hakkı kendisi ve eşine ait olmak üzere Milli Gençlik Vakfına bağışladığını,yasalar nezdinde vakıf özelliğine sahip olmayan ve yasalara aykırı faaliyetleri nedeniyle mahkeme kararı ile dağıtılan vakfın mallarının hükmen Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edildiğini,Milli Gençlik Vakfı ve ona bağlı Konya Şubesi tarafından bilgisizliği ve iyiniyetinden yararlanılarak kandırıldığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile yeniden adına tescilini,davalıya ödediği kira bedellerinin iadesini istemiştir.
Davalı Vakıflar İdaresi,tüzel kişiliği bulunmayan Milli Gençlik Vakfı adına dava açılamayacağını,Milli Gençlik Vakfı"nın dağıtılmasına karar verilerek mallarının hükmen idare adına tescil edildiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,bağıştan rücu şartlarının oluştuğu gerekçesiyle tapu iptal-tescil davasının kabulüne ,fazla taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı Vakıflar İdaresi vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava,bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre;davacının maliki olduğu 88 parsel sayılı taşınmazın koşulsuz olarak davalılardan Milli Gençlik Vakfına 9.9.1996 tarihinde bağışladığı kayden sabittir.
Davacı,Borçlar Kanununun 244. maddesinde de öngörülen bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış ve mahkemece rücu sebeplerinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir.Gerçekten de,Borçlar Kanununun 244. maddesinde de bağıştan rücu koşullarına ilişkin sebepler üç fıkra halinde sayılmış, bunlardan biri, " bağışlanan kişinin bağışlayana yahut yakınlarından birine karşı ağır bir cürüm irtikap etmesi",bir diğeri " bağışlayanın ailesine karşı bağışlananın ehemmiyetli bir surettle mükellef olduğu görevleri ifa etmemesi" bir diğeri ise," koşullu olan bağış koşulunun yerine getirilmemesi" olarak öngörülmüştür.Anılan bu yasal düzenleme karşısında mahkemece kabul edilen sebebin yasa kapsamında öngörülen haller kapsamında bulunmadığı sabit olup, yasal olduğunu kabul etmek olanaksızdır.Kaldi ki, bağışlayan rücu koşullarını öğrendiği tarihten itibaren Borçlar Kanununun 246. maddesinde de öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açması gerekir.Oysa akit 1996 tarihinde yapılmış, Milli Gençlik Vakfının tüzel kişiliği sonradan ortadan kalkmış,mal varlıkları hak ve vecaibi ile birlikte davalı Vakıflara intikal etmiş ve Vakıflar İdaresi tarafından açılan iptal-tescil davası da kabul edilmek suretiyle sicil kaydı Vakıflar İdaresi adına geçmiştir.Akit ve dava tarihi gözetildiğinde Borçlar Kanununun 246. maddesinde de öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği de tartışmasızdır.
O halde,davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere davanın kabulü yönünde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı idarenin temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 2.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.