Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/32073
Karar No: 2020/8252
Karar Tarihi: 30.06.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/32073 Esas 2020/8252 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2017/32073 E.  ,  2020/8252 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... 15. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı şirket bünyesinde satış sorumlusu olarak çalışmaya başladığını ve aynı zamanda mesul müdürlük görevini de yerine getirerek çalışmasına devam ettiğini, çalışma süresince fazla mesai yaptığı gibi, tatil ve bayram günlerinde de çalıştığını, haftanın 6 günü cadde mağazalarında 09:00-20:30, AVM’lerde ise hafta içi ve Pazar günleri 10:00-22:00, Cuma ve Cumartesi günleri 10:00-21:00 saatleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ödenmeyen ücret alacağı, bayram ve genel tatil ücreti alacağı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışma ücreti ile asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan alacakların zamanaşımına uğradığını, iş akdinin müvekkili şirket tarafından kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedildiğini ve davacının davalıyı ibra ettiğini, işyerinde kesinlik ve devamlılık arz edecek şekilde çalışanlara prim ödemesi uygulaması olmadığı gibi, davacıya da hiçbir zaman belirtilen miktarlarda prim ödemesi yapılmadığını, bu nedenle davacıya belirli bir satış rakamına ulaştığı takdirde prim ödemesi yapıldığı kabul edilse bile şarta bağlı olarak sağlanan ve devamlılık arz etmeyen menfaatlerin giydirilmiş ücrete dâhil edilmeyeceğini, ücret bordrolarında görüleceği gibi her ay değişik miktarlarda fazla çalışma ücreti tahakkuk ettirilip ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm kurulmuştur.
    Temyiz Başvurusu:
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Taraflar arasında kıdem tazminatı hesabına esas ücretin belirlenmesi uyuşmazlık konusudur. Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin son brüt ücretidir. Bu ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası prim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan prim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmelidir. Diğer taraftan kıdem tazminatına esas ücrete, asgari geçim indirimi ve fazla çalışma ücreti eklenerek hesaplama yapılması hatalıdır.
    Somut olayda, davacı en son net ücretinin 1.250,00 TL olduğunu, yol ve yemek ücretlerinin işverence karşılandığını, ayrıca aylık ortalama 850,00 TL–1.000,00 TL arasında değişen prim ödemesi aldığını iddia etmiş, davalı ise prim ödemelerinin süreklilik arz etmediği gibi miktarının da değişiklik gösterdiğini, bu nedenle tazminata esas ücrete ilave edileyemeyeceğini savunmuştur.
    Prim miktarının tazminata esas ücret içerisinde değerlendirilmesi için hizmet sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunması veya prim ödemesinin ücret bordrolarında tahakkuk edilerek ödenmesi yahut prim ödemesinin işyeri uygulaması haline geldiğinin yöntemince ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu esaslar nazara alınmadan varsayıma dayalı hesaplama yapıldığı, tazminata esas ücrete ilavesi gerektiği mütalaa edilen aylık prim miktarının neye göre tespit edildiğinin ise denetime uygun şekilde açıklanmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında dinlenilen davacı tanıklarından ..., davalı şirkete karşı kendisi de dava açtığından husumetli durumda olup, beyanına ihtiyatlı yaklaşılmalıdır. Diğer tanıklar ise prim ödemesi konusunda net beyanda bulunmadıkları gibi, tanıkların uyuşmazlık konusu dönemin tamamında davacı ile birlikte çalışmadıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan değerlendirmede, başka bir işçinin davalıya karşı açtığı davada verilen kararın kesinleştiği de nazara alınarak, davacının 16 yıllık kıdemi olan mesul müdür olduğu ve bu nedenle de prim ödemesi almasının mümkün olacağı kabul edilmiş ise de, söz konusu karar taraflarca temyiz edilmeksizin Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşmiş olduğundan varılan sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
    Mahkemece yapılması gereken iş, denetime elverişli net tespitler içeren yeni bir bilirkişi raporu alınarak sonuca gitmektir. Bu doğrultuda, bilirkişi raporunda bahsi geçen ve prim ödemelerine ilişkin olduğu değerlendirilen çizelge şeklinde tutulan yazılı belgeler taraflara gösterilerek beyanları alınmalı, hasaplamaya etki edecek sair hususlar da gözetilip tüm deliller yeniden birlikte değerlendirerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesi bozma sebebidir.
    3-Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık konusu da davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı noktasındadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Tanık beyanlarına birlikte çalışma süreleriyle sınırlı olarak değer verilebilir.
    Hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları da aynı ilkelere tabidir.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesinde çalışma süresi boyunca davalının cadde şubelerinde 09:00-20:30, AVM mağazalarında ise 10:00-22:00 saatleri arası çalıştığını iddia etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fazla mesai süresi tespit edilirken cadde şubelerinde 09:00-21:00 saatleri arasında çalışma yapıldığı kabulüyle, davacının beyan de talebi aşılarak işin bitiş saati olarak 21:00 saatinin esas alınması suretiyle yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi isabetli değildir.
    Diğer yandan; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının beyanlarına göre fazla mesai alacağı hesaplanmış olmakla birlikte, dosya kapsamından davacı tanıkların çalışma süresinin tamamında davacı ile birlikte çalışmadığı, davacının dönüşümlü olarak farklı şubelerde çalıştığı ve çalıştığı birimlere göre de çalışma saatlerinin farklılık arz ettiği anlaşılmaktadır. Tanıklar ancak kendi çalışma dönemlerindeki çalışma şekli ile ilgili bilgi sahibi olabilirler ve tanıklıklarına ancak kendi çalışma dönemleri ile sınırlı olarak itibar edilebilir. Bu durumda; davalı işyerinde belirli tarih aralığında çalıştığı anlaşılan davacı tanıklarının anlatımlarına, tüm çalışma dönemleri için varsayıma dayalı değer verilerek fazla çalışma yapıldığının kabul edilmesi hatalıdır. Bu yön gözetilerek davacı tanıklarının işyerinde davacı ile birlikte çalıştıkları sürelerle bağlı kalınarak fazla çalışma ücreti alacağı konusunda yeniden bir değerlendirme yapılmalı, gerektiğinde davalı işyerinde çalışma sürelerini gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları temin edilmeli ve sonucuna göre fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretleri miktarları belirlenmelidir.
    Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 30.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi