8. Hukuk Dairesi 2011/6232 E. , 2012/4323 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın iptali ve tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının reddine dair Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.06.2011 gün ve 35/163 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin vergi kaydı, satış, miras yolu ile intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayalı olarak dava dışı 120 ada 181 sayılı parselin maliki olduğunu, bu parsel ile evveliyatından beri bir bütün halinde kullanılan ve 120 ada 181 sayılı parselle aynı hukuki nedenlerle vekil edenine intikal eden dava konusu 120 ada 209 sayılı parselin kadastro sırasında ayrılarak mera vasfı ile sınırlandırıldığını, ancak nizalı taşınmazın mera ile bir ilgisinin bulunmadığını, üzerinde 1954 yılında ve sonrasında yapılan yapıların bulunduğunu açıklayarak, mera olarak sınırlandırılan dava konusu taşınnmazın sınırlandırmasının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği, yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, kadastro sırasında davacı adına tespit ve tescil edilen dava dışı 120 ada 181 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 1938 tarih ve 485 tahrir numaralı vergi kaydının batı ve kuzey sınırlarını mera okuduğu ve yine dava dışı aynı ada 155, 175, 176, 178, 198 ve 199 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan 1938 tarihli vergi kayıtlarının kuzey hudutlarının mera olarak belirtildiği bildirilerek 1938 tarih ve 485 tahrir sayılı vergi kaydının miktarı kadar yer 120 ada 181 sayılı parsel olarak tespit görmüş, miktar fazlası ise, dava konusu 120 ada 209 parsel sayılı taşınmaz olarak mera niteliğiyle sınırlandırılmıştır. Ne var ki, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar birbirlerinin beyanlarını tamamlar şekilde, dava konusu taşınmazın davacıya babasından intikal ettiğini, öncesinde harman yeri olarak kullanıldığını, üzerinde en eskisi olarak 50 yıl önce yapılan evin bulunduğunu sonrasında diğer müştemilatın yapıldığını, taşınmazı köy halkından kullanan kimsenin bulunmadığını bildirmişler, nizalı taşınmaza komşu taşınmazlara uygulanan tapu ve vergi kayıtlarının yönlerini açıklamış ve dava konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğu yönünde açıklamada bulunmamışlardır. Keşfe katılan uzman ziraat bilirkişisi ise 29.07.2010 tarihli raporunda, nizalı taşınmazın, toprak yapısı ve bitki örtüsü yönünde çevresindeki diğer taşınmazlarla birlikte mera niteliği taşımadığını ve meradan genişletilen bir yer olmadığını bildirmiştir. Öte yandan, dava dışı 120 ada 171, 172, 173 ve 174 sayılı parsellerin kadastro sırasında 1938 tarihli vergi kayıtlarının kuzey sınırlarını mera okuduğu gerekçesiyle mera olarak sınırlandırılmış, sonrasında anılan parseller bakımından Kadastro Komisyonuna yapılan itiraz üzerine 25.02.2000 tarihinde, vergi kaydının kuzey sınırını mera okumakla birlikte taşınmazların mera ile ilgisinin bulunmadığı, öncesinde harman yeri olarak kullanıldığı ve köy içinde kaldığı, üzerine bina yapıldığı ve komşu taşınmazlarla birlikte kullanıldığı gerekçesiyle sınırlandırmanın iptaliyle, itiraz edenler adına tesciline karar verilmiştir. Ayrıca, vergi kaydının dava konusu taşınmaz yönünü mera okuması yeterli olmayıp bu yönde eylemli meranın da bulunması gerekir ( benzer mahiyette Dairenin 02.12.2011 tarih 2011/2015-6526 ve 16.12.2011 tarih ve 2011/3119-7144 sayılı ilamları). Bu doğrultuda, dava konusu 120 ada 209 numaralı parsel 2048,05 m2 yüzölçümündedir. Paftasından anlaşılacağı üzere anılan parselin kuzeyinde yol bulunmakta, yoldan sonrada köy içi mevkiinde bulunan şahıslara ait taşınmazlar yer almaktadır. Öte yandan, çevrede eylemli mera da bulunmamaktadır. Bu belirlemelere göre; dava konusu taşınmazın, mera niteliğinde olmadığı ve dava dışı 120 ada 181 sayılı parselle birlikte davacının zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte bulunduğu ve davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece, açıklanan bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken maddi olgu ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-