8. Hukuk Dairesi 2011/7820 E. , 2012/4322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.06.2009 gün ve 73/33 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava konusu 163 ada 1 parsel sayılı taşınmazın öncesinde vekil edenlerinin miras bırakanı..."in kayınbabası ..."e ait iken, ziynet eşyalarına karşılık olarak..."e temlik edildiğini, 1954 yılından itibaren ...in tasarrufunda bulunduğunu, ..."in vefatı ile de müvekkillerine intikal ettiği halde kadastro sırasında ..."in mirasçıları ..., ... ve Hatice Er adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, uyuşmazlık konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile tapuya vekil edenleri adına tesciline, olmadığı taktirde 1954 yılında taşınmaz bedeli olarak ödenen 5500 TL"nin rayiç bedelinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalılardan alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ..., ... ve ..., davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar vekiline 25.03.2009 tarihli yargılama oturumunda, taraf teşkilinin sağlanması bakımından tebligat işlemi yaptırması ve dosyanın esasına ilişkin belgelerin tamamlanması için 1 aylık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği halde kesin süre içerisinde taraf teşkilini sağlayamadığı, dosyanın esasına ilişkin belgeleri ibraz etmediği ve gerekli işlemlerin yapılmadığı, bu nedenle dosyanın sürüncemede kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsımdan; mahkemece yazılı gerekeçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, 28.01.2009 tarihli yargılama oturumunda; " - Davacılar vekiline Hatice Kuş"un veraset ilamını sunması... için gelecek celseye kadar süre verilmesine, davalılar adına tebligat işleminin yapılması için davacı vekiline gelecek celseye kadar süre verilmesine " şeklinde ara karar kurulmuştur. Takip eden 25.03.2009 tarihli celsede davacı vekilince Hatice Kuş"un mirasçılık belgesinin temin edilemediği beyan ederek bu hususta ve tebliğ yapılamayan davalılara tebliğ yapılması konusunda yeniden süre istenilmesi üzerine " -Davacı vekiline eksiklikleri gidermesi için veraset ilamı ibraz etmesi için ayrıca davalılara usulüne uygun tebligat işlemini yaptırması için bir aylık kesin süre verilmesine bu sürede gerekli işlemleri yaptırmadığı takdirde dosyanın mevcut haliyle karara bağlanacağının ihtarına (ihtarat yapıldı)," şeklinde ara karar kurulmuştur. Sonraki 17.06.2009 tarihli yargılama oturumunda ise, davacı vekilinin mazeret bildirmesi üzerine; mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere, bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken, bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlenmesi için hakime bırakmıştır. HUMKnun 163. maddesine göre hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin değildir. Hakim, tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltabileceği gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna gidebilir. Bu taktirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlamayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz olarak yazılması, yapılacak işlerin teker teker belirtilmesi, bunun yanı sıra verilen sürenin yeterli olması, emredilen işlerin gerekli ve yapılabilir nitelikte olması, ayrıca hakimin süreye uyulmamasının sonuçlarını açıkça anlatması,bu konuda tarafları uyarması gerekmektedir. Ne var ki, bu kapsamda mahkemece davacı yana verilen kesin süre içerir ara karar usul ve yasaya uygun değildir. Şöyle ki, öncelikle, davacı tarafa mirasçılık belgesinin ibrazına ilişkin olarak değil, mirasçılık belgesi alınmak üzere ilgili mahkemede dava açılması için süre verilmesi gerekmektedir. Kaldı ki, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, davacılar, tapu kayıt maliki ve bir kısım davalıların miras bırakanı Hatice Kuş"un mirasçısı olmadığından,davacıların Hatice Kuş"un mirasçılık belgesini temin edebilmesi bakımından dava açılabilmeleri için mahkemece yöntemine uygun şekilde davacı yana yetki verilmesi icap eder. Bu kapsamda ise,davacı yana anılan şahsın mirasçılık belgesinin temin edilmesi bakımından dava açılması için süre ve yetki verilmediğinden, yukarıda açıklandığı üzere verilen kesin süreli ara karar, yanlış ve yapılabilir nitelikte olmadığından usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, davacılar vekili 25.03.2009 tarihli celsede, davalı olarak gösterdikleri tapu kayıt maliki ..."in aslında vekil edeni olduğunu,sehven davalı olarak gösterildiğini (aslında davacı olduğunu) açıklamış ve bu beyanını imzası ile onaylamıştır. Yine, davalılardan Halil Aydın"a dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmiş, anılan davalı yargılama oturumuna katılarak davanın reddini savunmuştur. Yine, ..., 05.01.2011 hakim havale tarihli dilekçesinde dava dilekçesini mahkeme kaleminde tebliğ aldığını açıklamış, öncesinde ise, 04.12.2008 havale tarihli cevap dilekçesini mahkemeye sunmuştur. Öteki davalı, ..."a dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapılamadığı halde, davalı 04.12.2008 tarihli cevap dilekçesi ile davanın esasına ilişkin savunma yaparak davanın reddine karar verilmesi istemiştir.Her ne kadar, anılan davalıya dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilememiş ise de, davalının davadan en erken 04.12.2008 tarihinde haberdar olduğu açıktır. Kaldi ki, davalı cevap dilekçesinde dava dilekçesinin kendisine tebliğini de talep etmemiştir. Bu kapsamda, 25.03.2009 tarihli yargılama oturumunda verilen kesin süre içerir ara kararda davacı yanca davalılara usulüne uygun tebligat işleminin yaptırılmasına karar verilmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere tüm davalıların davadan haberdar olduğu anlaşıldığından, kendisine dava dilekçesi tebliğ yapılamayan davalıya yeniden dava dilekçesinin tebliğ yaptırılmasına yönelik ara kararda bir gereklilik bulunmamaktadır. Kaldi ki, kabule göre de; anılan ara kararda hangi davalıya tebligat işleminin yaptırılmasının emredildiği de açık ve anlaşılabilir nitelikte değildir (Tapu kayıt maliklerinden Hatice Kuş"un başka mirasçısı olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamadığından, davalı olarak gösterilenler dışında başka mirasçı bulunuyor ise, bu mirasçıların davaya dahil edilmesi gerekmektedir).
Hal böyle olunca, mahkemece davacı yana verilen kesin süre yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunmadığından, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacılar vekilinin bu kapsamda yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 15.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.