10. Hukuk Dairesi 2016/4420 E. , 2016/8087 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Vakıf üyesinin hak sahibi konumunda olan davacının yetim aylığının 2013 yılı Şubat ayından itibaren bağlanması gerektiğinin tespiti, biriken aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili, istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Vakıf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 25.01.2013 tarihinde kesinleşen davacının, vakıf emeklisi olan babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığından bahisle kesilmesi üzerine, yetim aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasının talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Yine ... A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı Munzam Sosyal Güvenlik Hakları Yönetmeliğinin 11.maddesinde de benzer bir düzenleme getirilmiştir. Kaldı ki davacı tarafından 07.02.2013 tarihinde 5510 sayılı Yasanın 56 ve Munzam vakıf yönetmeliği doğrultusunda boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespiti halinde tarafına yersiz ödenen aylıkları, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi doğrultusunda kuruma iade edeceğini taahhüt edilmiştir. Anılan 5510 sayılı Yasanın 56.maddesinin son fıkrası uyarınca açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, öncelikle, boşanan eşlerin boşanma sonrası kayıtlı oldukları adreslerin ayrı ayrı her birinde görev yapmış/yapmakta olan, muhtar ile resen tespit edilecek kişilerden (komşular, çevre esnaf vb.) kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, adreslerin tespiti amacıyla seçmen bilgi kayıtları dosyaya getirtilmeli, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından istenilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, davacı ve eski eşi adına uyuşmazlık dönemi içeren banka kayıtları sorularak hangi adresleri beyan ettikleri belirlenmeli, tüm bu hususlar tespit edildikten sonra, “boşanılan eşle uyuşmazlık konusu dönemde eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında yeniden değerlendirilmeli ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.