Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2539
Karar No: 2012/4295
Karar Tarihi: 15.05.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/2539 Esas 2012/4295 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/2539 E.  ,  2012/4295 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Mal tasfiyesi, tapu iptali ve tescil

    ... ile ... ve müdahil ... aralarındaki mal tasfiyesi, tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 13.12.2011 gün ve 581/793 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davacı vekili ile müdahil vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.05.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ..., davacı vekili ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen 490 ada 18 ve 648 ada 12 parseller üzerinde vekil edeninin edinilmiş mallara katılma rejimi gereği hakkı olduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere taşınmazların keşifte ortaya çıkacak gerçek rayiç değerleri üzerinden yarı değerinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, dava dilekçesinde değeri 30.000 TL olarak göstermiş, 18.09.2007 tarihinde harcını tamamladığı dilekçesi ile istediği miktarı 334.253 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ... vekili, davacının evlilik birliği içinde maddi isteklerinin hiç bitmediğini, sürekli maddi talepte bulunduğunu, taşınmazların 01.01.2002 öncesi birikimler ve borçlanarak alındıklarını, dava konusu taşınmazlardan birinin de vekil edenine ait olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, yapılacak hesaplamada kadın adına kayıtlı araçlar ve taşınmazın da dikkate alınmasını istemiştir.
    Davaya katılan ... vekili, üzerinde benzin akaryakıt istasyonu olan 648 ada 12 parselin vekil edenine ait iken o dönem kısa süreli borçları nedeni ile emaneten davalıya devredildiğini, herhangi bir satış, para alımı olmadığını açıklayarak davacının davasının reddine karar verilmesini, 648 ada 12 parsele ait taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davacının davasının kabulü ile 228.253 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davaya katılanın talepleri hakkında mahkemece bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili, davalı vekili ve davaya katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı ile davalı 16.12.1989 tarihinde evlenmişler, 07.12.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 05.07.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında evlenme tarihinden 01.01. 2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM’nin 170), sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 sayılı yür.K.m.10). Taraflar arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK.nun m. 225/2).
    Dosya arasında bulunan tapu kayıtları ve diğer belgelere göre dava konusu 490 ada 18 parsel 27.06.2002 tarihinde davalı adına satın alınmış ve üzerine 2004 yılında villa yapılmıştır. 648 ada 12 parsel ise davaya katılan ... adına tapuda kayıtlı iken 10.08.2004 tarihinde davalı ...’na satılmıştır. Dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre davacı tarafın isteği mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı niteliğindedir.
    Mahkemece, davaya katılan ...’in talebinin davanın mahiyetine göre bu dava kapsamında incelenemeyeceği,asıl davanın taşınmazın aynına yönelik olmadığı, eşler arasında mal tasfiyesi olduğu, davaya katılanın talebinin ise bağımsız başka bir davanın konusunu oluşturabileceği açıklanarak davaya katılanın istekleri bakımından bir karar verilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Gerçekten de eşler arasında görülen mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı davasına katılan ... vekili, taşınmazlardan 648 ada 12 parsel üzerinde hak iddiasında bulunarak iptal tescil istemiştir. Bu talep ayrı bir inceleme ve araştırma gerektirmektedir. Usulü tamamen mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından farklıdır. Kaldıki katılan ... tarafından Şevki aleyhine açılan ve halen devam ettiği anlaşılan Sapanca 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/59 Esasında kayıtlı aynı taşınmaza ait tapunun iptali ile Ali adına tescili isteğini içeren dava dosyası da bulunmaktadır. Açıklanan nedenle mahkemece, başvurma harcı yatırılarak davaya katıldığı ve tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılan davaya katılan ...’in isteği ile ilgili mahkemece bir karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davaya katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün davaya katılanla ilgili bu bölümünün ONANMASINA,
    Evlilik içinde 01.01.2002 tarihi sonrası eşlerden biri adına edinilen mal varlığı üzerinde diğer eşin yasadan kaynaklanan artık değerin yarısı oranında katılma alacağı isteme imkanı bulunmaktadır (TMK.nun 231, 236/1.m.). TMK.nun 222. maddesi gereğince, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekir. Davalı tarafından dava konusu taşınmazlardan 648 ada 12 parselin dava dışı kişiden bedelsiz olarak emaneten alındığı, para ödenmediği, diğer taşınmazın ise 01.01.2002 tarihi öncesinde elde edilen gelirle ve borçlanarak satın alındığı, kişisel mal olduğu savunulmuş ise de bu savunma TMK.nun 6. ve 222.maddelerine göre ispat yükümlüsü bulunan davalı tarafça ispatlanamamıştır. Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir önemi de yoktur. Katılma alacağı yasadan kaynaklanmaktadır. Mahkemece her iki taşınmazın da edinilmiş mal olarak hesaplamada dikkate alınması ve 648 ada 12 parsel üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun hesaplama dışında bırakılmış olmasında bir isabetsizlik yoktur.
    Diğer yandan katılma alacağı hesabında taşınmazların karar tarihine en yakın sürüm değerlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekirken mahkemece dava tarihindeki değerlerin dikkate alınması doğru değil ise de davacı vekili tarafından dava tarihi itibariyle değer belirlenmesine itiraz edilmemiş, bu değere göre yapılan katılma alacağı hesabına da itiraz etmeyen davacı bu şekildeki hesaplama sonucu bulunan miktar üzerinden de davasını ıslah etmiştir. Bu durumda dava tarihindeki değerlerin dikkate alınması hatalı ise de oluşan duruma göre bu yönden bozma sevk edilmemiştir.
    Hesaplamada kadına ait olduğu anlaşılan, dosya arasında trafik tescil belgesi bulunmayan ve hangi tarihte edinildiği bilinmeyen ancak her iki tarafın ortak beyanı ile davacı kadın adına trafikte tescil edildiği bildirilen 2005 model 06 N 3771 plakalı araçla ilgili davalı tarafından hesaplamada dikkate alınması istenmiş ise de usulüne uygun harcı yatırılarak bu araçla ilgili katılma alacağı davası açılmadığından hesaplamada dikkate alınması doğru değildir. Ancak bu şekildeki hesaplamaya davacı taraf bir itirazda bulunmamıştır. Temyiz dilekçelerinde yaptıkları kendi hesaplamalarında da bu araçla ilgili 22.000 TL değerinde artık değer olarak yer aldığı görülmektedir. Artık bu araçla ilgili belirlenen değerin artık değer olarak davalı lehine hesaplamada dikkate alınması, davalı lehine kazanılmış hak oluşturmuştur. Davalı vekilinin reddedilen kısım bakımından vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine yönelik temyizi dışındaki diğer temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunmamaktadır.
    Yukarıdaki açıklamalar karşısında davacı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; davacının katılma alacağı isteği bakımından dava tarihindeki değerlerin ve hesaplamada kadına ait olduğu bildirilen aracın artık değer olarak dikkate alınmış olmaları açısından herhangi bir bozma sevk etme imkanı kalmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazlara ait sürüm değerlerinden kadın lehine boşanma dava dosyasında takdir edilerek kesinleşen maddi ve manevi tazminat miktarlarının düşüldüğü, yine maddi tazminat ile araç değerleri toplamının yarısının da bu değerden düşülerek bulunan değerin artık değer kabul edilip yarısı olan 228.253 TL"ye katılma alacağı olarak hükmedildiği görülmektedir. Bilirkişi raporunda bu tazminatların her ne kadar mal rejiminin sona ermesinden sonra dikkate alınsa da boşanmada kusurlu olan eşin neden olduğu bu tazminatların doğumu, hukuki sebebi ve TMK’nun 228.maddesi itibariyle artık değer hesabında dikkate alınması gerektiği, manevi tazminatın niteliği gereği kişisel mal olup dikkate alınmamakla birlikte maddi tazminatın karine gereği edinilmiş mal olduğu açıklanmaktadır. Manevi tazminatın TMK.nun 220/3.maddesine göre kişisel mal olduğu konusunda tereddüt yoktur. Maddi tazminat açısından tereddüt olduğu düşünülebilir ise de, TMK.nun 220/2.maddesi gereği karşılıksız kazanma ile geldiği açık olan bu tazminatın kişisel mal sayılması gerekmektedir. Diğer yandan her iki tazminatın da mal rejiminin sona erdiği tarihte mal varlığı değerleri arasında bulunmaması, dava konusu iki parça taşınmazın alım tarihleri itibariyle bu tazminatlardan söz etmek mümkün bulunmadığı gibi bu tazminatların ancak boşanma kararının kesinleşmesi ile gündeme gelebileceği dikkate alındığında, bilirkişi raporundaki açıklamaların da yerinde olmadığı açıktır. Nasıl ki emeklilik hakkını kazanmış olmakla birlikte mal rejiminin tasfiyesi sırasında henüz bir emekli ikramiyesi ödemesi olmamışsa katılma alacağı hesabı yapılmamakta ise maddi tazminat bakımından da henüz mal rejiminin tasfiyesi sırasında ortada bir maddi tazminat olmadığına göre hesaplama mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan bu tazminatlar edinilmiş mal olmamakla beraber bir an edinilmiş mal olarak kabulleri halinde dahi davalı tarafından bu tazminatlarla ilgili usulüne uygun harcı yatırılarak açılmış bir dava olmadan kadının katılma alacağından düşülmeleri de mümkün olamaz. Tüm bu sebeplerle boşanma davasında kadın lehine TMK.nun 174.maddesi gereğince hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının katılma alacağı hesabında gözönünde bulundurulması hatalıdır.
    Dava; mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkin olup TMK.nun 232 ve 235/1 maddelerine göre mal varlıklarının tasfiye anındaki sürüm değerleri gözönünde bulundurulur. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihi olarak kabul edilmektedir. Mahkemece, dava dilekçesinde talepte bulunulduğu dikkate alınmadan karar tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken faizle ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru olmamıştır.
    Davacı tarafından talebin ıslahı sırasında 18.09.2007 tarihli makbuzla yatırılan 4.107,50 TL ıslah harcının yargılama gideri hesabında dikkate alınmaması da doğru değildir.
    Katılma alacağı davasında hükmedilen alacak miktarı üzerinden davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği nisbi vekalet ücreti takdiri gerekirken ne şekilde ve hangi değer üzerinden hesaplandığı anlaşılamayan 3.300 TL vekalet ücretine takdir edilmiş olması da usul ve kanuna aykırıdır.
    Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün katılma alacağına ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm esası bakımından bozulmuş olduğundan davalı vekilinin vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı müdahil davalı ..."e ait 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna ve yine aşağıda dökümü yazılı 3.389,55 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 10.168,67 TL"nin temyiz eden davalı ..."ndan alınmasına, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi