Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/6060
Karar No: 2008/8144
Karar Tarihi: 30.6.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/6060 Esas 2008/8144 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Bu mahkeme kararı bir miras davasıdır. Davacılar, miras bırakanları A.U.'nun davalı eşine 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını hibe ettiğini ve bu işlemin miras bırakanın ehliyetsiz olduğunu iddia ederek iptal ve tenkis istemişlerdir. Mahkeme, davacıların iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, ehliyetsizlik iddiasının yeterince araştırılmadan karar verildiğine dikkat çekmiş ve kararı bozmuştur.
Kanun maddeleri açısından, Medeni Kanun'un 9. ve 10. maddeleri ile ayırtım gücüne ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (11.6.1941 tarih 4/21) ve 15. maddesi gereği, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin olmadığı ve işlemlerinin sonuç bağlanamayacağı belirtilmektedir. Akıl hastalığı veya zayıflığı gibi durumların belirlenmesi için bilirkişi raporu gereklidir ve ehliyet durumunun tespiti diğer muvazaa ve tenkis isteklerinin araştırılmasından önce yapılmalıdır.
1. Hukuk Dairesi         2008/6060 E.  ,  2008/8144 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SAMSUN 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
    TARİHİ : 08/04/2008
    NUMARASI : 2007/13-2008/134

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları A.U.ın 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını eşi olan davalıya bağışladığını, temlik tarihinde miras bırakanın hukuki işlem yapma ehliyetinin olmadığını, iradesinin de fesada uğratıldığını ileri sürerek, iptal, miras bırakanın mirasçıları adına tescil olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Davanın içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı A..U.."ın 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlardaki payının 16.6.2006 tarihinde davalıya hibe suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Açıklanan ilkeler çerçevesinde yapılacak soruşturma ile ancak miras bırakanın ehliyetli olup olmadığının açığa çıkacağında şüphe yoktur. O halde, bu çerçevede yapılacak araştırma sonunda murisin ehliyetli olduğunun belirlenmesi halinde diğer muvazaa ve tenkis isteklerinin araştarılmasının gerekeceği tartışmasızdır.
    Hal böyle olunca, değinilen açıklamalar ışığında öncelikle ehliyetsizlik iddiasının irdelenmesi, ondan sonra elde edilecek verilere ve olgulara göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece kararda gösterilen eksik tahkikata dayalı yazılı gerekçelerle, davanın reddedilmesi doğru değildir.
    Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi