Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/481
Karar No: 2021/822
Karar Tarihi: 22.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/481 Esas 2021/822 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/481 E.  ,  2021/822 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ordu Kadastro Mahkemesince verilen davalılar Mehmet ve ... aleyhine açılan davaların kabulüne, Mehmet ve ... hisseleri yönünden tarafta birleşme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalılar Mustafa ve Şakir aleyhine açılan davaların reddine ilişkin karar davacı ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı ... asıl (2011/75 E.) ve birleşen (2013/8, 2013/11, 2013/35, 2013/36 E. sayılı) dosyalarda dava dilekçesinde; davalıların öz çocukları olduğunu, yaşlı ve tedavi görüyor olmasından dolayı davalıların kadastro çalışmaları sırasında Ordu ili Altınordu ilçesi Gerce Köyünde kain çekişmeli 135 ada 1, 136 ada 6 ve 7, 138 ada 14 (asıl davada), 132 ada 46 ve 48 (birleşen 2013/8 E. sayılı dosyada), 163 ada 19 (birleşen 2013/11 E sayılı dosyada), 142 ada 3, 143 ada 6, 144 ada 2 (birleşen 2013/35 E. sayılı dosyada), 125 ada 13, 14, 123 ada 16, 17, 18, 23, 120 ada 24 (birleşen 2013/36 E. sayılı dosyada) parsel sayılı taşınmazları adlarına tescil ettirdiklerini ileri sürerek davalılar adına yapılan tespitin iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında ölümü üzerine davalılar dışındaki diğer mirasçıları ..., ... ve ... davaya katılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalılar Kadir ve ... duruşmadaki beyanlarında (asıl ve birleşen dosyalarda); davacı olan babalarının dava ve taleplerini aynen kabul ettiklerini belirterek tüm taşınmazların davacı adına tescil edilmesini istemişlerdir.
    6. Davalılar Mustafa ve ... cevap dilekçelerinde (asıl ve birleşen dosyalarda); adı geçen parsellerde kadastrodan önce halaları olan Feride Yaylaçiçeği ve Firdevs Karataş"ın hisselerini satın aldıklarını, satın aldıkları hisselere ilişkin tapu kayıtlarının komisyona sunulduğunu, bu hisselerin adlarına tescili gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    7. Davalı ... Özel Daire bozma kararı sonrasında (birleşen 2013/35, 2013/36 E. sayılı dosyalarda); dava konusu yerlerdeki hisselerini kardeşi olan ..."a devrettiğini, herhangi bir hakkının kalmadığını beyan etmiştir.
    Mahkemenin Birinci Kararı:
    8. Asıl ve birleşen dosyalarda Ordu Kadastro Mahkemesinin 04.01.2012 tarihli ve 2011/72 E., 2012/2 K., 2011/73 E., 2012/3 K.; 2011/74 E., 2012/4 K.; 2011/75 E., 2012/5 K.; 2011/76 E., 2012/6 K. sayılı kararları ile; dava konusu taşınmazların 20 yıldan fazla süredir davacının tasarruf ve zilyetliğinde bulunduğu, daha öncesinde de babasına ait olduğu, henüz davacı hayatta iken kendi isteği dışında taşınmazların mirasçılarına intikal etmesinin mümkün olmadığı, davacının da taşınmazları davalılara hibe etmediğini belirttiği, davalı ... ve ... tarafından davanın kabul edildiği, bu hâli ile ilk kadastro tespitinin doğru olduğu, davalı ... ve ..."ın iddialarını ispat edemedikleri gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, çekişmeli 135 ada 1, 136 ada 6 ve 7, 138 ada 14 (asıl dosyada), 132 ada 46 ve 48 (2011/73 E. sayılı dosyada), 163 ada 19 (2011/76 E. sayılı dosyada), 144 ada 2, 143 ada 6, 142 ada 3 (2011/72 E. sayılı dosyada), 120 ada 24, 123 ada 16, 17, 18 ve 23, 125 ada 13 ve 14 parsel nolu (2011/74 E. sayılı dosyada) taşınmazların davalılar adına olan kadastro tespitlerinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 2011/75 E. sayılı dosyada çekişmeli 136 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ahşap evin davalılar Şakir ve ..."a ait olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiştir.
    Özel Daire Birinci Bozma Kararı:
    9. Ordu Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen asıl ve birleşen dosyalardaki kararlarına karşı davalılar Şakir ve ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
    10. Asıl ve birleşen dosyalarda Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 31.10.2012 tarihli ve 2012/2662 E., 2012/8472 K., 2012/2663 E., 2012/8473 K., 2012/2664 E., 8474 K., 05.11.2012 tarihli ve 2012/2666 E., 2012/8698 K. sayılı kararları ile;
    “…Mahkemece, dava konusu taşınmazların davacı ..."a ait olduğu, davalılar Kadir ve Mehmet tarafından davanın kabul edildiği, taşınmazların davacı tarafından davalılara bağışlandığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma, uygulama ve inceleme usul ve yasaya uygun olmadığı gibi karar vermeye de yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazların kadastro tespiti davacı ... adına yapılmak üzere tutanak düzenlenmiş ancak davalılar Şakir ve Mustafa"nın tapu kaydına dayanarak itiraz etmeleri üzerine kadastro komisyonunca, davalıların babası olan davacı ... tarafından zilyetliğin hibe suretiyle davalılara devredildiği gerekçesiyle tespit yapılmıştır. Temyiz eden davalılar Şakir ve ..., duruşma sırasındaki davaya karşı beyanlarında kadastro geçmeden önce halalarının miras paylarını satın aldıklarını ileri sürmüşlerdir. Bu beyan da dikkate alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde geçtiği, kim tarafından ne şekilde kullanıldığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmazların aynına yönelik olduğuna göre davacı taraf ile davayı kabul etmeyen davalılardan delilleri sorularak bu deliller toplandıktan sonra mahallinde taşınmazın bulunduğu yeri iyi bilen, yaşlı, yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak varsa tarafların dayandığı kayıtlar uygulanmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir. Mahkemece, taşınmazlar başında keşif yapılmaksızın, iddia ve davalılardan Kadir ile Mehmet"in kabul beyanları esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuş olması isabetsiz…” olduğu gerekçesi ile,
    Birleşen 2013/36 E. sayılı dosyada Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 14.01.2013 tarihli ve 2012/2428 E., 2013/33 K. sayılı kararı ile;
    "… İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgeler eşliğinde davanın saptanan niteliği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
    Davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için davalı tarafça dayanılan tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden revizyon durumu da belirlenmek suretiyle varsa haritaları ile birlikte getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar olduğu takdirde tanık bilgisine başvurulmalı, uzman bilirkişiden keşfi denetlemeye imkan verecek şekilde rapor alınmalı, kayıt kapsamı dışında zilyetlik araştırması yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir…" gerekçesiyle kararlar bozulmuştur.
    Mahkemenin İkinci Kararı:
    11. Ordu Kadastro Mahkemesinin 21.01.2015 tarihli ve 2013/3 E., 2015/4 K. sayılı kararı ile Özel Daire bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde (birleşen dosyalarda Özel Daire bozma kararına uyma kararı verildikten sonra asıl dosya ile birleştirilmelerine karar verilmiştir), davalılar Mehmet ve Kadir"in davayı kabul ettikleri, diğer davalıların iddiasının ise tüm taşınmaz mülkiyetine ilişkin olmayıp dededen gelen taşınmazlarda halalarına ait hisseleri satın aldıkları iddiasına dayandığı, bu hâli ile Mehmet ve Kadir yönünden açılan davanın tarafta birleşme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalıların dayandıkları gerekçeler yönünden ise; yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları tarafından, dava konusu taşınmazların dededen miras yoluyla geldikleri ve Mehmet Ali"ye kalan taşınmaz oldukları, kızlara hisse verilip verilmediğini bilmedikleri, ayrıca kızların hisselerini davalılardan Mustafa ve Şakir"in satın aldığı yönünde beyanda bulunulduğu anlaşıldığından davalılar Mustafa ve Şakir"in iddialarının yerinde görüldüğü, her ne kadar taşınmazlar senetsizden tespit görmüş ise de tarafların dayandığı tapu kayıtlarının incelenmesinde, davacının kız kardeşi ve davalıların halalarına ait olan hisselerin davalılar Mustafa ve Şakir tarafından satın alındığı, dinlenen tanık ve bilirkişilerin eski kayıtların sınırlarını kısmen beyan ettikleri ve taşınmazların kayda uygun olduğu gerekçesiyle davalılar Kadir ve Mehmet aleyhine açılan davaların diğer mirasçılar yönünden kabul nedeniyle kabulüne, Mehmet ve Kadir hisseleri yönünden davacı murisin ölümü nedeniyle tarafla birleşme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalılar Mustafa ve Şakir aleyhine açılan davanın reddine, çekişmeli 135 ada 1, 136 ada 6 ve 7, 138 ada 14, 132 ada 46 ve 48, 163 ada 19, 144 ada 2, 143 ada 6, 142 ada 3, 120 ada 24, 123 ada 16, 17, 18 ve 23, 125 ada 13 ve 14 parsel nolu taşınmazların Mustafa ve Şakir adlarına 8/21 "er hisse, Güllü, Kadir, Ayşe, Fatma ve Mehmet adlarına 1/21"er hisse olarak tespit ve tesciline karar verilmiştir.
    Özel Daire İkinci Bozma Kararı:
    12. Ordu Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
    13. Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 26.04.2016 tarihli ve 2015/6370 E., 2016/4671 K. sayılı kararı ile; "...Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla davanın tarafları yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma zorunluluğu doğar. Bu ilke kamu düzenine ilişkindir. Yargılama sırasında vefat eden davacı ..., taşınmazların kendisine ait olduğu iddiasıyla dava açmış, oğlu olan davalılar Şakir ve Mustafa ise, taşınmazlardaki halalarının hisselerini satın aldıklarını savunmuşlardır. Hükmüne uyulan bozma ilamlarında da; uyuşmazlığın, çekişmeli taşınmazların öncesinde kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği ve kim tarafından ne şekilde kullanıldığı belirtilmiş ve tarafların dayandıkları kayıtların yöntemince uygulanması gereğine değinilmiş olduğu halde, mahkemece tarafların dayandıkları tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek usulünce uygulanmadığı gibi çekişmeli taşınmazların kimden geldiği, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı ve kimden kime ne şekilde intikal ettiği hususları da duraksamasız olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle taraflardan dayandıkları tapu kayıtları sorularak tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişi huzuruyla yapılacak keşifte; tarafların dayandıkları tapu kayıtları Kadastro Kanunu"nun 20. maddesine uygun olarak yerel bilirkişi yardımı fen bilirkişi eliyle yöntemince uygulanmalı, tapu kayıtlarındaki pay devirleri dikkate alınmalı, çekişmeli taşınmazların öncesinde kime ait olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği hususlarına ilişkin yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek, yapılan değerlendirmede, davalılardan ..."ın birleşme kararlarından önce mahkemenin 2013/35 ve 36 Esas sayılı dava dosyalarında hissesinin tamamını davalı ..."a devrettiğine yönelik beyanları ile davalılardan Mehmet ve ..."ın bozma kararlarından önce babaları tarafından açılan davayı kabul beyanları göz önüne alınmalı, bundan sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    14. Ordu Kadastro Mahkemesinin 19.10.2016 tarihli ve 2016/19 E., 2016/60 K. sayılı kararı ile; davalılar Mehmet ve Kadir"in kabul beyanının dikkate alınmadığı bozma gerekçesi yapılmışsa da bu beyanların değerlendirildiği ve kabule göre hüküm kurulduğu, esas yönünden de her ne kadar eksik inceleme gerekçe yapılmışsa da, mahkemece tarafların tüm kanıtlarının toplandığı ve değerlendirildiği, tarafların dayandıkları kayıtların başlangıçtan bu yana sorulduğu ve ibraz ettikleri kayıtların tüm tedavülleri ile temin edilerek uygulandığı, taşınmazların kullanım durumu, taraflar arasında mirasçılık ilişkisi ile aynı kayda dayanma olgusu değerlendirilerek hüküm oluşturulduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    15. Direnme kararı süresi içinde davacı ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kadastro tespitine itiraz niteliğine ilişkin eldeki davada, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararlarının gereklerinin yerine getirilip getirilmediği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    17. Bilindiği üzere, kadastro (tapulama) faaliyetinin biri geometrik, diğeri de hukuksal olmak üzere iki yönü vardır. Diğer bir anlatımla kadastro (tapulama) kanunlarının amacı, memleketin kadastral topoğrafik haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek ve bu suretle Medeni Kanun’un öngördüğü tapu sicilini kurmaktır. Bu amaç doğrultusunda kadastro (tapulama) tapusuz taşınmazları tapulamak, tapulu olanların kayıtlarını yenilemek, taşınmazlar hakkında kadastro planları hazırlamak, taşınmazların gerçek hak sahiplerini belirlemek için yapılmaktadır.
    18. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13 ilâ 23. maddelerinden oluşan dördüncü bölümü, “Mülkiyet Hakkının Tespitine İlişkin Esaslar” başlığı altında düzenlenmiştir. Özel mülkiyete tabi taşınmaz malların mülkiyet hakkının tespitinin nasıl yapılacağı, tapuya kayıtlı taşınmazlar bakımından 13. maddede, tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar bakımından 14. maddede, taksim ve kısmi iktisap nedeniyle zilyet adına tespit 15. maddede düzenlenmiştir.
    19. Kadastro Kanunu’nun "Tapuya kayıtlı taşınmaz malların tespiti" başlıklı 13. maddesine göre, kayıt maliki ve ya mirasçılarının taşınmaza zilyet olmaları hâlinde tespit onlar adına yapılacaktır [m. 13/A-(a-b-c)]. Ancak kayıt sahibi veya mirasçılarından başka kimseler zilyet bulunuyorsa o takdirde koşulları mevcut olması hâlinde 13/B-(a-b-c) fıkralarına göre tespit işlemi yapılacaktır. Hemen belirtelim ki, kayıt maliki veya mirasçıları adına tespitin yapılabilmesi için tapu kaydının hukukî değerini koruması ve taşınmazın kayıt kapsamında kalması gereklidir.
    20. Diğer taraftan Kadastro Kanunu"nun "Kayıt ve belgelerin kapsamını tayin" başlıklı 20. maddesinde, tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayin ederken; kayıt ve belgeler; harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı ifade edilmektedir (m. 20/A). Harita, plan ve krokiye dayanmayan belgelerde ise; belirtilen sınırlar yerine uygulanabiliniyor ve hak sahibi tarafından kullanılabiliniyor ise kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlara (m. 20/B), kayıt ve belgelerin değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlar içermesi hâlinde belge ve kayıtlarda yazılı miktara itibar olunacağı açıklanmıştır (m. 20/C).
    21. Somut olayın incelenmesine gelince, davacı ... asıl ve birleşen davalarda, kendisine ait olan çekişmeli taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı oğulları adlarına tespit edildiğini ileri sürerek kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların adına tesciline karar verilmesini istemiş, davalılar Mehmet ve ..., davacı olan babalarının iddiasının yerinde olduğunu belirterek davayı kabul etmişler, davalılar Mustafa ve Şakir ise çekişmeli taşınmazlarda halalarının paylarını satın aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    22. Dosya kapsamından; 2011 yılında yapılan kadastro çalışmalarında çekişmeli 135 ada 1, 136 ada 6, 138 ada 14, 132 ada 46 ve 48, 163 ada 19, 142 ada 3, 143 ada 6, 144 ada 2, 125 ada 13, 14, 123 ada 16, 17, 18, 23 ve 120 ada 24 parsel sayılı taşınmazların senetsizden yirmi yılı aşkın süredir ..."ın zilyetliğinde olduğu, 136 ada 7 parsel sayılı taşınmazın Mustafa ve ..."ın zilyetliğinde olduğu belirtilerek tespit yapıldığı, anılan parsellere ilişkin yapılan tespit işlemine Mustafa ve ... tarafından taşınmazlarda halaları Firdevs Karataş ile Feride Yaylaçiçeği"nin hisselerini satın aldıklarından bahisle hane ağlası mevkili tapu kaydı ibraz edilerek itiraz edilmesi üzerine, 29.04.2011 tarihli komisyon kararı ile itirazların kabulüne, 120 ada 24, 123 ada 16, 17, 18, 23, 125 ada 13, 14, 136 ada 46, 48, 135 ada 1, 136 ada 6, 7, 138 ada 14, 142 ada 3, 143 ada 6, 144 ada 2 ve 163 ada 19 parsel sayılı taşınmazların ... evlatları Kadir, Mustafa, Şakir ve ... adlarına elbirliği mülkiyet olarak kadastro tespitlerinin düzeltilmesine, 136 ada 7 parsel üzerindeki ahşap evin Mehmet Ali oğlu Şakir ve ..."a ait olduğuna dair beyanlar hanesine işlenmesine karar verildiği, ilan süresi içerisinde davacı ... tarafından eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
    23. Davalılar Mustafa ve ... tarafından dayanılan ve mahkeme dosya arasına alınan tapu kayıtlarının incelenmesinde; 21.03.1979 tarihli ve 63 (mevki: Kalay derununda, hudutları: tarafları Hüseyin, kobuz ve kaş ile), 64 (mevki: oluk yanında, hudutları: kobuz, Hüseyin, nehri cari ve kaş ile), 65 (mevki: harman yanında, hudutları: tarafları Mustafa, kah ve hasan ile), 66 (mevki: ıslak ardında, hudutları: tarafları taş, tarik, Hüseyin, kobuz ve tufan ile), 67 (mevki: hane ağlağsı, hudutları: tarafları hasan dükkeni, tarik ve Mustafa ile), 68 (mevki bostancı ağlağsı, hudutları: tarafları recep, kobuz ev hasan ile), 69 (mevki: sarı yakada, hudutları: tarafları kobuz, nehri cari ve hasan ile), 70 (mevki: köyde, hudutları: Hüseyin, kaş, tarkiam, pınar ile), 71 (mevki: kabak elmada, hudutları: kobuz, tarikiam, Mustafa ve orman ile), 72 (mevki: çam yanında, hudutları: tarafları osman, Salih, kaş ve tarikiam ile), 73 (mevki: tepe kırıkta, hudutları: tarafları tarik, kaya, ali ve eski kırık ile), 79 (mevki: Porpu ağaç, hudutları: şarkan kıran garben hasan şimalen kobuz cenuben Halil ile) nolu tapu kayıtlarının geldisinin sırasıyla 27.07.1977 tarihli ve 40, 44, 45, 41, 42, 45, 47, 48, 49, 50, 51 sıra nolu tapu kayıtları olduğu, 21.03.1979 tarihli ve 74 (mevki: Kale köyünde, hudutları: kobuz, kaş ve orman ile), 76 (mevki Hayat ağzında, hudutları: Salih, Hüseyin, dere ve recep ile),77 (mevki: derecik ağlağsında, hudutları: tarafları Salih, dere, recep ile), 78 (mevki: Eski kırıkta, hudutları: tarafları Salih, kabristan, kaş ve Hüseyin ile), 79 ( Eski kırıkta, hudutları: Salih, recep, koru ile) nolu tapu kayıtlarının geldisinin sırasıyla 15.03.1966 tarihli ve 94, 85, 91, 93 numaralı tapu kayıtları olduğu, tarlanın 1/32 hissesi Şakir evlatları Feride Özbucak ve 1/32 hissesi ... ve Ahmet Özbucak adlarına kayıtlı ilen hisselerini hibe edişlerinden Ahmet oğulları Hüseyin ve Ahmet Özbucak ile Mehmet Ali oğulları Kadir, Mustafa, Şakir ve Mehmet adlarına hisseleri oranında tescilli olduğu, geldi kayıtlarından 27.07.1977 tarihli ve 40, 44, 45, 41, 42, 45, 47, 48, 49, 50, 51 sıra nolu tapu kayıtlarının ... ve Ahmet Özbucak adlarına, 15.03.1966 tarihli 94, 85, 91, 93 numaralı tapu kayıtlarının 4 hissesinin Şakir oğulları Mehmet Ali ve ..., 2 hissesinin Ayşe Özbucak, 2 hissesinin Feride ve Firdevs Özbucak adlarına kayıtlı olduğu, bu tapu kayıtlarının da evveliyatının 302 Nisan Yoklama 62-72 numaralı, 1289 Yoklama 252-262 nolu tapu kayıtları olduğu, bu kayıtların dosya arasında mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
    24. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen ilk karar, yukarıda (§ 13) belirtilen Özel Daire bozma kararları ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, çekişmeli taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde geçtiği, kim tarafından ne şekilde kullanıldığı noktasında toplandığı, uyuşmazlığın taşınmazların aynına yönelik olduğu dikkate alınarak davacı taraf ile davayı kabul etmeyen davalılardan delillerinin sorulması, bu deliller toplandıktan sonra mahallinde keşif yapılarak, varsa tarafların dayandığı kayıtlar uygulanmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma kararlarına uyularak ve dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda Kadir ve Mehmet aleyhine açılan davaların, diğer mirasçılar yönünden, kabul nedeniyle kabulüne, Mehmet ve Kadir hisseleri yönünden ise davacı murisin ölümü nedeniyle tarafla birleşme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, Mustafa ve Şakir aleyhine açılan davanın reddine, çekişmeli taşınmazların Mustafa ve Şakir adlarına 8/21"er, Güllü, Kadir, Ayşe, Fatma ve Mehmet adlarına 1/21"er hisse olarak tapuya tesciline karar verilmiştir.
    25. Hemen burada ifade etmek gerekir ki; davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile "usulî kazanılmış hak" kavramı geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    26. Bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usulî kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (9.5.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
    27. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulî kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulî kazanılmış hak oluşturur (4.2.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
    28. Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamlarında; uyuşmazlığın, çekişmeli taşınmazların öncesinde kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği ve kim tarafından ne şekilde kullanıldığının araştırılması ve tarafların dayandıkları kayıtların yöntemince uygulanması gereğine değinilmiş olduğu hâlde, mahkemece yapılan keşifte tarafların dayandıkları tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek usulünce uygulanmadığı gibi çekişmeli taşınmazların kimden geldiği, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı ve kimden kime ne şekilde intikal ettiği hususları da duraksamasız olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez.
    29. Hâl böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle taraflardan dayandıkları tapu kayıtları sorularak tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, bundan sonra mahalinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişi huzuruyla yapılacak keşifte; tarafların dayandıkları tapu kayıtları, yerel bilirkişi yardımı fen bilirkişi eliyle yöntemince uygulanmalı, Kadastro Kanunu"nun 20. maddesine uygun olarak sabit sınırdan başlayarak miktarı ile kapsam tayin edilmeli, tapu kayıtlarındaki pay devirleri dikkate alınmalı, çekişmeli taşınmazların öncesinde kime ait olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği hususlarına ilişkin yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması hâlinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek, yapılan değerlendirmede, davalılardan ..."ın, birleşme kararlarından önce mahkemenin 2013/35 ve 2013/36 E. sayılı dava dosyalarında hissesinin tamamını davalı ..."a devrettiğine yönelik beyanları ile davalılardan Mehmet ve ..."ın bozma kararlarından önce babaları tarafından açılan davayı kabul beyanları göz önüne alınmalı, bundan sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    30. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; mahkemece uyulan bozma kararları doğrultusunda keşif yapılarak tapu kayıtlarının usulüne uygun olarak yerinde uygulanması, taşınmazların kimden kime kaldığı, kimlerin zilyetliğinde olduğunun tam olarak belirlenmesi yönündeki bozma kararının yerinde olduğu, ancak kadastro hâkiminin doğru sicil oluşturma zorunluluğu bakımından komisyon kararına itiraz etmeyen Şakir ve Mustafa"nın çekişmeli taşınmazlardaki paylarının ¼ olması gerekirken davalılar adına 8/21 hissenin tesciline ilişkin hüküm kurulmasının yerinde olmadığı hususunun bozma kararına ilave edilerek direnme kararının ilave gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ile, davalılar Mustafa ve Şakir hakkında hükmedilen hisselere yönelik ilave gerekçe yanında dosya arasına alınan tapu kayıtlarının çeşitli mevkilerde yer alan taşınmazlara ait olduğu, tespite itiraz eden Mustafa ve Şakir"in halalarının "hane ağlağısı" mevkiindeki taşınmazlardaki paylarını satın aldıklarını bildirdikleri hususunun göz önünde bulundurulmasının da bozma kararına ilave edilerek direnme kararının değişik ilave gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşler Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    31. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    32. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    33. Dava tarihinin 30.05.2011 olmasına rağmen direnme kararında 09.08.2016 olarak yazılması ise mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edildiğinden esasa etkili görülmemiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
    Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.



    KARŞI OY


    Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
    Dava konusu, toplam 17 adet parsel 2011 yılında yapılan genel arazi kadastro sırasında 20 yılı aşkın zilyet edildiği gerekçesiyle senetsizden davacı ... adına tespiti yapılmış, tespit maliki ...’ın çocuklarından davalı ... ve ...’ın halalarının “haneağlağısı” mevkiindeki tapudaki hisselerini satın aldıkları buna göre tespit yapılması yönündeki itirazları üzerine Kadastro Komisyonu 29.04.2011 tarihli kararı ile bu kez taşınmazların 20 yılı aşkın ...’ın zilyedliğinde iken 1979 yılında çocukları Kadir, Mustafa, Şakir ve Mehmet’e hibe ettiği belirtilerek 1/4 hisse itibariyle kadastro tespiti değiştirilmiştir.
    Komisyon kararına karşı ilan süresi içinde davacı ... eldeki davayı açmıştır.
    Mahkeme ilk kararında keşif yapmadan deliller toplanmadan davanın kabulüne, parsellerin davacı ... adına tesciline karar vermiş, davalılardan Şakir ve Mustafa’nın temyizi üzerine;
    Özel Daire ilk bozma kararında, Şakir ve Mustafa’nın halalarının tapudaki paylarını satın aldıklarını ileri sürdüklerine göre; keşif yapılıp tapu kayıtları uygulanmalı, taşınmazların kimden kime kaldığı belirlenmeli tarafların delilleri toplanıp karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
    Bozmaya uyan mahkemece Şakir ve Mustafa’nın halalarının tapudaki paylarını satın aldıkları kabul edilerek bu kez 8/21 payın Şakir, 8/21 payın Mustafa, 1/21’er payların ise, davayı açtıktan sonra 2013 yılında ölen davacı ... çocukları, Güllü, Ayşe, Fatma, Mehmet ve ... adlarına tesciline karar verilmiştir.
    Bu karar Şakir ve Mustafa dışındaki murisin diğer çocukları tarafından temyiz edilmiştir.
    Davadaki taraflar davayı açtıktan sonra ölen ...’ın çocuklarıdır.
    Özel Daire ikinci bozma kararında, uyulan bozma kararı gerekleri yerine getirilmedi, tapu kayıtları uygulanmadı gerekçeleri ile yeniden bozulmuş, yerel mahkeme direnme kararında tapuların çok eski kayıtlar olduğu, sınırlarını bilenlerin ve sağlıklı uygulanmasının mümkün olmadığı, gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
    Öncelikle, uyulan bozma kararı tarafları yönü ile usulü kazanılmış hak olup bozma kararı gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.
    Bu doğrultuda keşif yapılarak tapu kayıtları usule uygun olarak yerine uygulanmak taşınmazların kimden kime kaldığı, kimlerin zilyedliğinde olduğu tam olarak belirlenmesi tapu kapsamında ise halaların paylarının satışı üzerinde durulmalı tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmelidir.
    Bu yönleri ile bozma kararının yerinde olduğu, ancak; kadastro hâkiminin doğru sicil oluşturması zorunluluğu bakımından, bozma kararına aşağıdaki hususların da eklenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
    Şöyleki; taşınmazların tespit malikleri açık bırakılmış değildir, ilk tespitler, babaları Mehmet Ali Özbucuak adına yapılmışken komisyon kararı ile 1/4 hisseler itibariyle tespit malikleri değiştirilmiş, komisyon kararı ile Şakir, Kadir, Mustafa ve Mehmet adlarına tespit yapılmıştır. Bu tespite karşı sadece babaları Mehmet Ali dava açmış 1/4 hisse sahipleri bu hisselere razı olup dava açmamışlardır.
    Bu nedenle verilen son kararda komisyon kararına itiraz etmeyen Şakir ve Mustafa’nın payları 1/4 olması gerekirken 8/21 kabul edilerek daha fazla hisse verilip hüküm kurulmuştur.
    Ayrıca dosyada birçok tapu kaydı mevcut olup tespite itiraz eden Şakir ve Mustafa’nın halalarının “haneağlağısı” mevkiindeki paylarını satın aldıklarını bildirmeleri nedeniyle tapu kayıtlarından çoğunun başka mevkilerde bulunmasının da göz önünde bulundurulması için bu iki hususunda bozma kararına ilave edilmesi düşüncesi ile bu yönlerin bozma kararına eklenmesine gerek olmadığı yönündeki sayın çoğunluğun değerli görüşüne katılamıyoruz.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi