10. Hukuk Dairesi 2015/4734 E. , 2016/8039 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vasisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 06.11.2009 tarihinde davalı tarafından kasten öldürülen sigortalı Birol Suskan"ın hak sahiplerine bağlanan aylıklar ile cenaze yardımının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 39’uncu maddesidir.
5510 sayılı Kanunun 39’uncu maddesinin birinci fıkrasında; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.” hükmü öngörülmüştür. Bu kapsamda rücu edilecek kişilerin sorumlulukları, üçüncü kişinin kasti fiili ile kanunda belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da hak sahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
Ancak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74"üncü (818 sayılı Borçlar Kanunu 53) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza Mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş
olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51’inci maddesinde; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52’nci maddesinde “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, üçüncü kişinin kasti hareketi ile zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının, zararın doğmasına ya da ağırlaşmasına haksız hareketi ile neden olduğunun belirlenmesi halinde, söz konusu maddeler kapsamında takdir edilecek uygun bir indirim yapılmalıdır.
Somut olayda; davalının, sigortalıyı taammüden öldürmek suçundan eylemine uyan Türk Ceza Kanununun 82/1-a maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırıldığı ve hakkında tahrik hükümlerine ilişkin anılan Kanunun 29"uncu maddesinin uygulanması sonucu cezasından indirim yapıldığı, söz konusu kararın kesinleştiği ve 5510 sayılı Kanunun 39"uncu maddesi koşullarının gerçekleştiği çekişmesizdir. Buna göre; Mahkemece davalının sorumlu olduğu Kurum zararı; yukarıda açıklandığı üzere sigortalının hak sahiplerine bağlanan aylıkların ilk peşin sermaye değerinin yarısından, sigortalının müterafik kusuru nazara alınarak takdir edilecek oranda hakkaniyet indirimi yapılarak belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda peşin sermaye değerinin tümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
O hâlde, davalı vasisinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.