Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Belediye, dava konusu 2 sayılı parseldeki 5 numaralı bağımsız bölümün, davalıların bayii olan A. K.. satışına ilişkin Encümen Kararının İdari Yargıda iptal edildiğini, buna rağmen kayıt üzerindeki şerhin A. K."un başvurusu üzerine Tapu Sicil Müdürlüğünce kaldırıldığını ve taşınmazın aynı gün davalılara satıldığını ileri sürerek, tapu iptali-tescil istemiştir.
Davalılar, iyiniyetli alıcı olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların iyiniyetlerinin aksi kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 2 sayılı parseldeki çekişmeli 5 numaralı dükkanın Belediyeye ait iken, 6.6.2000 tarih 1026 Sayılı Encümen Kararına istinaden 19.6.2000 tarihinde dava dışı A.K.a satıldığı; sonradan, üçüncü kişinin Belediye aleyhine İdari Yargı’da açtığı ve 5 numaralı dükkanın satışına ilişkin işlemin iptalini istediği 2000/940 esas sayılı davada verilen “yürütmenin dava sonuna kadar durdurulması” kararı uyarınca bu hususun 26.1.2001 tarih 379 yevmiye ile taşınmaz kaydına şerh olarak işlendiği, yargılama sonucunda da 30.1.2002 tarihli kararla çekişmeli dükkanın satışına ilişkin işlemin iptaline hükmedildiği, kararın Danıştay’ca 14.2.2005’de onandığı ve karar düzeltme isteğinin de 31.10.2005’de reddedildiği; Belediyeden 5 numaralı dükkanı satın alan A.K.’un, İdari Yargı’da verilen iptal kararı sicile yansıtılmadan 28.2.2006’da tapu sicil müdürlüğüne başvurarak, taşınmaz üzerindeki “yürütmenin dava sonuna kadar durdurulması” şerhinin konulmasına dayanak olan 2000/940 esas sayılı davanın 30.1.2002’de karara çıktığını belirtip şerhin terkinini istediği, tapu sicil müdürlüğünün de 28.2.2006 tarih 1584 yevmiye ile şerhi terkin ettiği, H.D.’ın da çekişmeli dükkanı aynı tarih 1586 yevmiyeli işlemle davalılara satarak devrettiği; temyiz incelemesi için aynı zamanda Daireye gönderilen yerel mahkemenin 2006/132 esas sayılı dosyasında da, dava konusu edilen 2 sayılı parseldeki 6 numaralı dükkan bakımından benzer gelişmeler yaşandığı, dükkanı belediyeden satın alan kişi tarafından sicil kaydı üzerindeki “yürütmenin durdurulması” şerhinin 28.2.2006 tarih 1585 yevmiye ile kaldırıldığı ve aynı tarih 1587 yevmiye ile de anılan davanın davalılarına satış yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı Belediye, satışa ilişkin encümen kararının İdari Yargı’da iptaliyle A.K.adına oluşan tescilin dayanaksız kaldığını, ondan satın alan davalıların da iyiniyetli bulunmadıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmış; mahkemece, davacının son duruşmada bildirdiği tanıkların süresinden sonra bildirildiğinden bahisle dinlenmeleri kabul edilmemiş ve davalıların iyi niyetlerinin aksi kanıtlanamadığı gerekçesiyle de davanın reddine karar verişmiştir.
Gerçekten de, çekişmeli dükkanın A.K.a satışına dayanak teşkil eden encümen kararının İdari Yargı’da iptaliyle tescilin dayanaksız kaldığı; uyuşmazlığın çözümünün, ikinci el durumundaki davalıların iyiniyetli bulunup bulunmadıklarının açıklığa kavuşturulmasına bağlı olduğu kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemenin bu yönde yeterli bir araştırma yaptığını söyleyebilmek mümkün değildir.
Bilindiği üzere, kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii bulunmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re’sen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında benimsenmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
Hal böyle olunca, davacının gösterdiği tanıkların dinlenmesi, gerektiğinde tanık anlatımları çerçevesinde soruşturmanın genişletilmesi; elde edilecek deliller yukarıda açıklanan ilkeler ve olgularla birlikte değerlendirilerek davalıların tescilin yolsuz nitelik taşıdığını bilip bilmediklerinin ya da bilebilecek konumda bulunup bulunmadıklarının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.