Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8513
Karar No: 2022/3926
Karar Tarihi: 23.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8513 Esas 2022/3926 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8513 E.  ,  2022/3926 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28.02.2018 tarih ve 2016/217 E- 2018/59 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.10.2020 tarih ve 2018/2073 E- 2020/1034 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirketin 2001 yılından bu yana sigortacılık alanında acente olarak faaliyet gösterdiğini, resmi ticaret unvanında “YÖNET” ibaresinin kullanıldığını, davalının ise mali müşavirlik hizmeti yaptığını, 2003/01980 nolu YÖNET ibaresini 36. sınıf olan sigortacılık hizmeti sınıfında tescil ettirdiğini, davalının markayı hizmet sınıfıyla bağlantılı olarak kullanmadığını, 556 Sayılı KHK’nın 14. maddesine göre, tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı neden olmadan kullanılmayan markaların hükümsüz kılınacağını, sigorta hizmetinin sigortacılar tarafından verilebileceğini, marka tescilinin iştigal konusu ile alakasının olmadığını, müvekkilinin YÖNET ibaresinin daha önceden kullandığını, maruf hale getirdiğini, gerçek hak sahibinin davacı olduğunu ileri sürerek, davalı markasının kullanmama nedeniyle iptalini, sicilden terkinini, iptal edilmemesi durumunda 36. sınıf hizmet sınıfıyla ilgili olarak iptalini, 36. sınıf hizmetin niteliği konusunda halka yanlış anlama ihtimali mevcut olduğundan, markanın müvekkiline ait YÖNET ismiyle iltibas yaratması nedeniyle, markanın öncelikli ve üstün hak sahipliği nedeniyle hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalı şirketin 1998 yılından bu yana Yönet Yeminli Mali Müşavirlik adı ile hizmet verdiğini, Bursa'da tanınmış bir yeminli mali müşavirlik şirketi olan davalının 2003 yılında “Yönet” markasını kendi adına tescil ettirdiğini, esasen kullanımın çok daha önceki yıllara dayandığını, 36. sınıfta yer alan finansal ve parasal hizmetler, gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri, gümrük müşavirliği hizmetleri, sigorta hizmetleri'' sınıflarında markanın davalı şirketçe kullanıldığını, davalı şirketin www.yönetymm.com adresli web sitesinin bulunduğunu, yönet markasını tanınmış hale getiren ve bu ad alanında yaklaşık 18 yıldır faaliyet gösterenin davalı şirket olduğunu, dava dilekçesinde davacı şirket tarafından 2001 yılından bu yana sigortacılık alanında Yönet adı ile faaliyet gösterildiğini, davacının faaliyetine davalının marka tescili gerçekleştikten 5 yıl sonra başladığının resmi kayıtlarla sabit olduğunu, davacı tarafın, davalı şirket adına tescilli markayı kullanmasının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, bu konudaki talep ve dava haklarının saklı olduğunu, davacının faaliyetine başlama yılının, davalı şirketin Yönet unvanı ile ticarete başlamasından çok sonra olduğunu, davacı tarafın hangi gerekçeyle zarar gördüğünü iddia ettiğinin anlaşılamadığını, 1998 yılından bu yana aynı adla faaliyet gösterip 2003 yılında markayı tescil ettiren davalı şirketin, markayı ilk kez kullanan ve tanınır hale getiren taraf olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince iddia,savunma,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın dayandırıldığı kullanmamaya dayalı hükümsüzlük sebebi, mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 14. maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin 14.12.2016 tarih, 2016/148 E. 2016/189 K. sayılı kararı ile iptal edildiğinden, inceleme konusu dava bakımından, bu sebebe dayalı davanın yasal dayanağının ortadan kalktığı, davacının öncelik hakkı ve iltibas konulu hükümsüzlük talepleri bakımından 14.05.2004 tarihinde tescil edilen dava konusu 2003/01980 sayılı markaya yönelik olarak 11.04.2016 tarihinde açılan hükümsüzlük davasının, yerleşik Yargıtay kararları uyarınca tescil tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında, dava konusu marka tescilinin kütü niyetle gerçekleştirildiğine dair bir tespitin yapılamadığı, dava konusu YÖNET ibareli markanın, tescil edildiği 36. sınıfının alt sınıfı olan sigortacılık hizmetleri bakımından, mülga 556 sayılı KHK'nin 7/1-f anlamında nitelik, kalite yada üretim yeri ve coğrafi kaynak yönünden halkı yanıltıcı yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekilince ve katılma yoluyla davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda, davacı tarafın birden fazla gerekçe ile hükümsüzlük isteminde bulunduğu, bunlardan birincisinin markanın kullanılmamasına yönelik hükümsüzlük istemi olduğu, 554 sayılı KHK'nın 42. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2013/147 Esas 2014/75 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiği, yine 556 sayılı KHK'nın 14. maddesinin de Anayasa Mahkemesi'nin 2016/148 Esas 2016/189 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiği ve bu kararın 06/01/2017 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği, bu kapsamda açılan davanın yasal dayanağının kalmadığı, kullanma zorunluluğunu düzenleyen başka bir iç hukuk kuralı da bulunmadığından TRIPS Anlaşması’nın 19. maddesinin uygulanarak yasal boşluğun doldurulamayacağı, dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerinin de geriye yürütülemeyeceği, davacının diğer istemlerinin üstün ve öncelikli hakka, iltibasa ve dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 7/f maddesine dayalı hükümsüzlük istemi olduğu, her üç isteminde 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi bulunduğu, sürenin markanın tescil tarihinden itibaren başlayacağı, dava konusu markanın 14.05.2004 tarihinde tescil edildiği, işbu davanın 14.04.2016 tarihinde açıldığı, kötüniyetli tescil durumunda 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, davacının kötüniyetli tescile dair delil sunmadığı, mali müşavirlik hizmeti verdiği iddia edilen davalının, sigorta hizmetleri sınıfında tescilde bulunmasının kötüniyet olarak kabul edilemeyeceği, davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf istemine ilişkin olarak, kullanmamaya dayalı hükümsüzlük davasının Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra dayanağının kalmaması, diğer istemlere ilişkin davanın ise hak düşürücü süre sonrasında açılması nedeniyle, mahkeme gerekçesinde davalının esasa ilişkin savunmalarına yer verilmemesinde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 ve devamı maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz istemlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2- Dava, davalı adına tescilli 2003/01980 sayılı “YÖNET” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir. Davacı taraf, birden fazla hukuki sebep ileri sürerek hükümsüzlük talebinde bulunmuştur. Davaların yığılması söz konusu olduğunda, görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcuttur.
    Davacı tarafın kullanmama sebebiyle hükümsüzlük davası yönünden temyiz istemine gelince; işbu dava tarihinin 14.04.2016 olduğu, Mülga 556 sayılı KHK’nın Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli ve 2016/148 E., 2016/189 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, dolayısıyla kullanmama sebebine dayalı davanın yasal dayanağının yargılama sırasında ortadan kalktığı anlaşılmakla, mahkemece, bu istem yönünden dava konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi