8. Hukuk Dairesi 2016/1850 E. , 2019/2648 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, 16.04.1970 tarihinde davacı tarafından satın alınan ve satın alma tarihinden beri davacının zilyetliği altında bulunan 382 parselin 1/2 hissesinin 1979 yılında ölen davalılar murisi ... Aygün adına kayıtlı olduğunu ve davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğini açıklayarak davalılar murisi adına kayıtlı 1/2 hissenin iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, (bozma öncesinde) taşınmazın 1/2 hissesinin murislerine ait olup murisleri tarafından satılmadığını ve tapulu taşınmazın haricen satımı mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Temyiz incelemesine konu dava TMK"nin 713/2. maddesinde belirtilen ölüm sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece (ilk kararda), TMK"nin 713/2. maddesinde yazılı “ölmüş” sözcüğünün Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 23.10.2014 tarihli ve 2014/20992 Esas, 2014/19009 Karar sayılı ilamı ile ”....Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararıyla birlikte 17.03.2011 tarihinde aynı zamanda; …kararın Resmi Gazete"de yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına” karar verilmiştir. Şu halde yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihinden önce açılmış bulunan davalar bakımından maliki 20 yıl önce ölmüş ve o tarihten dava tarihine veya kayıt maliki adına bulunan tapu kaydının intikal gördüğü tarihe kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür davalar bakımından kazanılmış (müktesep) hakkın kabulü gerekir. Uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kayıt hukuken bir değer taşımaz ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmez. Yine dava açmamış ancak; Anayasa Mahkemesinin verdiği yürürlüğünün durdurulması karar tarihi olan 17.03.2011 tarihinden önce hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun da kabulü gerekmektedir. Bu gibi hak sahiplerinin 17.03.2011 tarihinden önce veya sonra dava açmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Bu açıklamalar karşısında kazanılmış hakkın olduğu gözetilerek yanların delillerinin toplanması, olayda TMK"nin 713/2. maddesindeki olumlu olumsuz koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. “gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, mülkiyeti kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle “ Açılan davanın kabulü ile, ... İli, Sarıgöl İlçesi, Kızılçukur Köyü, 382 parselde davalılar adına kayıtlı tapunun iptali ile davacı adına tesciline, ve el atmanın önlenmesine,” karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1. Davalılardan ...’ün aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları dosya muhtevası, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmemiştir.
2. Sair temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Bilindiği üzere; taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." şeklindedir.
Somut olaya gelince; davacı dava dilekçesinde tapu iptal ve tescile karar verilmesini istediği halde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde talep aşılmak suretiyle elatmanın önlenmesine de karar verilmiştir.
O halde, mahkemece yukarıda açıklanan husus dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Ne var ki; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden temyiz edilen hükmün 1. fıkrasının HUMK"un 438/5 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Hükmün 1. fıkrasındaki “ ve el atmanın ÖNLENMESİNE,” ifadelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"un 438/5. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, davalılardan Ömer Aygün’ün sair temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte açıklanan sebeplerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.