Esas No: 2021/5328
Karar No: 2021/10080
Karar Tarihi: 10.06.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5328 Esas 2021/10080 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 26. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkil şirketin ÎTÜ Ayazağa Kampüsü Teknokent ... ... ... adresindeki merkezinde faaliyet gösterdiğini, özellikle belge sayısallaştırma, evrak barkodlama, belge tarama, görüntü işleme, arşivleme ve döküman yönetimi, form işleme, OCR/ICR/OMR, otomatik belge sınıflandırma, otomatik veri yakalama, saklama ve benzeri konularında yazılım, teknoloji ve ürünler geliştirdiğini, bununla birlikte geliştirdiği yazılım tabanlı teknoloji ve ürünlerin kullanımına ve uygulanmasına yönelik olarak dosya teslim - tesellümü, kağıt evrakların düzenlenmesi, barkodlanması, ayrıştırılması, taranması, görüntü iyileştirmesine tabi tutulması, îndekslenmesi, elektronik belge yönetimi, arşiv yönetimi gibi sistemlere aktarılması ile fiziksel arşiv hizmetlerinin verilmesi gibi birbirinden farklı iş alanlarında olan ancak iç içe geçmiş faaliyetlerinin de bulunduğunu, davalı ... tarafından müvekkili şirkete gönderilen 23.8.2017 tarihli 73820 sayılı yetki tespiti konulu yazıda özetle müvekkili şirkete ait 10 nolu işkolunda faaliyet gösteren işyerlerinde -işletmede toplu sözleşme yapmak için yetki tespiti isteminde bulunan davalı ...’nın yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiğinin bildirildiğini, olumlu yetki tespiti niteliğindeki söz konusu yazının 5.9.2017 tarihinde müvekkili şirket merkezine tebliğ edildiğini, söz konusu yetki tespiti kararına karşı müvekkili şirket adına itiraz edildiğine dair bildirimin görevli makam olan Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne 11.9.2017 tarihinde ve yasal süresi içinde sunulduğunu, davalı Bakanlık tarafından müvekkiline tebliğ edilen diğer davalı ...’nın müvekkiline ait işyerinde işletmede toplu sözleşme yapmak için yetkili olduğunu belirten dava konusu yetki tespiti kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı ..."nın toplu sözleşme yapma yetkisi alabilmek için 6356 sayılı Yasa’nın 4. maddesinde belirlenen şekilde “kurulu bulunduğu iş kolunda çalışan işçilerin en az %1” oranındaki üye sayısına sahip olmadığını, yetki tespiti kararının bu ön koşulun yokluğu nedeniyle iptalinin gerektiğini iddia ederek, davalı Bakanlık tarafından diğer davalı ...’nın müvekkili Şirkete ait işyerlerinde-işletmede toplu sözleşme yapmak için yasanın aradığı çoğunluğu sağladığını belirterek 23.8.2017 tarihli 73830 sayılı (olumlu) yetki tespiti kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili; işverenin toplu iş sözleşmesini geciktirmek amacıyla yetki itirazında bulunduğunu, müvekkili sendikanın ... AŞ’ne bağlı işyerlerinde toplu iş sözleşmesi sürecini başlatmak üzere ...’na 15.8.2017 tarihi itibariyle çoğunluk tespiti başvurusunda bulunduğunu, ...’nın 23.8.2017 tarihli yetki tespit yazısında davacı ... AŞ işyerlerinde toplam 853 işçinin çalıştığının, müvekkili sendikalı 359 üyesinin olduğunun ve müvekkili sendikanın yetkili sendika olduğunun tespit edildiğini, bu durumda müvekkili sendikanın söz konusu işletmede toplu iş sözleşmesi almak için gereken yasal koşulları taşıdığına hiçbir şüphe olmadığını, işverenin de bu gerçeğin bilincinde olduğunu, ancak işverenin sadece ve sadece toplu iş sözleşmesini geciktirmek amacıyla söz konusu çoğunluk tespitine itirazda bulunarak yetki tespiti davası açtığını, davacı işverenin yetki itirazı hakkını iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı biçimde kullandığını, itiraz dilekçesinde işkolu tespiti ile ilgili olarak ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, işkolu tespitine ilişkin davaların toplu iş sözleşmesi sürecini etkilemediğini, müvekkili Sendikanın kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az %1"i oranında üye sayısına sahip olmadığı ve bu nedenle yetki tespiti kararının iptali itirazının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının işletme değil işyeri esası üzerinden tespit yapılması gerektiği iddialarının da yasal dayanaktan yoksun olduğunu, ...’nın resmi belgeler üzerinde yaptığı inceleme sonucunda müvekkili Sendikaya yetki belgesi verdiğini savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı Bakanlık vekili; Bakanlık kayıtlarının incelenmesinde ... tarafından ... Bilişim San. ve Tic. A.Ş. işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmak için 15.8.2017 tarihinde yetki tespit başvurusunda bulunulması üzerine 6356 sayılı Sendikalar Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca Bakanlığa yapılan yetki tespit başvurularının aynı Kanun’un 41. maddesinin 7. fıkrası gereğince Bakanlığa gönderilen üyelik ve üyelikten çekilme bildirimleri ile işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurunmuna yapılan işçi bildirimlerinin birlikte değerlendirilmesiyle sonuçlandığını, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 41. maddesinin birinci fıkrasında “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla İşçi sendikası, toplu iş sözleşmesi kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması halinde bu işyeri ve işletme için toplu İş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.” beşinci fıkrasında da “Bir iş kolunda çalışan işçilerin yüzde birinin tespitinde Bakanlıkça yer yıl Ocak ve Temmuz aylarında yayımlanan istatistikler esas alınır. Bu istatistiklerde her iki işkolundaki toplam işçi sayısı ile işkollarındaki sendikaların üye sayıları yer alır. Yayımlanan İstatistik, toplu iş sözleşmesi ve diğer işlemler için yeni istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Yetki belgesi almak üzere başvuran veya yetki belgesi olan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemez.” hükümlerine yer verildiğini, işverenlerin işyerlerini Sosyal Güvenlik Kurunmuna tescil ettirirken Kuruma bildirdikleri işin mahiyetine göre Kurum tarafıdan her bir işyeri için NACE kodu tayin edildiğini ve her bir NACE kodunun da müvekkili Bakanlıkta bir işkolu karşılığının bulunduğunu, müvekkili bakanlığın yetki tespiti otomasyon yazılımı marifetiyle Sosyal Güvenlik Kurumundan işyerlerini NACE kodlarına göre elektronik ortamda ilgili iş koluna atadığını, davacı şirket tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu İşkolları Yönetmeliği’nin 10 sıra numaralı (ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar) işkolunda tescil ettirilen işyerlerinin dava konusu yetki tespiti kapsamında değerlendirildiğini, işveren tarafından diğer işkollarında tescil ettirilen işyerlerinin işletme kapsamındaki yetki tespitine dahil edilemediğinin ve çoğunluk hesaplanmasında dikkate alınmadığını, ayrıca davacı işverenin işletme kapsamında yetki tespiti verilen 10 sıra numaralı işkolundaki işyerleri ile ilgili olarak herhangi bir işkolu tespiti başvurusunda bulunmadığının anlaşıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasa"nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir (GÜNAY, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, ..., 2013, s.942).
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun “Yetki” başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun"un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” başlıklı 42 nci maddesine göre ise “Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir. Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir. İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir. Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz…”
Yine aynı Kanun"un “Yetki İtirazı” başlıklı 43 üncü maddesine göre de;
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
Bu genel açıklamalar ışığında davacının temyiz itirazları değerlendirilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi sonrasında davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuş, Dairemizin 09/10/2019 tarihli ilâmıyla özetle “Mahkemece yapılacak iş, öncelikle davacının yetki tespitine konu işyerlerine ilişkin işyerlerindeki organizasyonu ve varsa işyerlerinin birbirleriyle ilgilerini gösterir yönetsel belgeler dosya kapsamına dahil edilmeli, davacı Şirketin faaliyet alanında (bilişim) uzman bir bilirkişinin de yer aldığı heyetten gerekirse keşif veya yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle rapor alınarak burada yapılan işlerin bağımsız nitelikte olup olmadığının belirlenerek işletmesel düzeyde tespit yapılmasının yerinde olup olmadığının değerlendirilmesinden ibarettir.” gerekçesiyle araştırmaya yönelik bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmuş ve alınan bilirkişi raporu sonrasında davanın reddine karar verilmiş ise de, bozma ilâmının gerekleri tam olarak yerine getirilmediğinden, yapılan araştırma yine eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.
Belirtmek gerekir ki, bozma ilâmında açık bir şekilde yerinde inceleme yahut keşif icrası gerektiğinin ifade edilmesine karşın dosya üzerinden inceleme gerçekleştirilmek suretiyle tanzim olunan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
İnceleme konusu davada, ... tarafından 15/08/2017 başvuru tarihi itibariyle davacı işverene ait 22 birimin işletme teşkil ettiği, işletmede toplam 853 işçi çalıştığı ve 359 sendika üyesi bulunduğu gerekçesiyle davalı sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmek gerekli çoğunluğu sağladığına dair olumlu yetki tespit kararı verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı işveren tarafından tespite esas alınan birimlerin tamamının tek bir işyeri niteliğinde olduğu ve sendika tarafından yarıdan fazla çoğunluğun sağlanması gerektiği iddia edilmektedir.
Bu noktada bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olarak işyeri ve işletme kavramlarının açıklanması faydalı olacaktır.
6356 sayılı Kanun"un 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında işyeri kavramı yönünden 4857 sayılı Kanun"a atıf yapılmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde işyeri “işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim” olarak tanımlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2 nci maddesinin gerekçesinde de işyeri, teknik bir amaca diğer bir deyişle mal ve hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olarak belirtilmiştir. İşyerinin sınırlarının saptanmasında “işyerine bağlı yerler” ile “eklentiler” ve “araçların” bir birim kapsamında oldukları belirtildikten sonra özellikle bir işyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrı bir alanı da kullanması halinde bunların tek işyeri mi yoksa birbirinden bağımsız işyerleri mi sayılacağı konusunda “amaçta birlik” yani aynı teknik amaca bağlı olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden bağlılık ve “yönetimde birlik” yani aynı yönetim altında örgütlenmiş olma şartlarının aranacağı düzenlenmiştir. Öte yandan, teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müşterilere sunum hususlarının çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi sebebiyle, bir işyerinin amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesi işyerinin kurulu bulunduğu “yerin” dışına taşmış, özellikle “iş organizasyonu” içerisinde, işyeri niteliğinde olmayan irtibat bürolarına veya yurt genelinde veya ilin içinde işlerin yürütüldüğü örgütlenmeye kadar genişletmek ihtiyacı duyulmuştur. Bu bağlamda 4857 sayılı Kanun"un 2 nci maddesinde “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” hükmü düzenlenmiştir.
İşyerini oluşturan eklentiler ve araçların tespiti kolay ise de “işyerine bağlı yer’in işyerinden sayılması tek başına yeterli bir kriter değildir. Aynı zamanda bu bağlı yerin de niteliği yönünden işyerine bağılılığı bulunmalı ve aynı yönetim birliği altında örgütlenmiş olması gereklidir. Bundan anlaşılması gereken işin niteliği ve yürütümü gereği yapılan işlerin aynı yönetim altında örgütlenmiş bulunmasıdır. Eğer yönetim birliği altında örgütlenme sağlanamamış ya da farklı ve birbirinden bağımsız iki ayrı yönetim oluşmuşsa artık tek bir işyerinden değil bağımsız olan yönetim sayısınca işyerinden bahsedilecektir. Bu bağlamda birbirinden tamamen bağımsız bir organizasyon yapılanması söz konusu ise ayrı işyerlerinden, buna mukabil tek bir yönetim birliği altında yapılanma söz konusu ise işyerine bağlı yer kabulü ile tek işyeri bulunduğu kabul edilmelidir.
Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkindir (CANBOLAT, Talat: Toplu İş Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, ... 2013, s.128; DOĞAN YENİSEY, Kübra: İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, ... 2007, s.344). Dairemizin uygulaması da, işletme toplu iş sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, mahkemece aralarında hukuk fakültesi iş hukuku anabilim dalında görev yapan öğretim üyesi, bilişim/yazılım uzmanı bilirkişi ve insan kaynakları/işletme uzmanı bilirkişilerin yer aldığı bir bilirkişi kurulu teşkil edilmeli, merkez faaliyetlerin yürütüldüğü İTÜ Ayazağa Kampüsü Teknokent adresinde yer alan (1117235) sicil numaralı birimde ve Menderes/...’de yer alan (1431959) sicil numaralı birimde keşif icra edilmeli, farklı illerde yer alan birimlerin işleyişine yönelik bilgi ve belgeler getirtilmeli, tespit konusu birimlerin bağımsız şekilde faaliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, tespit konusu birimlerin merkezden yönetilip yönetilmediği ve yönetim birliği hususu belirlenmeli, bu hususlarda tarafların beyanı alınmalı, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında tespit konusu birimlerin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde bulunup bulunmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, gerekirse farklı illerde yer alan diğer birimlerde de keşif suretiyle bilirkişi incelemesi icra edilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.