Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaş olduğu 1993/10 sıra nolu tapu kaydı kapsamında bulunan yere davalının haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden davacının 1993/10 sıra nolu tapu kaydının 1/2 sinin maliki olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davanınreddine karar verilmişse de; yapılan araştırma ve uygulamanın hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere; Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen rapor ve krokiden çekişmeli yerin davacının tapu kaydının sınırları dışında kaldığı hususu davalının anılan yeri neye istinaden tasarruf ettiği anlaşılamadığı gibi, mahkemece su arkının taşınmazlar arasında sınır oluşturduğu benimsenmiş ise de davacının dayandığı 1993/10 sıra nolu tapu kayıt sınırları "sahibi senet çayırı tepe H.G. A.T." olup, su arkını sınır okumamaktadır.
Hal böyle olunca, belirlenen olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirilerek hükme yeterli bir araştırma yapılması, davacının tapu kaydına kapsam tayin edilerek, infazda duraksamaya yer vermeyecek biçimde uzman bilirkişiden rapor ve kroki alınması tüm taraf delillerinin toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.