14. Hukuk Dairesi 2014/103 E. , 2014/1502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/11/2011
NUMARASI : 2007/379-2011/318
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 25.10.2007 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisilin tahsili olmaz ise dava konusu taşınmazın rayiç bedelinin ve cezai şartın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil tahsili isteminin reddine, davacının ödemiş olduğu bedelin güncellemiş değerinin davalılardan tahsiline, cezai şartın tahsili isteminin reddine dair verilen 24.11.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacılar, dava konusu taşınmazın 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca hak sahibine tahsis edildiğini, tahsis edilen taşınmazı satış sözleşmesiyle temlik aldıklarını belirterek davalının elatmasının önlenmesi, ecrimisilin tahsili olmaz ise ödemiş olduğu bedelin güncellenmiş değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dayandığı sözleşmenin adi yazılı olması nedeniyle geçerli olmadığı için elatmanın önlenmesi, ecrimisilin ve cezai şartın tahsili istemlerinin reddine, davacının ödemiş olduğu bedelin güncellenmiş değerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı yasanın 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir.
Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, 3290 sayılı Kanun İle bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesi, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine imkan tanımıştır.
Öncelikle, şahsi hak kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Bilindiği üzere hak, genel olarak kişilere hukuk tarafından tanınmış yetki olarak tanımlanabilir. Mutlak haklar ait oldukları şeyler üzerinde mevcut ve tekel halinde olan yetkilerdir. Nispi (şahsi) haklar ise sahibine bir borç ilişkisi dolayısı ile bir şeyin verilmesi, yapılması, yapılmaması gibi belli bir edimin yerine getirilmesini isteme yetkisi verir. Mutlak hakların maddi mallara ilişkin olanlarına ayni hak denir. Mutlak haklar herkese karşı ileri sürülebildiği halde şahsi haklar sadece borç ilişkisinin borçlusuna karşı ileri sürülebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Şahsi hak kazanan kişler bu hakkını taşınmaz malikinin rızası gerekmeksizin ve ancak yazılı olmak koşulu ile üçüncü bir kişiye de temlik edebilir.
Alacağın temliki ve borcun nakli Borçlar Kanununun 162 ila 181. maddelerinde düzenlenmiştir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Borçlar Kanununun 163. maddesi hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasında yazılı olarak yapılabilir. Nitekim uygulamada yükleniciden şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişilerin temlik sözleşmesini adi yazılı satış sözleşmesi veya noterde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak yaptıkları görülmektedir.
Somut olayda; davacılar satın aldıkları taşınmazdan zorla çıkartıldıklarını ileri sürerek davalının elatmasının önlenmesi isteminde bulunmuşlar ve davalının ..ada ..parsel sayılı taşınmazda 10.01.1985 tarihli 634 nolu tapu tahsisi belgesi ile kendisine tahsis edilen 276 m2"lik yerin 120 m2 kısmında bulunan gecekonduyu 35.000.000 TL bedelle davacıların murisleri E. Ö."e satıp zilyetliğini devir ettiğini gösteren sözleşme ibraz etmişlerdir. Taraflar arasında düzenlenen bu 21.07.1992 tarihli sözleşme alacağın temliki hükümlerine tabi olması nedeniyle geçerli olduğundan işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 05.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.