1. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/5676 Karar No: 2008/7781
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/5676 Esas 2008/7781 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı kardeşlerin kötüye kullandıkları vekalet göreviyle S.A'dan intikal eden taşınmazlardaki payların H. tarafından satılarak devredildiği iddiasıyla açılan tapu iptali davası sonucunda, mahkeme davayı kabul etmiş, karar temyiz edilmiştir. Ancak, kısa kararda mirasçılar adına tescil edilmesi gerektiği belirtilirken, gerekçeli kararda sadece davacıların payları oranında tescil iptal edilmesine karar verildiği ortaya çıkmıştır. Bu durum çelişkili olduğundan karar bozulmuş, HUMK'nun 428. maddesi gereğince peşin harç geri verilmiştir. Detaylı kanun maddeleri belirtilmemiştir.
Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanları S.A."dan intikal eden 355 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının davalı kardeşleri A.A.tarafından vekalet görevi kötüye kullanılarak diğer davalı oğlu H..satış suretiyle devredildiğini ileri sürerek tapu iptal-tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar,davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece,davalı A.yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine,davalı H.yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı H. A.vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi,gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece,davalı H.yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda " S. A. mirasçıları adına tapuya tesciline" denildiği halde gerekçeli kararda " sadece davacıların payları oranında iptal tescile" denilmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,19.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.