Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 1509 parsel sayılı taşınmazına ulaşacağı yolun davalı tarafından tesis edilen geçit hakkına dayanılarak kapatıldığını, geçit hakkının karşı tarafa yararlanma hakkı verdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davacı taşınmazında lehine geçit hakkı bulunduğunu, davacının kullanmasına izin verdiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Davacı, paydaşı olduğu 1509 nolu parselden davalıya ait 1499 parsel lehine geçit hakkı tesis edildiğini ancak, davalının bu bölümü kapatarak gelip geçmesini engellediğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yapılan kapının kaldırılmasını istemiştir.
1509 nolu parselin davacı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, 1509 nolu parselin 175.50 m2’lik bölümünden 1499 parsel lehine geçit hakkı tesis edildiği, davalının, geçit hakkına konu taşınmazın genel yola açılan bölümüne kilitli demir kapı yaptığı toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile sabittir.
Bilindiği üzere; geçit hakkı zorunlu bir irtifak hakkıdır.
Bu hak, aleyhine geçit hakkı tesis edilen taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını ortadan kaldırmamakta, sadece lehine hak tesis edilen taşınmaz malikine geçit hakkının amacı ve belirlenen sınırlar içinde bir yararlanma hakkı sağlamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, geçit hakkı ile yükümlü taşınmaz maliki, mülkiyet hakkı sahibi olmasının yasal sonucu olarak yararlanma hakkına da sahiptir.
Oysa, somut olayda tanıklar, davalı tarafından yapılan kapının bazen açık bazen kapalı olduğunu bildirmişler, hatta bir tanık davacının gübre getirdiğini, kapının kapalı olduğunu, kendisindeki anahtarı vererek kapıyı açtırdığını ifade etmiştir.
Geçit hakkı kurulan bölüme kilitli kapı yapılmasının, mülkiyet hakkı sahibi davacının taşınmazı kullanmasını engelleyeceği kuşkusuzdur. Davacının, taşınmazının başka bölümünden yola çıkışının olması da sonuca etkili değildir.
Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.