Esas No: 2020/836
Karar No: 2021/852
Karar Tarihi: 28.01.2021
Taksirle öldürme - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/836 Esas 2021/852 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1, 22/3, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 13.12.2019 tarihli, 2019/5322 Esas, 2019/4432 Karar sayılı ""istinaf başvurularının esastan reddine" ilişkin karar, sanık müdafii ile katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 100. maddesi ile CMK"nın 299. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde, her ne kadar sanık müdafii duruşmalı temyiz isteminde bulunmuş ise de, duruşma açılmaksızın, dosya üzerinden yapılan incelemede:
Olay günü saat 06.30 sıralarında, seyir halinde olan 34 DD 9865 plakalı bir otomobilin içinden silah patlama sesi geldiğine yönelik ihbar üzerine kolluk görevlileri tarafından olay yerine gidildiğinde bahse konu araca rastlanılmadığı, herhangi bir olaya istinaden olay yeri yakınında bulunan Özel ... Hastanesine gidildiğinde burada bulunan güvenlik görevlisinin, saat 06.45 sıralarında hastane önünde bulunan bir bayanın kendisine hastane önünde bulunan aynı plakalı araçtan silah sesi duyduğunu, sonrasında araçtan inen kot pantolonlu ve koyu giyimli bir şahsın olay yerinden yaya olarak uzaklaştığını beyan etmesi üzerine kolluk görevlilerini aradığını beyan ettiği, kolluk görevlilerinin hastane önünde bulunan olaya konu aracın yanına giderek yaptıkları incelemede, aracın sağ ön koltuğunda oturur vaziyette bulunan bir şahsın aşırı kan kaybederek ölmüş olduğunu tespit ettikleri, başka bir suçtan yakalaması bulunması sebebiyle olay yerinden ayrılan sürücünün ise aynı gün saat 19.30 sıralarında iş yerinden çıktığı sırada kolluk görevlileri tarafından yakalandığı, araç sürücüsü olan sanık ...’nın olay sonrası yanında götürüp iş yerine koyduğu silahı kolluk görevlilerine teslim ettiği;
Araç üzerinde yapılan incelemede; kapıları kapalı ancak kilitli olmayan ve ön camı yarıya kadar açık olan aracın üstünde yağmur damlacıklarının bulunduğu, ön sağ koltukta oturan bir erkek şahsın başından sol omuz tarafına doğru eğilmiş ve sol bacak kısmında yoğun kan olduğu, ön koltuk sağ tarafında kasa zemininde bir adet ateşli silah kovanı ile bir adet araç anahtarının bulunduğu, araç anahtarının aracı çalıştırdığının belirlendiği, sağ ön koltuk önündeki paspas üzerinde yoğun kan birikintisi olduğu, ölenin bulunduğu yerden indirilmesi üzerine sağ koltuk üzerinde bir adet ateşli silah kovanı olduğunun görüldüğü, ölenin sol bacağı yoğun kanlı pantolon üzerinde bir adet ve aynı doğrultuda pantolon arka kısmında bir adet ateşli silah mermi deliği olduğunun görüldüğü, elbiseleri çıkarıldığında sol bacak üstünde bir adet ve aynı doğrultuda bacak arka kısmında bir adet ateşli silah mermi yarası olduğunun tespit edildiği, araç içinde alkol şişelerinin bulunduğu, ölen kişinin araçtan çıkarılması akabinde oturduğu sağ ön koltuk tamamen sökülerek yapılan incelemede, merminin koltuğu ve koltuk altındaki kaportayı delerek dışarı çıktığının, aracın alt kısmında bir adet mermi giriş çıkış deliği olduğunun tespit edildiği;
Olay yeri hastaneye ait görüntü kayıtları incelendiğinde; ölene ait olduğu tespit edilen olaya konu aracın olay günü saat 06.32.26’da hastane önüne gelerek durduğu, saat 06.32.59’da aracın şoför tarafından inen bir şahsın yolun karşısına geçerek aracın yanından uzaklaştığının tespit edildiği, bu şahsın sanık ... olduğu tanık ... tarafından teşhis edildiği gibi sanığın da görüntülerdeki şahsın kendisi olduğunu ikrar ettiği, ayrıca alınan savunmasında; arkadaşı olan ölen ... ile olay gecesi alkol aldıktan sonra ölenin isteği üzerine ölene ait araca bindiklerini, ölenin aşırı alkollü olması sebebiyle aracı kendisinin kullandığını, o sırada kendisine ait ruhsatsız silahını kendisinden isteyen ölenin silahı aracın sağ ön camından dışarı çıkarıp seyir halinde iken birkaç kez havaya ateş ettiğini, bunun üzerine ölenin alkollü olması ve silahı elinde gelişi güzel bir biçimde bulundurması sebebiyle ölenin elinden silahı almak istediği sırada bir eli ile de direksiyonu tuttuğu için tetiği çok yumuşak olan silahın birden ateş aldığını, bacak kısmından yaralanan öleni hastane önünde aracın içinde bırakıp kendisinin başka suçtan yakalaması olduğu gerekçesi ile araçtan inip yaya olarak olay yerinden uzaklaştığını beyan ettiği; sanık savunmasının aksine olay yeri öncesi ve sonrası yol güzergahındaki kamera görüntüleri incelendiğinde, bahse konu araç içinde veya dışında herhangi bir silahla ateş etme görüntüsüne rastlanılmadığının tespit edildiği;
Olayda kullanılan sanığa ait ruhsatsız silahın 9 mm çaplı, fişek yatağı dahil 11 cm namlu uzunluğunda yarı otomatik tabanca olduğu, araç içinden ele geçirilen iki adet kovanın bu tabancadan atılmış olduğunun tespit edildiği; yine yapılan uzmanlık incelemesi sonucu düzenlenen raporda; ölen ile sanığın her iki elinin iç ve dış kısımlarından alınan el svap numuneleri ile üzerinde atış artıklarına rastlanılmadığının, olay anında ölenin üzerinde bulunan pantolonunda atış artıklarına rastlanılmadığının, söz konusu bulgunun aşırı kanlı, nemli ve kokuşmuş olması, ölen şahsa olay yerinde yapılan müdahaleler, olay sonrası giysinin uygun şekilde çıkarılmaması ve saklanmaması, atış artığı olan bölgelere temas edilmesi, yağmur gibi doğal koşullar ve benzeri nedenlerden dolayı atış artıklarının delikler etrafından uzaklaşması veya tamamen kaybolmasının söz konusu olduğunun belirtildiği;
Otopsi raporunda; sol uyluk 1/3 orta ön yüzde tarif edilen yerden giren mermi çekirdeğinin cilt, cilt altı yumuşak doku ve kas doku seyirle önden arkaya hafif aşağıdan yukarı seyirle femoral arter ve vende tam kat komplet yırtık oluşturarak sol uyluk arka yüz 1/3 ortada tarif edilen yerden vücudu terk ettiğinin, ölenin 235 mg/dl alkollü olduğunun ve vücudundan alınan numunelerde değişik türde uyuşturucu etken maddeleri tespit edildiğinin, kişinin vücudunda tespit edilen bir adet ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasının tek başına öldürücü nitelikte olduğunun, ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası cilt, cilt altı bulgularına göre atışın bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğunun, ancak atış elbiseli bölgeye isabet etmiş olduğundan kesin atış mesafesi tahmini yapılamadığının, kanında yüksek düzeyde etil alkol ve uyarıcı madde tespit edilen kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı büyük damar hasarından gelişen dış kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği;
Sanığın oluşa ilişkin savunmalarının maddi gerçeklikle uyumlu olup olmadığının tespiti için yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; tespit edilen mermi yolu, araç ön kabininin dar olması, sanık ve ölenin birbirlerine kol mesafesi dahilinde yakın olması göz önünde bulundurularak tabancanın ölenin elinde olduğu varsayıldığında, sanığın ölenin sağ elindeki silahı almak için sağ eliyle bilek üst kısmından tutarak hamle yapması sonucunda tabancanın ateşlenmesi ile ölenin bacağındaki mermi isabetinin oluşabileceğinin, tabanca sanığın elinde olduğu varsayıldığında da, tabancanın ateşlenmesi sonrasında ölenin bacağındaki mermi isabetinin oluşabileceğinin, belirtilen her iki eylemin maddi gerçekliğe uygun olduğunun, ölen ile sanığın hareketli olması sebebiyle hedefe doğrultulan tabanca namlusunun sabit kalmak kaydıyla tabanca gövdesinin konumunun değişebileceğinin belirtildiği; ayrıca bilirkişi tarafından incelenen kamera görüntülerinde, hastane önüne park eden olaya konu araç içinde bulunan el kol ve beden hareketlerinden tartıştıklarının anlaşıldığının tespit edildiği;
Tüm bu tespitler kapsamında; bilirkişi raporunda yapılan teknik incelemeler sonucunda sanığın savunmalarının maddi gerçekliğe uyduğu belirtilmiş ise de, olay sırasında aşırı derecede alkollü olan ve uyuşturucu madde etkisi altında bulunan ölenin eline aldığı silahı tehlikeli biçimde tutması sebebiyle sanık tarafından ölenin elinden silahın alınması amacı ile ölenin bilek kısmı tutularak yapılan müdahale sırasında silahın ateş aldığı, bir eli ile de direksiyonu tutan ve araç kullanmaya devam eden sanığın, trafikte seyir halinde iken alkol ve uyuşturucu madde etkisi altında olan ölene müdahale etmesi sonucunda araç içinde ölenin elinde bulunan silahın patlayabileceğini öngördüğü, bununla birlikte silahın patlaması ve ölenin bacak bölgesinden yaralanması akabinde yoğun şekilde kan kaybeden ve kendi savunmalarına göre seslenmesine rağmen kendisine cevap vermeyen öleni, sabaha karşı havanın karanlık olduğu bir zaman diliminde aracın kapıları kapalı şekilde kendi haline terk etmek suretiyle öngördüğü ölüm neticesinin gerçekleşmesine kayıtsız kalıp neticeyi kabullendiği, bunun ötesinde öngördüğü ölüm neticesinin gerçekleşmesini engellemek adına herhangi bir önlem de almadığı anlaşılmakla, sanığın gerçekleşen ölüm neticesinden olası kastla sorumlu tutulması ve olası kastla öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması;
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 13.12.2019 tarihli, 2019/5322 Esas, 2019/4432 Karar sayılı bilinçli taksirle öldürme suçundan kurulan mahkumiyete dair hükmünün 5271 sayılı CMK"nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA; bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere 5271 sayılı CMK"nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/2. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi"ne; kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na GÖNDERİLMESİNE, 28.01.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
21/11/2018 günü saat 06:55 sularında 155 haber merkezine yapılan ihbarla ... İstasyon Mahallesi Tok sokakta bulunan 34 DD 9865 plaka sayılı araç içinden patlama (silah) sesi geldiğinin bildirildiği, polis ekibinin yaptığı araştırmada silah sesinin Vatan caddesi üzerinde bulunan Özel ... Hastanesi önünde bulunan park halindeki araçtan geldiği ve araç içerisinde yapılan araştırmada ön yolcu koltuğunda oturur vaziyette ... isimli şahsın ölü olarak bulunduğu anlaşılmıştır.
Yapılan soruşturma neticesinde maktulü öldürenin sanık ... olduğu saptanmış, bunun üzerine İstanbul (Anadolu) Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame ile sanığın kasten öldürme suçundan TCK’nın 81/1, 53, 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCK’nın 53. maddeleri gereğince tecziyesi için kamu davası açıldığı belirlenmiştir.
Yapılan yargılama sonucu İstanbul (Anadolu) 4. Ağır Ceza Mahkemesi 12/09/2019 tarih 2019/123 esas 2019/312 sayılı kararı ile sanığın eyleminin bilinçli taksirle öldürme olduğu düşüncesiyle sanığın TCK’nın 85/1, 22/3. maddeleri gereğince 5 yıl 8 ay hapis, 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi gereğince 1 yıl 6 ay hapis ve 1200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmettiği, kararın istinaf edilmesi üzerine inceleme yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri 19. Ceza Dairesi 12.2019 tarih 2019/5322 esas 2019/4432 sayılı Kararı ile istinaf başvurusunu esastan reddettiği görülmüştür.
Sanık savunmasında; “ölen ile arkadaş olduklarını, olay öncesinde akşam saatlerinden itibaren beraber olduklarını, birlikte alkol aldıklarını, gazinoya gittiklerini, bu yerde gazino çalışanlarıyla hesap meselesinden kavga yaptıklarını, sonrasında beraber kendisine ait bekar evine döndüklerini, sabah saatlerine vardıklarında aşırı düzeyde her ikisinin de alkollü olduklarını, geceden kavga ettikleri mekana tekrar gitmek üzere sabah saatlerinde evden ayrıldıklarını, aracı kendisinin kullandığını, yol üzerinde seyir halindeyken ruhsatsız tabancasını maktulün belinden çekerek aldığını, aracın camını açarak bu silahla havaya doğru 2-3 el ateş ettiğini, sonrasında bir anda maktulün silahı kendisine doğrulttuğunu, bunun üzerinde kendisinin de hamle yaparak silahı maktulün elinden almaya çalıştığını, aralarında arbede yaşandığını, bu süreçte maktulün elindeki silahın sürekli yönünün değiştiğini, bu esnada silahın patladığını ve patlamayla birlikte kendisinin aracı durdurup sağa çektiğini, Özel ... Hastanesi önünde durduğundan nasıl olsa müdahale ederler düşüncesiyle, başka suçtan yakalaması da olduğundan silahı da alarak olay yerinden ayrıldığını, silahın ateş alması sırasında maktulün elinde olduğunu, kendi kendini öldürdüğünü iddia ederek kasten öldürme suçunu kabul etmediğini” söylemiştir.
Dosyadaki bilgi, belge tanık anlatımları dikkate alındığında; Özel ... Hastanesi güvenlik görevlisi tanık KK “bir kadın gelerek park halindeki araçtan silah sesi geldiğini bana bildirdi” biçimindeki anlatımda bulunmuş, özellikle de Özel ... Hastanesinin güvenlik kamerasının çözümünde “saat 06.32,00 da ... marka aracın kamera görüş açısına girdiği, trafik ışıklarında bekleme yaptığı, 6 sn bekledikten sonra, kavşaktan hastane önüne normal seyirle araçta herhangi bir kontrol kaybı olmadan dönüş yapıp park ettiği, bu sırada görgü tanığı olup hastane güvenlik görevlisine bilgi veren bayan şahsın yolun karşısından kamera görüş açısına girdiği, ... marka araç içerisinde ışık ve piksel değişiminden araç içindekilerinin el, kol, beden hareketlerinden tartıştığının anlaşıldığı, bayan şahsın orta refüj üzerinde hastaneye doğru telefonla konuşarak yürümeye devam ettiği, bu sırada araç içerisindeki şahısların tartışmaya devam ettiği, telefonla konuşarak hastane önüne doğru yürüyen kadının aracın arkasına geldiğinde irkildiği, saat 06.32,56 da kadının muhtemelen ses duyması neticesi irkilip normal yürüyüşünü bozduğu, araca bakarak sağ ayağını araçtan uzaklaşmak için yana attığı, akabinde aracın kapısının açıldığı ve aracın sağ ön kapısından sanığın indiğini, bu arada kadının araçtan inen sanığa doğru baktığı, sanığın yolun karşısına geçip kamera görüşünden çıktığı, kadının sanığa doğru bakmaya devam ettiği, sonra aracın yanına gelip içine baktığı ve hastaneye doğru yürüdüğü, kadının hastaneye girdikten sonra güvenlik görevlisiyle birlikte hastaneden çıktığı, maktulün bulunduğu aracı göstererek bir şeyler anlattığı ve hastane önüne gelen bir servis aracına binerek olay yerinden ayrıldığı” bilirkişi tarafından rapor edilmiştir.
Olay yeri inceleme uzmanı da öldürücü silah yarasının bulunduğu bölge ve merminin izlediği yol ile silahın sanığın ya da maktülün elinde olması durumunu dikkate alarak yaptığı değerlendirmede, “mevcut öldürücü yaranın aracın içi ve tarafların araç içindeki konumları itibariyle silahın sanığın ya da maktülün elinde olması durumunda da bu yaralamanın gerçekleşebileceğini” mütala etmiştir.
Tanık anlatımı ve bilirkişi raporları dikkate alındığında sanığın savunmasının olaya ve oluşa uygun olmadığı, silahın araç hareket halindeyken değil, araç park halindeyken patladığı anlaşılmaktadır.
Genel anlayış itibariyle, bu tip öldürme olaylarında birbirini daha önceden tanıyan taraflar arasında bir husumet olup olmadığı araştırılmakta, eğer açık ve net bir husumet yok ise olayın meydana gelmesinde sanıkların kastlarının olmadığı yönünde genel bir inanış ortaya çıkmaktadır. Oysa pek çok davada birbiriyle akraba (... vb.) yakın arkadaş olan tarafların aralarında çıkan ani bir tartışma neticesinde öldürme eylemini gerçekleşterdikleri görülmektedir. Kastın belirlenmesinde sanığın savunmasındaki anlatımlarının olaya ve oluşa uygunluğu, elde edilen kayıt ve belgelerin anlatımı doğrulayıp doğrulamadığı çok daha önemlidir.
Olayımızda, sanık, maktulün belindeki tabancayı aldığını, araç dışına bir kaç ateş ettiğini, kendisine silahı doğrulttuğunu bunun üzerine bi yandan araç kullanırken bi yandan maktülün elindeki silaha müdahale etmeye çalıştığını bu esnada silahın patladığını ve maktülün yaralandığını, kendisinin yakalaması olması nedeniyle olay yerinden kimseye haber vermeden uzaklaştığını ifade etmiştir.
Kamera kayıtları ve özel hastane güvenlik görevlisinin anlatımı dikkate alındığında sanık ve maktülün park halindeki araçta tartıştıkları ve silahın araç park halirdeyken patladığı sabittir. Hiç kimse yakın arkadaş olduğu, birlikte içki içip uyuşturucu madde kullandığı birini hastanenin önünde araç içinde istemeden vurduktan sonra bir şey olmamış gibi kimseye haber vermeden ayrılıp gidemez, bu ancak kasten ve planlı bir davranışın ürünü olabilir.
Bunun yanında, arkadaşını taksirle öldüren sanığın olayın şokunu atlattıktan sonra gidip karakola ya da savcılığa olayı anlatması gerekirken sanık ancak polisin yaptığı tahkikat sonrası olaydan uzun zaman geçtikten sonra yakalanabilmiştir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 21. maddesi; "1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. 2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır" şeklinde düzenlenerek, birinci fıkranın ikinci cümlesinde doğrudan kast tanımlanmış, ikinci fıkrasında; öğreti ve uygulamada "dolaylı kast, belirli olmayan kast, gayrimuayyen kast, olursa olsun kastı" olarak da adlandırılan "olası kast" tanımına yer verilmiştir.
Buna göre, doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi halinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlemiş olduğu fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi halinde olası kast söz konusu olacaktır.
Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
Olası kastı doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp, muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama, büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve "olursa olsun" düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kastta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir. Başka bir anlatımla, olası kastta fail, kesin olan bir sonucu değil, büyük bir olasılıkla gerçekleşecek olan sonucun ortaya çıkması halini göze almaktadır. Bu halde fail, bu olası sonucu olursa olsun düşüncesi ile göze alarak suç yolunda ilerlemektedir. Diğer bir deyimle, burada fail olası sonucun ortaya çıkmaması için herhangi çaba sarf etmemektedir. Yani olası kastta fail, eyleminin kanunda tanımlanan sonucun ortaya çıkmasına neden olacağını olasılık düzeyinde öngörmesine karşın, bu sonucun ortaya çıkmasını kabullenmektedir.
Yukarıda izah edildiği üzere; olayın nasıl meydana geldiği tanık anlatımları ve kamera kayıtlarıyla açıklığa kavuşmuştur. Sanığın olaya ve oluşa aykırı savunması, olaydan sonra arkadaşı olan yaralı hakkında tedavi yapılması için kimseye haber vermeden yakalamam vardı gibi bir gerekçeyle olay yerinden uzaklaşması, pişmanlık göstermeyip polise ya da savcılığa müracaat edip olayı anlatmaması gibi hususlarda dikkate alındığında, sanığın müsnet eylemi kastla işlendiği iddiasını kuvvetlendirmiştir. Olası kast ve kast kavramı arasında yukarıda izah edilen hususlarda dikkate alındığında sanığın kasten adam öldürme suçunu işlediği yönünde kanaat oluşmuştur.
Bu nedenlerle; sanığın eyleminin kasten adam öldürme suçunu oluşturduğu düşüncesiyle çoğunluğun sanığın eyleminin olası kastla adam öldürme olduğu yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum. 28.01.2021
Muhalif Üye
...
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.