Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar,mirasbırakanları M.D."nin vekil tayin ettiği oğlu M. tarafından 8 parsel sayılı taşınmazının oğlu M."in kayınbiraderi olan M.A."ya temlik edildiğini, onun da murisin oğlu M."in damadı olan davalı S.e devrettiğini,tüm işlemlerin mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı şekilde yapıldığını ileri sürerek tapu iptali ve mirasçılar adına tescili isteğinde de bulunmuşlardır.
Davalılar,daha önce aynı sebeple açılan davanın redle sonuçlanıp kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davacı M. D.’nin davasının feragat, diğer davacıların davasının kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre,davacı M.D.nin davasından feragat etmiş olması sebebiyle bu davacı yönünden davasının reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacı M.D.’nin temyiz itirazı yerinde değildir.Reddine.
Diğer davacıların temyizine gelince;davacılar tarafından aynı taşınmazla ilgili olarak muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili davası sonucu Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.6.2006 gün, 2006/312 esas,2006/316 sayılı kararıyla davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın Dairenin 11.10.2006 gün 2006/7999 esas, 2006/ 10098 sayılı kararıyla “ mirasçıların terekede murisin ölümü ile hak sahibi oldukları sabit olup, dava tarihinde mirasbırakanın sağ olduğu gözetildiğinde davanın dinlenmesine olanak bulunmadığı miras bırakanın dava aşamasında ölmüş olmasında dava tarihinde bulunmayan dava koşulunun sonradan gerçekleştiği şeklinde değerlendirilemeyeceği bu sebeple davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değil ise de,anılan husus yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden açıklanan gerekçelerle sonucu itibariyle hükmün doğru olduğuna” değinilmek suretiyle kararın değişik gerekçeyle onandığı görülmektedir.
Bundan da anlaşılacağı gibi ilk dava taraf ehliyeti bulunmaması nedeniyle usulden reddedilmiş ve kesinleşmiştir. O halde eldeki dava bakımından H.U.M.K."nun 237. maddesinde öngörülen kesin hükmün varlığından bahsedilemez.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek davacı M. dışındaki diğer davacılar ve davalılar bakımından iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı M. dışındaki davacıların temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,18.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.