17. Hukuk Dairesi 2016/1830 E. , 2016/2666 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp 30.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebi ile cismani zarardan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
03.11.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasına ilişkin kaza tesbit tutanağında kazanın yaralamalı ve maddi hasarlı olduğu belirtildiği gibi davacının %9.2 oranında kalacak şekilde yaralandığı dosya kapsamından da anlaşılmaktadır.
Somut olayda, trafik kazası sonucunda bir kimsenin yaralanmasının o kişiye karşı işlemiş bir haksız fiil niteliğinde bulunduğu açıktır.
6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 49.maddesinde haksız fiil tanımlanmış 72.maddede de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten iki yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinin 1. fıkrasında haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve Ceza Kanunu"nun bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi örgörmesi halinde bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.
2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Sözkonusu yasa hükmü, ceza zamanaşımı uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücüyle diğer sorumluluk (örn-işleten) arasında bir ayrımda yapılmamış; böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanışımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Açıklanan hukuksal durumu ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasının aynı zamanda Türk Ceza Kanunu çerçevesinde cezayı gerektiren bir eylem niteliğinde bulunması (yaralanma) eylemle ilgili ceza davasının anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle uzamış ceza zamanaşımı süresine tabi olması, 2918 sayılı KTK.nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli bulunmasına ve davanın uzamış ceza zamanaşımı süresinde açılmış olduğundan, işin esasına girilerek sonucuna göre verilmesi gerekirken, reddine verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/03/2016 gününde oybirliğiyle verildi.