Esas No: 2021/1899
Karar No: 2022/3902
Karar Tarihi: 23.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1899 Esas 2022/3902 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vasisinin davalının müvekkili aleyhine kredi sözleşmesine dayalı icra takibi başlattığını ve müvekkilinin kredi sözleşmesinin yok hükmünde olduğunu iddia ederek takibe konu kredi sözleşmesi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği davada mahkeme, davacının ödenmeyen borçlar için ehliyetsizlik iddiasına dayanmasının hakkın kötüye kullanılması olduğuna kanaat getirerek davacının borçlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ancak hakim kararını uygun bularak temyiz itirazlarını reddetmiştir.
Kanun Maddeleri: Borçlar Kanunu madde 11, Ticari İşletme Hukuku ve Bankalar Kanunu madde 11.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Hatay 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15.06.2017 tarih ve 2015/32 E. - 2017/635 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vasisinin vekili, davalının müvekkili aleyhine kredi sözleşmesine dayalı icra takibi başlattığını, müvekkilinin uzun süreden beri akıl hastası olup sözleşme tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığını, bu nedenle kredi sözleşmesinin yok hükmünde olduğunu, her ne kadar kredi davacı tarafından alınmış gözükmekte ise de gerçekte davacıya para verilmediğini, kredi parasının başka şahıslarca kullanıldığını belirterek, müvekkilinin takibe konu kredi sözleşmesi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kredinin çekildiği dönemde davacının akıl hastası olduğunun müvekkilinden gizlendiğini, davacının sözleşme tarihinde sürücü belgesinin bulunduğunu, kamyon şoförlüğü yaptığını ve kardeşlerini kefil göstererek müvekkilini yanıltmak suretiyle kredi sözleşmesi yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 13.04.2006 tarihli işletme kredisinden 15.000,00 TL kredi kullandığı, 12.02.2007 tarihli işletme kredisinden ise 10.000,00 TL kullandığı, dava konusu kredi sözleşmesinin 13.04.2006 tarihli kredi sözleşmesi olduğu, buna göre 15.000,00 TL kredi bedelinin 8 taksitte geri ödeneceğinin kararlaştırıldığı, her taksitin 3 ayda bir olduğu, ödemelerin 13.07.2006 tarihinde başlayıp 13.04.2008 tarihinde sona ereceği anlaşılmakta olup, davalının ödeme süresi içerisinde ödediği meblağlar 17.01.2017 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilmiş ve davacının bu kredi sözleşmesi nedeniyle hala 3.125,00 TL ana para, 552,00 TL faiz borcunun bulunduğu, paranın davacıya teslimine dair makbuzlar ilgili bankadan sorulmuş, ilgili makbuz banka tarafından dosyaya sunulamamış ancak davalı tarafından sunulan banka hesap dökümleri, davacının takip tarihine kadar yapmış olduğu ödemeler ve çekilen kredi meblağının Banka aracılığıyla ödenmiş olması nedeniyle davacı dışında başka bir kişiye ödeme yapılamayacağı hususu dikkate alındığında 15.000,00 TL kredi bedelinin davacının kendisine ödendiği kabul edilmiş olup, davacının akıl sağlığının yerinde olmadığı beyan edilmiş ise de, dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında, davacının sözleşme sırasında kendisini ehliyetli gibi gösterdiği, sözleşme uyarınca kendisine ödeme yapılmasını sağladığı ve hatta borcun büyük bir kısmını ödeyerek borcu üstlendiği anlaşıldığından, borçlunun daha sonra ödenmeyen borçlar için ehliyetsizlik iddiasına dayanmasının hakkın kötüye kullanılması olduğuna kanaat getirildiğinden davacının ödenmeyen kısımdan sorumlu olduğu gerekçesiyle davacının Hatay 2. İcra Müdürlüğü'nün 2008/1368 esas sayılı takip işlemine konu kredi sözleşmesi gereğince borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 12,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.