3. Hukuk Dairesi 2017/12388 E. , 2017/12200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, abone olmadan tarımsal sulama amaçlı kaçak elektrik kullandığından bahisle aleyhine tutanak düzenlenip kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, davaya konu köyde ikamet etmediği gibi herhangi bir kuyusu ve tarlası da bulunmadığını ileri sürerek 2011/6. döneme ilişkin tutulan kaçak elektrik tutanağı nedeniyle tahakkuk ettirilen 46.126,80 TL bedelden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı, yapılan kontrolde davacıya ait tarımsal sulama tesisinde abonesiz ve sayaçsız elektrik kullandığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından kullanıldığı iddia edilen sulama kuyusunun davacıya ait olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 12.03.2014 gün ve 2013/19774 Esas- 2014/3858 Karar sayılı ilamı ile ".... mahkemece öncelikle yargılaması devam eden... 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/219 esas sayılı dosya sonucu beklenerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile davacının 2011/6 dönem için tahakkuk ettirilen 46.126,80 TL miktarlı kaçak tüketime ilişkin para cezasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usulikazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda, mahkemece; bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden hüküm tesis edilmiştir. Dairemiz bozma ilamında,... 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/219 esas sayılı dosya sonucu beklenmesi gerektiği belirtilmiş ise de söz konusu ceza dosyasının karar tarihi itibariyle derdest olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece ceza dosyası sonucu beklenilmeden yukarıda belirtilen ilkeye aykırı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.