3. Hukuk Dairesi 2017/12684 E. , 2017/12197 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasına dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 04/06/2015 günlü ve 2014/621 E. 2015/456K sayılı hükmün bozulması hakkında 6. Hukuk Dairesince verilen 20/10/2016 günlü ve 2015/9776 E.-2016/6067 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde ,mülkiyeti davacı Hazine"ye ait 276 parsel numaralı ve 175.750 m² yüzölçümlü taşınmazın 2.718 m²"lik kısmının kömür depolama, eleme ve paketleme sahası olarak kullanılmak üzere 11.05.2012 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli sözleşme ile davalıya kiralandığını, ikinci yıl kira bedelinin ihtarname gönderilmesine rağmen ödenmediğini, ... Valiliği"nin 10.07.2014 tarih ve 757 sayılı oluru ile kesin teminatın irat kayıt edilmesi ,cari yıl kira bedelinin tazminat olarak tahsil edilmesi şartıyla kira sözleşmesinin feshinin uygun görüldüğünü beyanla kira sözleşmesinin 11. maddesi gereği son bir yıl kira bedelinin tazminat, ikinci yıl kira bedeli olarak hesaplanan 10.282,64 TL"nin alacağın doğduğu tarihten gecikme zammı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın imar planında marjinal tarım arazisi olarak gösterildiğini, bu nedenle kiralananın baştan itibaren özgülenen amaca uygun olmadığını, sözleşmenin konusunun baştan itibaren hukuken imkansız olduğunu, sözleşmenin butlanla batıl olması nedeniyle müvekkilinin kira sözleşmesi ile bağlı bulunmadığını, davacının sözleşme kapsamında herhangi bir alacak ve hak talep edemeyeceğini beyanla davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,mahsup talebinin kabulü ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün tarafların temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 20/10/2016 tarih ve 2015/9776 Esas- 2016/6067 Karar sayılı ilamı ile davacının temyiz itirazlarının reddi ile, davacının, davalı hakkında tahliye davası açıp tahliye kararı almadan sözleşmede yazılı cezai şartı talep edemeyeceği, cezai şart (cari yıl kira) alacağının bu gerekçe ile reddi gerekirken fazla ödenen 25.766,50 TL"den cezai şart alacağının da mahsup edilmesi suretiyle karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve 20/10/2016 tarihli bozma ilamının 1. bendinde " temyiz eden davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir" ibaresi yazılması gerekirken " temyiz eden davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir." ifadesi yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığının anlaşılmasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istemleri yerinde değildir.
2-)Kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde tutmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle kiraya veren davacı, kiralananı da başlangıçtan itibaren sözleşmeden maksut kullanmaya salih bir halde, her türlü ayıptan salim olarak kiracıya teslim ve sözleşmenin devamı süresince de bu amacı sağlamak zorundadır (TBK. m. 301). Çünkü buradaki ifa; borçlanılan edimin kural olarak borçlu tarafından belirli bir yer ve zaman içinde ve sözleşmenin kaynağındaki esaslar altında yerine getirilmek suretiyle borçlunun borcundan kurtulmasını sağlayan eylem ve davranıştır. O halde, geçerli bir ifanın benimsenebilmesi için; ifa borçlu tarafından alacaklıya sözleşmede kararlaştırılan yer ve zamanda, kararlaştırılan nicelik ve niteliklere uygun olarak yapılmalıdır. Türk Borçlar Yasasının 304. maddesinde kiralananın önemli ayıplarla teslimi halinde kiracının borçlunun temerrüdüne veya kiraya verenin kiralananın sonradan ayıplı duruma gelmesinden doğan sorumluğuna ilişkin hükümlerine başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Olayımızda davalı kiracı seçimlik hakkını akdin feshi yönünde kullanmıştır. Kiralanan yer kömür depolama, eleme ve paketleme alanı olarak kullanılmak üzere kiralandığına göre bu amaca uygun olarak kullanılabilmesi için ilgili Bakanlığa başvurulması üzerine kiralanan alanın imar planında marjinal tarım arazisi olarak düzenlendiği ve özgülenen amaca uygun olmadığı belirtilmiştir. Davalı, karşısındaki davacı kamu kuruluşunun kanun hükümlerine uygun şekilde hareket ettiğini kabul etmekle haklıdır. Bu nedenle kiralanan alanın özgülenen amaca uygun olup olmadığını araştırma yükümlülüğü yönünden kiracıdan bir özen beklememek gerekir. Bu durumda dava konusu yerin, sözleşme gereğince kiranın başladığı tarihte, kullanılmaya elverişli hukuki ayıptan ari birşekilde teslim edilmediği böylece kiralayanın kiracıya karşı yasal borcunu ifa etmediği subuta ermiş bulunmaktadır. Öyle ise, davalının akdi fesihte haklı olduğu kabul edilmelidir. Fesih, sürekli bir sözleşme ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir hak ya da işlemdir. Kira sözleşmesi davalı kiracı tarafından 08/07/2013 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile feshedilmiş olup, davalı bu tarihe kadar olan kira bedellerinden sorumludur. Kira sözleşmesi haklı bir nedenle feshedildiğine göre davalı kiracı sözleşmenin 11. maddesi gereğince son bir yıl kira bedelinin cezai şart olarak ödenmesinden sorumlu olmadığı hükmün bu gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasının doğru olmadığı bu defaki yapılan incelemeden anlaşılmakla davalı tarafın karar düzeltme isteminin bu nedenle kabulüne karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 20/10/2016 tarih ve 2015/9776 Esas- 2016/6067 Karar sayılı ilamındaki bozma gerekçesi değiştirilerek yukarıda açıklanan gerekçe ile hükmün BOZULMASINA, 19/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.