19. Ceza Dairesi 2015/10696 E. , 2016/343 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : ...
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na aykırı davranmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27/11/2014 tarihli ve ...soruşturma, ... sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin mercii Sulh Ceza Hakimliğince verilen 16/04/2015 tarihli ve ...değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 29/06/2015 gün ve ... sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2015 gün ve... sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre; Yargıtay ...Ceza Dairesinin 25/11/2013 tarihli ve... Esas,... sayılı kararında belirtilen "umuma açık işletmelerde (lokanta, bar, market, otel lobisi vb) müzik eserinin radyodan yayınlanması halinde, fonoğram yapımcısı, icracı sanatçı ve eser sahibinin bu yayını engelleme açısından haklarının bulunmadığı, bu yayın nedeniyle sadece radyo yayıncısının yayın üzerinde inhisari nitelikte mali haklarının ihlalinin söz konusu olacağı aşikardır. Bu durumda, müzik eserinin radyodan yapılan yayınını umuma ileten işletmeci, sadece radyo veya televizyon yayıncısının haklarını ihlal edebilir. 5846 sayılı Kanun"un 80/1 -c-3. maddesinde radyo ve televizyon kuruluşlarının yayınlarına ilişkin olarak, umuma açık mahallerde iletimin sağlanmasına izin verme veya yasaklama haklarına sahip olduklarının belirtilmesi karşısında, bu kuruluşlarda yapılan yayınlarla ilgili olarak hak sahipleri ile bu kuruluşlar arasında yetki devri ve anlaşması yapılması gerektiği, hak sahipliği devri ve bununla ilgili anlaşmanın yapılmaması halinde, hak sahiplerinin ancak yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarından şikayetçi olabileceği anlaşılmakla, sanığın bir müzik eserini, radyodan, işletmesinde umumi mahalde müşterilerine dinletmekten ibaret olan eyleminde, fonoğram yapımcısı ve icracı sanatçılar yönünden mali hakların ihlali söz konusu değildir. Bu açıklamalar karşısında, sanığın bir müzik eserini, radyodan yapılan yayında işletmesinde umumi mahalde müşterilerine dinletmekten ibaret olan eyleminde, fonoğram yapımcısı ve icracı sanatçılar yönünden mali hakların ihlalinden bahsedilmeyeceğinden dolayı sanığın üzerine atılı eylemin suç oluşturmayacağı hususu sabittir." biçimindeki açıklamalar karşısında, sanığın eyleminin bir müzik eserini, televizyondan yapılan yayında işletmesinde umumi mahalde müşterilerine dinletmekten ibaret olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Sulh Ceza Hakimliğinin 16/04/2015 tarihli ve ... değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/01/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık; sanığın fiilinin atılı manevi, mali veya bağlantılı haklara tecavüz suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
Bilindiği üzere, eser, icra veya yapımları içeren bir yayının otel, kafe, restoran, eğlence yerleri vb. umuma açık mahallerde izlenmesi veya dinlenmesinin sağlanması suretiyle yeni bir dinleyici ya da izleyici kitlesine (yeni bir umuma) sunulması yayın yönünden “doğrudan temsil” olmasına karşın; yayın içeriğinde yer alan eser veya icra yönünden “vasıtalı temsil” niteliğindedir.
Doğrudan temsil ve vasıtalı temsil hakkı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) sırasıyla 24/1. ve 24/2. maddesinde eser sahibinin mali hakları arasında güvenceye alınmıştır. Bu düzenlemeye göre;
FSEK madde 24: “Bir eserden, (...) doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarıyan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı munhasıran eser sahibine aittir.
Temsilin umuma arzedilmek üzere vukubulduğu mahalden başka bir yere herhangi bir teknik vasıta ile nakli de eser sahibine aittir.
(Ek: ...- 2936/4 md.) Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzelkişilerce kullanılamaz. Ancak, 33 üncü ve 43 üncü maddelerdeki hükümler saklıdır.”
Vasıtalı temsilin konusunu bir yayın oluşturmakta ise, FSEK’in 80/I, 1, C, 3. maddesi gereğince yayını gerçekleştiren yayın kuruluşunun umuma açık mahallerde temsil hakkına sahip olması gündeme gelecektir. Anılan norma göre yayının umuma açık mahallerde vasıtalı ve vasıtasız temsil hakkı yayın kuruluşuna aittir.
Umuma açık mahalde temsil edilen yayın içeriğinde eser, icra veya yapımların bulunması durumunda; yayın kuruluşuyla birlikte eser sahibinin (FSEK md. 24); icracı sanatçıların (md. 80/I, 1, A, 2.) ve yapımcıların da (md. 80/I, 1, B., 80/I, 2.) temsil hakkı gündeme gelecektir.
FSEK’in 41/1. maddesinde “Girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahaller; eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanım ve/veya iletimine ilişkin 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak hak sahiplerinden veya üyesi oldukları meslek birliklerinden izin alır ve sözleşmelerde yazılı malî hak ödemelerini bu madde hükümlerine göre yaparlar” kuralına yer veilmiştir. Bu ilke yayın, yapım, icra ve eserlerin kullanımını “önceden izin alma şartına” bağlamıştır. Önceden izin alma şartı, FSEK’in 52. maddesindeki usullere göre yapılacaktır. FSEK’in 52. maddesine göre ise, “mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.”
FSEK sistemimizde mali haklar birbirine bağlı değildir. Bunlardan birinin tasarrufu ve kullanılması diğerine tesir etmez (md. 20/1). Bu itibarla eser sahibi, icracı ve fonogram ya da film yapımcısı tarafından eser, icra veya yapımın radyo-TV kuruluşu tarafından yapılacak yayın ile umuma iletimine izin verilmiş olması; umuma açık mahallerde yapılacak vasıtalı temsili de kapsamaz. Gerçekten söz edilen durumda eser sahibi, icracı ve fonogram ya da film yapımcısının verdiği izin; sadece belirtilen fikir ürünlerinin umum sayılan, organize olmayan, aralarında herhangi bir bağlantı bulunmayan, sayısı ve kim oldukları bilinmeyen kişilere bu eser, icra veya yapımın radyo-TV kuruluşu tarafından yapılacak yayınlarla ulaştırılmasını (umuma iletilmesini) kapsar. Söz ettiğimiz sınırlamalar dışında kalan kişilere umuma açık mahallerde anılan fikir ürünlerinin yayın içeriğinde sunulması, adeta “yeni bir umum yaratılması” hak sahibinin yayın kuruluşuna verdiği iznin kapsamının dışına çıkılması anlamındadır. Bir başka anlatımla bir icranın radyo-TV yayını vasıtasıyla temsiline izin veren icracı sanatçı veya eser sahibi yayıncı kuruluşa verdiği izinde icranın yayın vasıtasıyla nihai tüketici konumunda olan kişilere ulaştırılmasını amaçlamıştır. Bu iznin dışına çıkılarak eserin umuma açık mahallerde gösterime sunulması (vasıtalı temsili); yani yeni bir umum yaratılması hak sahibinin verdiği iznin dışındadır. Burada adeta ikinci bir kullanım durumu ortaya çıkmaktadır ki, bunun hukuka uygun olması için hak sahiplerinin açıkça buna önceden izin vermiş olmaları şarttır. FSEK sistemine göre, hak sahibinin açıkça kullanımına izin vermediği bir hakka asla izin verdiği kabul edilemez. Bu itibarla, hak sahibinin yayın kuruluşuna eser, icra veya yapımın radyo-TV kuruluşu tarafından yapılacak yayın ile umuma iletimine izin vermiş olması; umuma açık mahallerde yapılacak vasıtalı temsili hiçbir şekilde kapsamına almaz. Nitekim FSEK’in 41. maddesi açıkça “umuma açık mahalde temsil edilen yayın içeriğinde eser, icra veya yapımların bulunması durumunda; yayın kuruluşuyla birlikte eser sahibinin (FSEK md. 24); icracı sanatçıların (md. 80/I, 1, A, 2.) ve yapımcıların da (md. 80/I, 1, B., 80/I, 2.) 52. maddeye uygun sözleşme yaparak hak sahiplerinden veya üyesi oldukları meslek birliklerinden izin alacağı” kuralına yer vermiştir. Hak sahiplerinin tümünden önceden izin alınmadan yayınların umuma açık mahallerde gösterilmesine FSEK sistemi izin vermemektedir.
Belirtilen genel ilkenin uygulanmasında “adil kullanım” bulunup bulunmadığı da somut olayın şartlarına göre denetlenmelidir. Nitekim Avrupa Topluluğu Adalet Divanı (ATAD) 15 Mart 2012 tarihli...kararında bir diş hekimi muayenehanesinde müzik yayını yapılmasına ilişkin olarak “bu hizmetin sağlanmasının müşteriler üzerinde bir etkiye sahip olup olmadığı” ve “bu eylem ile ek bir yarar elde edilip edilmediği” ölçütlerini uygulamıştır. ATAD, diş hekiminin işyerinde müzik yayını yapılmasının fonogram yapımcılarına ücret isteme hakkı vermeyeceğine karar vermiştir (Kararın tam metni için bkz: http...).
Açıklanan temel ilkeler çerçevesinde eser, icra veya yapımları içeren bir yayının otel, kafe, restoran, eğlence yerleri vb. gibi müzik yayınının ticari işletmenin faaliyetinin esaslı ve vazgeçilmez bir unsuru olduğu umuma açık mahallerde izlenmesi veya dinlenmesinin sağlanması suretiyle yeni bir dinleyici veya izleyici kitlesine (yeni bir umuma) sunulması yani vasıtalı temsili FSEK’in 24, 80/I, 1, A, 2, 80/I, 1, B., 80/I, 2, 41 ve 52. maddelerinin getirdiği ilkeler çerçevesinde hak sahiplerinden önceden yazılı izin alınmasına bağlıdır. Nitekim Yargıtay ...Hukuk Dairesi de kararlarında belirtilen şekilde önceden hak sahiplerinden izin alınması gerektiğine içtihat etmiştir (Bkz. ... HD. 21.06.2004, ..., ... K. Aynı yönde bkz. 04.12.2006 tarih ve ...E. , ...). Bu itibarla bir eseri, icrayı veya fonogramı hak sahibi kişilerin yazılı iznini almaksızın Radyo-TV yayını vasıtasıyla da olsa cafe, bar, restoran gibi müzik yayınının esaslı bir unsuru olan ticari işletmelerde vasıtalı olarak temsile konu ederek ek bir yarar elde etme fiilinin FSEK’in 71/I,1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı kuşkusuzdur.
Açıklanan gerekçelerle sanığın fiilinin FSEK’in 71/I,1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum.