Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/1041
Karar No: 2021/812
Karar Tarihi: 22.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/1041 Esas 2021/812 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/1041 E.  ,  2021/812 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 37. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından isitnaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı davalı ... vekilinin temyizi nedeniyle Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının yurt dışında çalıştığı süreleri 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanma talebinin Kurum tarafından kabulü üzerine tahakkuk ettirilen borcu ödediğini, ancak prim ödeme gün sayısı tespit edilirken ...da ilk defa çalışmaya başladığı 01.11.1978 tarihinden itibaren hesaplama yapilması gerekirken ödeme tarihinden geriye gidilerek hesaplama yapıldığını, bu nedenle aylığın düşük bağlandığını, yurtdışında ilk prim ödemeye başladığı tarih olan 01.11.1978 tarihinden itibaren ileriye doğru 3671 gün borçlandığının tespiti ile; yaşlılık aylığının yeniden hesaplanması gerektiğini ve düşük ödenen aylıkların aylık bağlama tarihinden itibaren yükseltilmesi, eksik ödenen aylık farklarının yasal faizi ile tahsili gerektiğinin tespitini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. ... 37. İş Mahkemesinin 25.08.2016 tarihli ve 2016/620 E., 2016/29 K. sayılı kararı ile; davacının 01.11.1978 tarihinde yurt dışında çalışmaya başladığı, 3671 gün yurt dışı borçlanmasının Kurum tarafından vatandaşlıktan çıktığı tarihten geriye doğru gidilerek belirlenen süreye mal edildiği, borçlanılan sürenin çoğunluğunun 2000 yılı sonrasına kaydedildiği, davacının vatandaşlıktan çıktığı tarihin 1999 olduğu, Kurum işleminin bu yönü ile hatalı olduğu gibi bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kısmi borçlanma yaptığında talebi varsa bu talep tarihlerine göre, yoksa lehine olan duruma göre borçlandığı sürelerin intibakı gerektiği, bu durumda yurt dışındaki çalışma başlangıç tarihinden ileriye doğru borçlanılan sürelerin intibakı ve buna bağlı olarak aylık miktarlarının yeniden hesaplanması ve eksik ödenen aylıklar için farkların aylıkların ödendiği tarihten itibaren faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabülüne karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
    7. ... 37. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Kurum vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    8. İstinaf talebi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince 07.11.2016 tarihli ve 2016/13 E., 2016/15 K. sayılı kararı ile; davacının 22.09.1999 tarihinde izinle Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verilmiş olması nedeni ile Türk vatandaşlığından çıkma tarihinden sonraki dönemin borçlanılması mümkün olmadığı gibi, borçlanma talep dilekçesinde yurt dışında geçen tüm hizmetlerini borçlanmak istediğini bildirmesi nedeni ile kısmi borçlanma sonucu bedeli ödenen sürenin yurtdışında çalışmaların başladığı veya ev kadını olarak geçen sürenin başladığı tarihten itibaren ileriye doğru mal edilmesi hâlinde sigortalıya sağlanacak aylık tutarını olumlu etkileyecek olması ve Kurumun bu lehine olan bu durum konusunda sigortalıyı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle borçlanılan dönemin sigortalı lehine belirlenmesine ilişkin olarak mahkemenin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    10. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 11.05.2017 tarihli ve 2016/20583 E., 2017/3886 K. sayılı kararı ile; “..Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 Sayılı Yasa"nın 5. maddesinde;
    “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır.
    Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
    Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.” hükmü yer almaktadır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; mahkeme kararı ile sigorta başlangıç tarihinin 01.11.1978 olduğu, yurtdışı borçlanmasının 3671 gün olduğu, 16-30.09.2013 tarihinde 4/a (14 gün) hizmetinin olduğu, 08.10.2014 tarihinde yurtdışı borçlanma bedelini ödediği, 16.10.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, 01.11.2014 tarihinde geçerli yaşlılık aylığı bağlandığı,izin alarak 22.09.1999 tarihinde Türk Vatandaşlığından çıktığı,Kurumun 3671 prim günü 11.07.1999-22.09.2009 tarihleri arası olarak borçlandırdığı ve kabul ettiği anlaşılmaktadır.
    Öte yandan mahkemece, davacıya bağlanması gereken aylığı hesaplatmadan davacının daha fazla aylık alacağına dair bir tespit yapan bilirkişi raporu almadan yeniden hesaplanan aylığın daha yüksek olacağına ve aylıkların ödenmesine karar verilmesi de isabetsizdir
    403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu‘nun 29.maddesine göre vatandaşlığın kaybından itibaren ilgililer yabancı muamelesine tabi tutulurlar ancak sosyal güvenliğe dair hakları saklı tutulur. Ne var ki saklı tutulan haklar yine Türk vatandaşı olunan döneme ilişkindir
    3201 sayılı Kanun’un 1.maddesine göre talep tarihinde Türk vatandaşı olmayanlar borçlanamazlar. Bu kuralın istisnası 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu‘nun 29.maddesi olup izinle Türk vatandaşlığını kaybedenlere tanınan istisna bu kişilerin Türk vatandaşı oldukları döneme özgüdür. Dolayısıyla Türk vatandaşı olunmayan bir dönemin borçlanılması mümkün değildir.
    Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda 3201 sayılı Kanun’un 1.maddesine göre izinle Türk vatandaşlığını kaybettiği 22.09.1999 tarihinden sonra Türk vatandaşı olunmayan bir dönemin borçlanılması mümkün olmadığından, davacının borçlanarak bedelini ödediği 3671 günlük hizmetinin izinle Türk vatandaşlığını kaybettiği 22.09.1999 tarihinden başlatarak geriye doğru borçlanabilleceğini gözardı ederek yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir..” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    11. ... 37. İş Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ve 2017/224 E., 2017/596 K. sayılı kararı ile; bozma kararında davacının vatandaşlıktan çıktığı 22.09.1999 tarihinden sonraki bir dönem için borçlanma süresinin intibakına karar verilmiş gibi bozma yapıldığı ancak davacının Türk vatandaşı olduğu dönem için intibak ile ilgili hüküm kurulduğu, intibaka bağlı olarak aylık hesabının davacı lehine değişeceği, 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi gereği vatandaşlığın kaybedildiği tarihten borçlanma süresi kadar geriye gidilmesi sureti ile borçlanılabileceği konusunda ise; davacı için tahakkuk cetvelinde Türkiye"deki sigortalılığı dikkate alınarak 21.04.1978 tarihinden vatandaşlıktan çıktığı 10 yıl sonraki 22.09.2009 tarihine kadar geçen 11.312 gün için tahakkuk yapıldığı, 123.255,55TL borçlanma bedeli bildirildiği, vatandaş olmadığı dönem de dikkate alınmadan intibak yapıldığı, buna bağlı olarak da aylıkların düşük hesaplandığı, davalı Kurumun sigortalıyı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediği, Kurumun genel uygulamasının borçlanma talep edenlerin aleyhine sonuç doğuracak nitelikte olduğu, ilgililere her halükarda kısmi borçlanma sonucunu doğuracak şekilde ödeme yapmaya zorunlu tutacak uygulamalar yapıldığı, daima sosyal güvenlik ilkeleri gereği lehe uygulama yapılmasının Anayasa emri olduğu gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    12. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurtdışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin kısmen ödenmesi hâlinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi aylara mal edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    14. Öncelikle, konuya ilişkin kurum ve kavramlar ile yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır.
    15. İnsan, tarihin her döneminde kendisini yoksulluğa sürükleyen, geleceğini tehlikeye iten olayları bertaraf etme düşünce ve kaygısı içinde olmuştur. Tehlikeyle karşılaşan, yoksulluğa düşen bireylere asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenlik anlayışının hâkim yönü olmak zorundadır. Bu nedenledir ki, çağa damgasını vuran sosyal devlet anlayışının işlevi hiçbir şekilde önemini yitirmeyecektir.
    16. Sosyal güvenlik, sosyal devleti gerçekleştirme araçlarından sadece bir tanesidir. Halkına sosyal güvenliği sağlayan, herkesi asgari yaşam seviyesinde buluşturan, insanların geleceklerine güvenle bakmalarını teminat altına alan devlet “sosyal devlet” tanımına biraz daha yaklaşmış olacaktır.
    17. Sosyal güvenlik hakkı temel bir insan hakkı olup, çağdaş anayasaların tümünde bu anlayışa yer verilmiştir. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin belirlendiği 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın (Anayasa) 2. maddesinde, “Devletin sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmış, 60. maddesinde de, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp, gerekli teşkilatı kuracağı öngörülmüştür.
    18. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 62. maddesi; “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” hükmünü içermektedir.
    19. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun (3201 sayılı Kanun) ile yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş ve bu kişilerin yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye"de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkân tanınmıştır.
    20. Hizmet borçlanması, sosyal güvenlik hakkı elde edilmesinde istisnai bir yöntem olarak; primi ödenmediği için hizmet süresinden sayılmayan bazı sürelerin primlerinin borçlanılıp ödenmesi koşuluyla yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresi ve prim gün sayısından sayılmasını sağlayan bir yapıyı ifade etmektedir.
    21. Sosyal güvenliğin dinamik yapısı, amaç ve kapsamındaki genişleme eğilimi, sosyal risklerin artan etkisi dikkate alındığında, yasalarda yer alan ve sosyal güvenliğin çatısını oluşturan bu gibi kavramların sınırlarının belirlenmesinde her zamankinden daha fazla zorunluluk bulunmaktadır.
    22. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesinde “Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” düzenlemesi bulunmakta iken 10.09.2014 tarihli 6552 sayılı Kanun ile değişik son hâlinde ise; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir.
    23. Anılan madde ile Kanunun amaç ve kapsamı düzenlendiği, Devletin, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerini sağlamak yönünden görevli kılındığı açıktır.
    24. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun bir borçlanma yasası olup, aynı Kanun’un 1. maddesinin 10.09.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğinden önce Türk vatandaşlarının, Türk vatandaşı olarak yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanabilmeleri kabul edilmişti. 10.09.2014 tarihli 6552 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile Türk vatandaşlığından izinle çıkanlara da borçlanma hakkı tanınmıştır.
    25. 11.02.1964 tarihli mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu"nun 06.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 29.06.2004 tarihli ve 5203 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişik 29. maddesi, Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerin, kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tabi tutulacağı, ancak Kanunun 33. ve 35. maddelerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış olup da sonradan Bakanlar Kurulundan çıkma izni almak suretiyle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanan kişilerin ve bunların kanuni mirasçılarının, Türkiye Cumhuriyetinin milli güvenliği ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla ülkede ikamet, seyahat, çalışma, miras, taşınır ve taşınmaz mal iktisabı ile ferağı gibi konularda ve sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tâbi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edeceklerini hüküm altına almıştır.
    26. Sözü edilen 29. maddede yapılan değişiklikle “sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış haklar saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler” şeklindeki düzenleme ile söz konusu haklar genişletilmiştir.
    27. 29. maddede Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerin, kayıp tarihinden itibaren yabancı muamelesine tabi tutulacağına ilişkin genel hüküm aynen korunmaktadır. Bu hükme göre, Türk vatandaşlığını çıkma izni dışındaki yollardan biriyle kaybeden kişiler yabancı muamelesine tabi tutulacaktır.
    28. Yine 29. maddede mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nda yer alan ve vatandaşlığa alınma kararının iptalini düzenleyen 33. madde ve Türk vatandaşlığından çıkarılan kişilerin durumunu düzenleyen 35. madde hükümleri saklı tutulmuştur.
    29. Aynı yasal düzenlemeye 12.06.2009 tarihinde yürürülüğe giren 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nun, “Çıkma İzni Almak Suretiyle Türk Vatandaşlığını Kaybeden Kişilere Tanınan Haklar” başlıklı 28. maddesinde de yer verilmiştir.
    30. Mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 29. maddesinin amacı; yaşadıkları ülkelerde sosyal ve siyasal haklardan yararlanmak için Türk Vatandaşlığından çıkma izni alan kişilerin, ülkemiz sınırları içerisinde, kanunda belirtilen haklardan aynen Türk vatandaşları gibi yararlanmalarını sağlamaktır.
    31. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 3. maddesindeki “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklindeki düzenleme ile başvurulacak kuruluşlar belirtilmiştir.
    32. Diğer taraftan 3201 sayılı Kanun kapsamında yurtdışı sürelerinin borçlanma tutarının niteliği Kanun’un 17.04.2008 tarih 5754 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde ile, “Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32"sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. (Mülga cümle 17.07.2019 tarih 7186 sayılı Kanun 9. madde) Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır…” hükmü getirilmiştir.
    33. Başvuru sahibinin borçlanabileceği sürenin tespitine yönelik 3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesindeki;
    “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
    Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
    Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir..” hükmü ile borçlanılacak sürenin nasıl değerlendirileceği ve hangi aylara mal edileceği belirtilmiştir.
    34. Borçlanma yasalarının istisnai düzenlemeler olduğu dikkate alındığında, iş ve sosyal güvenlik hukukuna hâkim prensip olan; işçi ve sigortalı lehine yorum ilkesinden söz edilerek, yasalarda açıkça belirtilen tanımların dışına çıkılmasına imkân bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, yurtdışı borçlanma hakkının süresi belirlenirken yasanın amacından hareket etmek gerekir.
    35. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca yurt dışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenecektir.
    36. Bu durumda yurt dışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin kısmen ödenmesi veya kısmen borçlanma yapılması hâlinde yapılan ödemeye veyahut kısmen borçlanmaya karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edileceği 5. madde kapsamında değerlendirilerek, yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru hesaplanması ile sonuca ulaşılacaktır.
    37. İlgili maddenin borçlanılan sürelerin hangi tarihlere mal edileceğine yönelik açık düzenlemesi karşısında borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmesinin de sonuca etkili olmadığı belirgindir.
    38. Somut olayda; davacının 01.11.1978 tarihinde ...’da çalışmalarının başladığı, hizmet cetveline göre 24.02.1995- 25.12.1996 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu, (mülga) 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 26.03.1999 tarihli ve 99/12687 sayılı kararı ile Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilerek ... Fedaral Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiğinden Türk vatandaşlığından çıkma belgesini teslim aldığı 22.09.1999 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybettiği, 10.10.2013 tarihli ve 16615953 varide sayılı borçlanma talep dilekçesi ile 3201 sayılı Kanun uyarınca yurt dışında geçen sürelerinin tamamını borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumca Türk vatandaşı olmadığı gerekçesiyle talebinin reddedilmesi üzerine Türk vatandaşı iken yurtdışında geçen borçlanmaya esas tüm sürelerinden dilediği kadarını 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanabileceğinin tespiti talepli dava açtığı, davanın kabul edilerek kesinleşmesi üzerine 21.04.1978 –22.09.2009 tarihleri arasında kalan 11312 gün karşılığı borç tahakkuk cetveli düzenlendiği ve davacı tarafından 3671 güne tekabül eden borçlanma bedelinin 08.10.2014 tarihinde ödendiği, yaşlılık mükteza tablosuna göre Kurum tarafından borçlanılan sürenin 11.07.1999- 22.09.2009 tarihleri arasındaki süreye mal edildiği anlaşılmaktadır.
    39. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan açık düzenleme karşısında kısmi borçlanma yapılması hâlinde borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceği, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenecektir. Bu açık yasal düzenlemenin aksine davacının yurtdışı borçlanma sürelerinin sigorta başlangıcından ileriye mal edilmesine olanak bulunmamaktadır.
    40. Nitekim HGK’nın 12.12.2018 tarihli ve 2018/21-949 E., 2018/1900 K.; 2017/21-2657 E., 2018/ 1898 K.; 2017/21- 2656 E., 2018/1897 K.; 2017/21-3113E., 2018/1899 K.; 2018/21- 995 E., 2018/1901 K. sayılı kararları da aynı doğrultudadır.

    41. Diğer taraftan Özel Daire bozma kararında davacının izinle Türk vatandaşlığını kaybettiği 22.09.1999 tarihinden başlatarak geriye doğru borçlanabileceği belirtilmişse de; yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal mevzuat dikkate alındığında bozma kararına davacının borçlanma sürelerinin Türk vatandaşlığını kaybettiği 22.09.1999 tarihinden geriye doğru mal edilmesi gerektiği ve 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu sürelerin de gözetilmesi gerektiği hususları ilave edilmelidir.
    42. O hâlde direnme kararı Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler yanında yukarıda (41. paragraf) belirtilen ilave sebeplerden dolayı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen sebeplerle ve yukarıda yazılı ilave nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 373/1. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 22.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi