16. Hukuk Dairesi 2014/21791 E. , 2015/7123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; Duruşma için belli edilen gün ve saatte taraflardan gelen olmadığı görülerek evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 114 ada 2 parsel sayılı 4.812,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile ... adına tespit edilmiş, beyanlar hanesine krokide (A) harfi ile gösterilen evin ...’a, (F) harfi ile gösterilen evin ...’a ait olduğu yazılmış, ... tarafından kadastro mahkemesinde açılan dava sonunda davanın kabulüne ve taşınmazın ... adına tesciline karar verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine ... adına hükmen tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..., dava konusu taşınmazın babaları ...’a ait iken babaları tarafından yapılan taksimde bir bölümünün kendilerine verildiğini belirterek kendilerine verilen bölümlerin ayrı parseller halinde adlarına tescili istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Kural olarak kesin hüküm kamu düzenine ilişkin, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarındandır. Ne var ki, kesin hükümden söz edilebilmesi için HUMK"nın 237. maddesi ve HMK"nın 303. maddesi hükmüne göre her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir. Somut olayda kesin hükme esas alınan ... Kadastro Mahkemesinin 2008/31 Esas, 2009/14 Karar sayılı dosyasında davacının ..., davalının ... olduğu, davanın davalı adına yapılan kadastro tespitinin hatalı olduğu iddiası ile açılan kadastro tespitine itiraz olduğu, iş bu dosyada ise davacıların ... ve ... olup davalının da ... olduğu, dava konusunun ise dava konusu taşınmazın bir bölümünün kendilerine ait iken tamamının davalı adına tescilinin hatalı olduğu ileri sürülerek açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu anlaşılmaktadır. Kesin hükme konu olan dosyada davacı 114 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapıların kendisi tarafından yapıldığını, taşınmazda babası ..."ın hiç bir hakkı bulunmadığını ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiştir. Davalı ..."ın duruşmadaki kabul beyanı üzerine davanın kabulüne karar verilmiş ve karar temyiz edilmeksizin 29.03.2009 tarihinde temyiz edilmiştir. Eldeki davada ise davacılar, dava konusu taşınmazın her ne kadar tek parsel olarak tespit görmüş ise de kadastro tespitinden önce babaları ... tarafından fiilen taksim edildiğini ve herkesin kendisine düşen yere ev yaparak kullanmaya devam ettiğini, ancak davalının açtığı dava ile tamamının davalı adına tescil edildiğini, taşınmazda kendi müstakil olarak kullandıkları yerlerin tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece önceki günlü dosyada davalı ..."ın beyanının külli halefleri de bağlayacak, kesin hükmün sonuçlarını doğuracak kabul beyanı ve bu beyan üzerine verilen kararın taraflar arasında kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir. Kesin hükme esas alınan dosyanın davalısı olan ... halen sağ olup bu davada da tanık olarak beyanına başvurulmuştur. Halefiyet ilkesinin söz konusu olabilmesi için terekenin varlığı gerekir. ... halen sağ olduğuna göre davacıların ..."ın külli halefi olduğunun kabulü ve ..."ın henüz halefi ve mirasçısı sıfatını taşımayan davacılar ile ..."ın taraf koşulu yönünden aynı olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Henüz mirasçı sıfatını taşımayan davacıların önceki günlü ilamın tarafı olmadıkları için haklarında bağlayıcı bir kesin hükmün varlığının kabulü de hatalıdır. Hal böyle olunca mahkemece toplanan ve toplanacak olan delillere göre davanın esası yönünden bir hüküm verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.