10. Hukuk Dairesi 2016/4197 E. , 2016/7947 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılan nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini davalıların avukatlarının istemesi ve davalı ... AŞ. avukatının duruşma talep etmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.05.2016 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı ...Ş. adına Av. D... K..., davacı adına Av. A.. A... ve davalı M... Eğitim Araştırma Sağlık Hiz. ve Tic. A.Ş. adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunanların açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Gerekçeli karar başlığının, HMK"nın 297. maddesinin b bendinde tanımlanan unsurları taşıması ve “tarafların ve davaya katılanların kimlikleri” yönündeki hükümlerinin kararın yazımında dikkate alınması gerekmekte olup, bu yönde eski ünvanı A...Hastanesi Sağlık Hiz. ve Tic. AŞ. yeni ünvanı M... Eğitim Araştırma Sağlık Hiz. ve Tic. AŞ. olan davalı ünvanının karar başlığına ... olarak yazılmış olması;
2-)5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddenin 1. fıkrasına göre; "İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir..." Anılan madde kast/kusur sorumluluğuna dayanmaktadır ve hükme dayanak alınan kusur oran ve aidiyetlerinin maddi olayla uyum içinde olması gerekir. Buna göre maddi olguyu tespit etmek hakime ait bir görev olup, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa, çelişkiler ve eksiklikler giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Kusur incelemesi yapılırken sigortalının durumuna ilişkin Prof. Dr. T.. S... imzalı tarihsiz belgenin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.
Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Kanunun 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 ve diğer maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle, salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Bu yasal çerçevede somut olayda; 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Kanunun 77. maddeleri ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü ve diğer yasal mevzuat kapsamında; Prof. Dr. T... S... imzalı tarihsiz belgenin dikkate alındığı; davaya konu işkazasının meydana geldiği konuda ve işçi sağlığı, iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden yönteme uygun düzenlenmesi gereken bilirkişi raporu alınmalı; davaya konu işkazasının meydana gelmemesi için hangi önlemlerin alınması gerektiği, bunların, işverence alınıp alınmadığı ve alınmış tedbirlere sigortalı ve diğer ilgililerin uyup uymadığı hususları ortaya konulmak suretiyle gerçek kusurlu olanların ve kusur oranlarının tespiti yapıldıktan sonraki irdeleme sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
3-)Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurum iş kazası, ya da, meslek hastalığı ile malûllük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rücu etmektedir.
Sürekli işgöremezlik derecesindeki düşme sözkonusu olursa, buna bağlı olarak değişime uğrayan gelir, yüksek işgöremezlik oranı nedeniyle bağlanmış olan başlangıçtaki gelir olup; gelir hesabındaki unsurlardan biri olan işgöremezlik oranındaki düşme karşısında, başlangıçtaki gelirin, değişen işgöremezlik oranına uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu durumda, peşin sermaye değerli gelirin, başladığı tarih itibariyle düşen işgöremezlik oranına göre belirlenmesi zorunlu olup; başlangıçtaki yüksek işgöremezlik oranı nedeniyle, fazladan (yüksek işgöremezlik oranı ile düşen işgöremezlik oranı arasındaki fark işgöremezlik nedeniyle) ödenen fark gelirlerin, yeni oran üzerinden belirlenmiş olan peşin sermaye değerli gelire ilavesi gereği bulunmaktadır.
Eldeki davada, davaya konu işkazası sonucu 01.03.2012 tarihi itibariyle % 55 oranında sürekli işgöremezlik kaybına uğrayan sigortalının 15.03.2014 tarihli kontrol kaydı sonucu araştırılarak, yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılıp, kurum zararının ve beraberinde tazmini mümkün olan miktarın belirlenmesi gerekir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma, inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalıların avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, davalılar avukatları yararına takdir edilen 1.350.00"şer TL duruşma Avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.