Esas No: 2018/1040
Karar No: 2021/811
Karar Tarihi: 22.06.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/1040 Esas 2021/811 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 37. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından isitnaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı davalı ... vekilinin temyizi nedeniyle Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.01.1986 tarihinden itibaren İsveç"te çalıştığını, yurt dışında çalışmış olduğu 01.01.1986-31.12.2006 ve 01.01.2008-13.12.2011 tarihleri arasındaki süreleri 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanmak amacıyla Kuruma başvurduğunu, Kurum tarafından primlerin başlangıcının 15.01.1997 olarak alındığını, Türkiye’deki sigortalılık başlangıç tarihinin İsveç’de ilk defa çalışmaya başladığı tarih olan 01.01.1986 olduğunun tespiti için açtığı davada talebinin kabul edildiğini, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek onanarak kesinleştiğini, kesinleşen karara göre sigortalılık başlangıç tarihinin 01.01.1986 olarak kabul edilmiş olmasına rağmen borçlandırılan sürenin bu tarihten başlatılması yönündeki talebin davalı Kurum tarafından reddedildiğini, Kurumun bu yanlış uygulaması nedeniyle aylığının eksik hesaplandığını ileri sürerek başlangıç tarihinin 01.01.1986 olduğunun tespiti ve buna göre aylıkların ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
5. Davacı vekili ön inceleme duruşmasında; davanın borçlanılan sürenin yurt dışındaki hizmet başlangıç tarihinden ileriye doğru intibakının yapılması ve aylıkların da buna göre hesaplanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Davalı Cevabı:
6. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. ... 37. İş Mahkemesinin 09.08.2016 tarihli ve 2016/1101 E., 2016/262 K. sayılı kararı ile; 06.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren Yurt dışında Geçen Sürelerin Borçlandırılmasına ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik"in 12. maddesinin 1. fıkrasında; başvuru sahibince borçlanmak istenilen süre belirtilmişse belirtilen sürenin, belirtilmemişse belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere borçlanmak istediği gün sayısının esas alınacağının belirtildiği, 5510 sayılı Kanun"un 41. maddesinin son fıkrasına göre ise; 01.10.2008 tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmaların ise ilgili aya mal edileceğinin düzenlendiği, bu düzenlemelerden hareketle borçlanılan sürelerin ilgili aylara mal edilmesi gerektiği, kısmi borçlanma hâlinde ise yaşlılık aylığı tutarının sigortalının borçlandığı döneme göre farklılık arz etmesi dikkate alınarak Kurumun sigortalıyı bu yönde bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmesinin aranması gerektiği, aylık hesabında borçlanılan sürenin hangi tarihler için değerlendirmeye alınacağının aylık hesabında önem arz ettiği, davacının 01.01.1986 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, Kurumun borçlanma süresini borçlanma tarihinden geriye doğru götürerek 15.01.1997 sonrasına borçlanmayı mal ettiği, yasal düzenlemeler de dikkate alındığında Kurum tarafından da sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas alınan 01.01.1986 ve sonrasını kapsayacak şekilde intibakının yapılması ve aylıklarında yapılacak intibaka göre yeniden hesaplanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. ... 37. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Kurum vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
9. İstinaf talebi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince 14.11.2016 tarihli ve 2016/30 E., 2016/28 K. sayılı kararı ile; davacının kesinleşmiş mahkeme kararı ile İsveç rant sigortasına girişi olan 01.01.1986 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olduğuna karar verilmesi, kısmi borçlanma sonucu bedeli ödenen sürenin yurtdışında çalışmaların başladığı tarihten itibaren ileriye doğru mal edilmesi hâlinde sigortalıya sağlanacak aylık tutarını olumlu etkileyecek olması ve Kurumun lehine durum konusunda sigortalıyı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlayamaması nedeniyle borçlanılan dönemin sigortalı lehine belirlenmesine ilişkin olarak mahkemenin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 11.05.2017 tarihli ve 2016/20586 E., 2017/3887 K. sayılı kararı ile; “..Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasa"nın 5. maddesinde;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.” hükmü yer almaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; mahkeme kararı ile sigorta başlangıç tarihinin 01.01.1986 olduğu, davacının 28.05.2012 tarihli yurtdışı borçlanma talep dilekçesinde 5010 gün borçlanmak istediği, 06.08.2012 tarihinde yurtdışı borçlanma bedelini ödediği, mayıs 2012 tarihinde 4/a hizmetinin olduğu, kurumun 5010 günlük yurtdışı borçlanmasını 15.01.1997-13.12.2011 tarihleri arası kabul ettiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan mahkemece, davacıya bağlanması gereken aylığı hesaplatmadan davacının daha fazla aylık alacağına dair bir tespit yapan bilirkişi raporu almadan yeniden hesaplanan aylığın daha yüksek olacağına ve aylıkların ödenmesine karar verilmesi de isabetsizdir
3201 sayılı Yasa"nın 5. maddesinin 1. fıkrasına göre; Kurum"ca yapılan borçlanma tahakkuk işlemi yerinde olduğu gibi Kurum"ca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi karşısında eldeki davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir..” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. ... 37. İş Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ve 2017/225 E., 2017/597 K. sayılı kararı ile; kabul edilecek intibak süresine göre davacının 01.01.2000 tarihinden önceki döneme denk gelecek prim ödeme gün sayısı artacağından aylık hesabının da davacı lehine değişeceği, 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi gereği vatandaşlığın kaybedildiği tarihten borçlanma süresi kadar geriye gidilmesi sureti ile borçlanılabileceği konusunda ise Kurumun tüm süreler üzerinden aylık bağlanmasına yetecek gün sayısının üzerinde tahakkuk yapmasının hak sahiplerine faydası olmadığı gibi aleyhlerine uygulama olduğu, ilgililerin aylık bağlanmasına yetecek süreler için ödeme yapacakları belliyken 2-3 katı kadar bir süre için tahakkuk yaptırılıp daha sonra da ilgilinin aylığa yetecek süre karşılığı borçlanma bedeli ödemesi sebebi ile yurt dışı çalışanlarının kısmi ödeme yapmış pozisyonuna düşürüldüğü, Kurumun bu uygulamasına göre her halükarda intibak ettirilen dönemin 01.01.2000 tarihinden sonraya denk gelecek şekilde hesaplanarak aylıkların da düşük ödendiği, bu uygulamanın sosyal devlet ve sosyal güvenlik ilkelerine aykırı olduğu, Kurumun sigortalıyı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediği, genel uygulamasının borçlanma talep edenlerin aleyhine sonuç doğuracak nitelikte olduğu, ilgililere her halükarda kısmi borçlanma sonucunu doğuracak şekilde ödeme yapmaya zorunlu tutacak uygulamalar yapıldığı, davacının istediği kadar süreyi borçlanma hakkı olduğu, bunun da lehine olan aylık almaya yetecek kadar süre olarak anlaşılması ve yurt dışı çalışma tarihi başlangıcından ileriye doğru daha yüksek maaş alması sonucunu doğuracak şekilde değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurtdışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi hâlinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi aylara mal edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Öncelikle, konuya ilişkin kurum ve kavramlar ile yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır.
16. İnsan, tarihin her döneminde kendisini yoksulluğa sürükleyen, geleceğini tehlikeye iten olayları bertaraf etme düşünce ve kaygısı içinde olmuştur. Tehlikeyle karşılaşan, yoksulluğa düşen bireylere asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenlik anlayışının hâkim yönü olmak zorundadır. Bu nedenledir ki, çağa damgasını vuran sosyal devlet anlayışının işlevi hiçbir şekilde önemini yitirmeyecektir.
17. Sosyal güvenlik, sosyal devleti gerçekleştirme araçlarından sadece bir tanesidir. Halkına sosyal güvenliği sağlayan, herkesi asgari yaşam seviyesinde buluşturan, insanların geleceklerine güvenle bakmalarını teminat altına alan devlet “sosyal devlet” tanımına biraz daha yaklaşmış olacaktır.
18. Sosyal güvenlik hakkı temel bir insan hakkı olup, çağdaş anayasaların tümünde bu anlayışa yer verilmiştir. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin belirlendiği 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın (Anayasa) 2. maddesinde, “Devletin sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmış, 60. maddesinde de, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp, gerekli teşkilatı kuracağı öngörülmüştür.
19. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 62. maddesi; “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” hükmünü içermektedir.
20. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun (3201 sayılı Kanun) ile yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş ve bu kişilerin yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye"de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkân tanınmıştır.
21. Hizmet borçlanması, sosyal güvenlik hakkı elde edilmesinde istisnai bir yöntem olarak; primi ödenmediği için hizmet süresinden sayılmayan bazı sürelerin primlerinin borçlanılıp ödenmesi koşuluyla yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresi ve prim gün sayısından sayılmasını sağlayan bir yapıyı ifade etmektedir.
22. Sosyal güvenliğin dinamik yapısı, amaç ve kapsamındaki genişleme eğilimi, sosyal risklerin artan etkisi dikkate alındığında, yasalarda yer alan ve sosyal güvenliğin çatısını oluşturan bu gibi kavramların sınırlarının belirlenmesinde her zamankinden daha fazla zorunluluk bulunmaktadır.
23. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesinde “Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” düzenlemesi bulunmakta iken 10.09.2014 tarihli 6552 sayılı Kanun ile değişik son hâlinde; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde ile Kanun’un amaç ve kapsamı düzenlenmiştir.
24. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 3. maddesindeki “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklindeki düzenleme ile başvurulacak kuruluşlar belirtilmiştir.
25. Diğer taraftan 3201 sayılı Kanun kapsamında yurtdışı sürelerinin borçlanma tutarının niteliği Kanun’un 17.04.2008 tarih 5754 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde ile, “Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32"sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir (Mülga cümle 17.07.2019 tarih 7186 sayılı Kanun 9. madde). Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır..” hükmü getirilmiştir.
26. Başvuru sahibinin borçlanabileceği sürenin tespitine yönelik 3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesindeki;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmü ile borçlanılacak sürenin nasıl değerlendirileceği ve hangi aylara mal edileceği belirtilmiştir.
27. Borçlanma yasalarının istisnai düzenlemeler olduğu dikkate alındığında, iş ve sosyal güvenlik hukukuna hakim prensip olan; işçi ve sigortalı lehine yorum ilkesinden söz edilerek yasalarda açıkça belirtilen tanımların dışına çıkılmasına imkân bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, yurtdışı borçlanma hakkının süjesi belirlenirken yasanın amacından hareket etmek gerekir.
28. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca yurt dışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenecektir.
29. Bu durumda yurt dışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin kısmen ödenmesi veya kısmen borçlanma yapılması hâlinde yapılan ödemeye veyahut kısmen borçlanmaya karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edileceği 5. madde kapsamında değerlendirilerek, yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru hesaplanması ile sonuca ulaşılacaktır.
30. İlgili maddenin borçlanılan sürelerin hangi tarihlere mal edileceğine yönelik açık düzenlemesi karşısında borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmesinin de sonuca etkili olmadığı belirgindir.
31. Somut olayda; davacının 01.01.1986 tarihinde İsveç’de çalışmalarının başladığı, 11.06.2012 tarih ve 056551 varide sayılı borçlanma talep dilekçesi ile 3201 sayılı Kanun uyarınca yurt dışında geçen 01.01.1986 –31.12.2006 ve 01.01.2008 –13.12.2011 tarihleri arasındaki çalışılan 5010 günlük süreyi borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumca kısmi borçlanma talebi kabul edilerek 15.01.1997–31.12.2006 ve 01.01.2008-13.12.2011 tarihleri arasında kalan 5010 gün karşılığı borç tahakkuk cetveli düzenlendiği, davacı tarafından borçlanma bedelinin 06.08.2012 tarihinde ödendiği, borçlanılan sürenin tahakkuk cetvelinde yazılı sürelere mal edildiği anlaşılmaktadır.
32. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan açık düzenleme karşısında kısmi borçlanma yapılması hâlinde borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceği, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenecektir. Bu açık yasal düzenlemenin aksine davacının yurtdışı borçlanma sürelerinin sigorta başlangıcından ileriye mal edilmesine olanak bulunmamaktadır.
33. Diğer taraftan Özel Daire bozma kararında belirtilenin aksine borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir.
34. Nitekim HGK’nın 12.12.2018 tarihli ve 2018/21-949 E., 2018/1900 K.; 2017/21-2657 E., 2018/ 1898 K.; 2017/21- 2656 E., 2018/1897 K.; 2017/21-3113E., 2018/1899 K.; 2018/21- 995 E., 2018/1901 K. sayılı kararları da aynı doğrultudadır.
35. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 373/1. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 22.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.