Esas No: 2020/8287
Karar No: 2022/4001
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8287 Esas 2022/4001 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8287 E. , 2022/4001 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19/07/2019 tarih ve 2018/143 E. - 2019/718 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “Doğata” isimli firmayı 2007 yılında kurduğunu, 2008 yılında “Atatürk Orman Çiftliği” isim hakkını aldığını, daha başarılı, güçlü olmak amacıyla ve kredinin teminatlandırılması aşamasında davalı Polisan ile 19/07/2010 tarihinde Hisse Alım ve Ortaklık Sözleşmesi yapıldığını, Doğaata Su ve Su Ürünleri Gıda Turizm San. ve Tic. A.Ş. (yeni unvanı Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş.)'ne ait hisselerin %75'i davalıya devrine dair protokole davacının satıcı davalının ise alıcı sıfatıyla imza attıklarını, taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca da davacının üç yıllığına şirkete genel müdür olarak atanacağını, aylık ücret, ikramiye, araba gibi özlük hakları ile diğer çalışma koşulları konusunda hizmet sözleşmesi düzenleneceği, hizmet sözleşmesinin 2. yılının bitiminde anlaşma halinde 2 yıl daha uzatılabileceği hususunun kararlaştırıldığını, 07/09/2011 tarihinde düzenlenmiş ihtarname ile davacının haksız ve hukuka aykırı bir şekilde genel müdürlükten el çektirildiğini, 16/11/2013 tarihli yönetim kurulu kararıyla da şirket ana sözleşmesine aykırı olarak davacının 587.500.- TL itibari değeri olan 5.875 adet B grubu ortaklık payından ıskat edilerek davacının %25 ortak kalma hakkının elinden alındığını, yine 25/12/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlanan 2011 yılı şirket olağan genel kurulu kararıyla sözleşmeye aykırı olarak B grubu hisselerinden ıskat edilen davacının şirket yönetim kurulu üyeliği görevinin de sonlandırıldığını, yönetim kurulu kararlarının butlan ile malul olduğunun tespiti için Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2015/503, 2013/22, 2013/448 ve 2013/352 Esaslarına kayıtlı davalar açtığını ve bu davaların devam ettiğini, kapanıştan sonra 3 yıl genel müdür ve en az 24 ay %25 ortak kalacağını düşünerek sözleşme imzalayan davacının davalının çok ağır sözleşme ihlalleri ile karşılaştığını, piyasa değeri çok yüksek olan şirketin değer kaybına uğradığını, müvekkilinin de zarara uğradığını, kişilik haklarının zedelendiğini, şirket tarafından davacıya ödenmemiş olan genel müdürlük hizmet alacağından dolayı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/253 Esas sayılı dava dosyasındaki icra takibine yapılan itirazın iptali davası açtıklarını, davalının 19/07/2010 tarihli sözleşmeye aykırı davrandığının tespitine, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin Atasu Su ve Su Ürünleri A.Ş.'nin 5 hissedarından birisinin olduğunu, şirketin iş ve işlemlerinin yapılması için beş yönetim kurulu üyesinin atandığını, yapılan iş ve işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmemekle birlikte yönetim kurulu üyeliği işlemlerinden kaynaklı zarar iddiası ile açılan davanın şirket tüzel kişiliği ile şirket yönetim kurulu üyelerine yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; 12.06.2008 tarihli Doğata Su ve Su Ürünleri Gıda Turizm San. ve Tic. A.Ş'ne (yeni unvanı Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş.) ait şirket ana sözleşmesinin 8. maddesinde, şirketin temsil ve ilzamı ile yönetim kurulu üyelerinin görev taksimi hususu düzenlenmiş olup, şirketin yönetimi ve dışarıya karşı temsilinin yönetim kuruluna ait olduğu, şirket tarafından verilecek bütün belgelerin ve yapılacak sözleşmelerin geçerli olabilmesi için bunları şirketi temsile yetkili kişi veya kişilerin imzasını taşıması gerektiği, buna göre Yönetim Kurulunun TTK 319. maddesi gereğince şirketin temsil selahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını yönetim kurulu üyesi olan bir veya birkaç murahhas üyeye veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabileceği hususunun düzenlenmiş olduğu, buna göre genel müdür görevlendirilmesine ve/veya görevden alınmasına ilişkin münhasır yetkinin Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş'ne ait olduğu, hal böyle olunca, davacı ... davalı arasında tanzim olunan 19/07/2010 tarihli sözleşme ile davacının Doğata Su ve Su Ürünleri Gıda Turizm San. ve Tic. A.Ş'ne (yeni unvanı Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş.) genel müdürü olarak 3 yıl süreli olarak görevlendirilmesine ilişkin düzenlemenin, şirket ana sözleşmesindeki özel düzenleme karşısında geçersiz olduğu, yine taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, alıcının taahhütlerine uymaması halinde üstlendiği bir ceza-i şart veya müeyyidenin de öngörülmediği, hal böyle olunca geçersizliği anlaşılan sözleşme hükmünün ihlali nedeni ile de tazminat talebinde bulunulamayacağı, bir an için sözleşme hükmünün geçerli olduğu ve sözleşmede özel bir düzenleme yer almasa dahi hakkaniyet ilkesi uyarınca davacının oluştuğu iddia olunan zararının tahsilini talep edebileceği kabul edilse dahi; davacının görevden alınmasıyla, şirketin zarara uğraması arasında illiyet bağı bulunduğu yönündeki iddia dosya kapsamına göre sabit olmamakla birlikte, 20/07/2010 tarihli dava dışı Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş ile davacı arasında tanzim edilen sözleşmede, davacının 3 yıl süreyle genel müdür olarak görevlendirildiği, daha sonra Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş. yönetim kurulu tarafından şirket ana sözleşmesinden kaynaklanan yetkiye dayanılmak suretiyle, 06/09/2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının genel müdürlük görevinin sona erdiğinin karar altına alınmış olduğu, bu hususun da Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş. tarafından tanzim edilen 07.09.2011 tarihli ihtarname ile davacıya tebliğ edilmiş olduğu, buna göre şirket ana sözleşmesindeki özel düzenleme uyarınca genel müdürün görevden alınmasına ilişkinin yetkinin de Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş yönetim kuruluna ait olduğu anlaşıldığından, genel müdürlük görevinin 3 yıl süre ile devam ettirilmesine ilişkin sözleşmedeki bu hükmün ifa olanağının bulunmadığı, davacının sıfatı, basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğü, dava dışı Atasu Su ve Ürünleri San. Tic. A.Ş'deki sıfatı nazara alındığında, davalı ile arasında imzalanan sözleşmedeki genel müdür olarak görevlendirilmesine ilişkin düzenlemenin geçersizliğini ve düzenlemenin ifasının olanaksız olduğunu bilmesi gerektiği, nitekim davacının şirket hisselerinin ıskatına dair yönetim kurulu kararlarına karşı Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davalar açmış iken, davaya konu yönetim kurulu kararının iptali için ve genel müdürlük görevinin haksız olarak sona erdirildiği gerekçesiyle dava açma yoluna gitmeyip, daha sonra aradan geçen 4 yıl sonunda 2014 tarihinde açtığı bu dava ile maddi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta olup, 4721 sayılı TMK 2. maddesinde anlamını bulan, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uygun davranması ilkesi nazara alındığında, eldeki davanın hakkın kötüye kullanımı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacı vekilince maddi tazminat talebi yanında, akte aykırılık gerekçesiyle manevi tazminat talebinde bulunulduğu anlaşılmış ise de; Yerleşik yargısal içtihatlar ve uygulamalarda ayrıca ve açıkça ifade edildiği üzere, salt akte aykırılık manevi tazminatı gerektirmemekte olup, ancak bu akte aykırılığın kişilik haklarına saldırı boyutuna ulaşması halinde 6098 sayılı TBK. 114/2 maddesi (818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu 98/2 maddesi) yollaması ile haksız fiil hükümlerinin kıyasen değerlendirilmesi davacı lehine manevi tazminatı gerektirir koşulların somut olayda gerçekleşmediği gerekçeleriyle davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine davanın reddine karar vermiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.