10. Hukuk Dairesi 2015/4737 E. , 2016/7937 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... şirketi ve ... haklarında davanın reddine, diğer davalı şirket hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı .... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Dava, 01.01.2009 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının 5510 sayılı Yasa"nın 21. maddesi uyarınca teselsülen tahsili istemine ilişkindir.
5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, üçüncü kişinin sorumluluğu düzenlenmekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur.
Dosya kapsamına göre; davalı İ... Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım AŞ"de şoför olarak çalışan davalı ..."in kullandığı çekici üzerinde taşınan arızalı ekskavatörün köprüden geçerken yüksekliğini ayarlamaya çalışan sigortalı köprüye çarparak vefat etmiş olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı işverenin İ... Çelik tersane ve Ulaşım AŞ % 75, sigortalının % 25 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş, telsizle haberleşme imkanı olmadığından bahisle davalı sürücü ..."e kusur verilmediği görülmüştür.
Davalı ... hakkında Asliye Ceza Mahkemesi"nde açılan .../...Esas sayılı ceza davasında alınan kusur raporunda ise; 2918 sayılı Kanun"un 65. maddesinde öngörülen "yük üzerine veya araç dışına yolcu bulundurulması yasağına" aykırı davranan davalı sürücünün asli kusurlu olduğu kabul edilmiş, böylece her iki rapor arasında oluşan çelişki giderilmeksizin karar verildiği görülmüştür.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun Ceza Hukuku ile Medeni Hukuk Arasındaki Münasebet başlığını taşıyan 53. maddesindeki, "Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." hükmü ve benzer nitelikteki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 74. maddesindeki "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz." hükmü çerçevesinde; hukuk hakiminin, kesinleşmiş ceza kararına konu maddi olgularla bağlı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bu yasal çerçevede somut olayda; eldeki davaya ilişkin olarak açılan ceza davasında hukuk hakimi yönünden bağlayıcı hal almış bulunan maddi olgular olup olmadığı tespit edildikten sonra, aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması gerekçeleri ile tazminat dosyasının akibetinin belirlenmesi gerekmekte ise de, Kurum taraf olmadığından, sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçların, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakla birlikte; işçi sağlığı ve iş güvenliği çerçevesinde, ayrıntılı irdeleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmekte olduğu gözetilerek, yeniden kusur raporu alınması gerekir.
Öte yandan erkek çocuklarının destek görecekleri süre yönünden 5510 Sayılı Yasanın 34.maddesindeki yaş sınırlarının esas alınması Anayasa’nın eşitlik ilkesi, Sosyal Devlet İlkesi ve bu ilkelerin Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına yüklediği işlevin gereğidir. Gerçekten anılan düzenlemeye göre; lise ve dengi öğrenimde 20 yaşına kadar gelir bağlanacağı öngörülmüş olup, orta öğretimin zorunlu hale getirilmesi karşısında hak sahipleri erkek çocuklar bakımından 20 yaşa kadar destekten yararlanacakları kabul edilerek gerçek zarar hesabı yapılmalıdır.
Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı İ... Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım AŞ"de vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ...."ye iadesine, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.