Abaküs Yazılım
7. Daire
Esas No: 2020/175
Karar No: 2020/5187
Karar Tarihi: 17.12.2020

Danıştay 7. Daire 2020/175 Esas 2020/5187 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/175
Karar No : 2020/5187

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Tasfiye Halinde … Gemicilik İnşaat Gıda ve Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen ek mali yükümlülük ve katma değer vergisi, bunlar üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezaları ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 241. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kesilen usulsüzlük cezasının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, davacı tarafından ek tahakkuk ve para cezalarının tahsili amacıyla uygulanan haciz işlemi sonrası yapılan işlemlerden haberdar olunması üzerine ek tahakkuk, para cezası, ödeme emirleri ve hacze karşı 28/03/2016 tarihinde dava açıldığı, olaya ilişkin olarak açılan ceza davasında … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla sanıkların beraatine karar verildiği, 29/04/2015 tarihinde anılan kararın kesinleştiği, usulüne uygun olarak tebliğ tebliğ edilmeyen ek tahakkuk ve para cezası kararlarının tebliğ tarihinin davanın açıldığı tarih olan 28/03/2016 olarak kabul edilmesi gerektiği, ceza dosyasında suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204. maddesinin 1.fıkrası gereği 2 ilâ 5 yıl arası hapis cezası gerektirdiği, aynı Yasa'nın "dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesinin 1/e fıkrasında beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasının gerektiren suçlarda zamanaşımın sekiz yıl olduğunun düzenlendiği, bu durumda, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 197. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, 14/09/2006 tarihli beyannameye ilişkin ek tahakkuk ve para cezası kararların tebligatının en geç 14/09/2014 tarihine kadar yapılması gerektiği halde anılan süre geçirildikten sonra tebliğ edilen ek tahakkuk ve cezaların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemden, en geç tasfiye memuru … adına kayıtlı araca 28/09/2015 tarihinde uygulanan yakalama işlemiyle haberdar olunduğunun kabulü gerektiğinden davanın süresinde açılmadığı, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Olayda zamanaşımı bulunmadığından uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen ek mali yükümlülük ve katma değer vergisi, bunlar üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezaları ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 241. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kesilen usulsüzlük cezasının iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasının 11. bendinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, "yükümlü" deyiminin, gümrük yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olan bütün kişileri ifade ettiği belirtilmiş; 1. fıkrasının 17. bendinde, "beyan sahibi" deyiminden, kendi adına beyanda bulunan veya adına beyanda bulunulan kişinin anlaşılması gerektiği açıklandıktan sonra, 5. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, bütün kişilerin, gümrük mevzuatı ile öngörülen tasarrufları ve işlemleri gerçekleştirmek üzere gümrük idarelerindeki işleri için bir temsilci tayin edebilecekleri; temsilin, doğrudan veya dolaylı olabileceği; temsilcinin, doğrudan temsil durumunda başkasının adına hareket edeceği; dolaylı temsil durumunda ise kendi adına, ancak başkasının hesabına hareket edeceği öngörülmüş; 181. maddesinin yine olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, ithalatta gümrük yükümlülüğünde yükümlünün beyan sahibi; dolaylı temsil durumunda, hesabına gümrük beyanında bulunulan kişinin de yükümlü olduğu kuralına yer verilmiş; 192. maddesinde ise, aynı gümrük vergilerinin ödenmesinden birden çok yükümlünün sorumlu olduğu hallerde, bunların söz konusu vergilerin ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; dolaylı temsil durumunda, hesabına gümrük beyanında bulunulan ithalatçı ile birlikte beyan sahibi olan gümrük işlemlerini yürüten gümrük müşavirinin de "yükümlü" olduğu; eşyanın, gümrük vergilerinin kısmen veya tamamen ödenmeksizin yurda girişinin yapılması durumunda; bir başka deyişle, ithalata ilişkin olarak gümrük yükümlülüğünün doğması halinde, vergilerin ödenmesinden ithalatçı ile gümrük müşavirinin, yükümlü olmaları nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları; dolayısıyla, bu tür durumlarda, alacaklı kamu idaresince, gümrük vergilerinin tamamının, ithalatçı veya gümrük müşaviri adına, aralarında sıra gözetilmeksizin tahakkuk ettirilmesi yoluna gidilmesinin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Ancak; 4458 sayılı Kanun'un 181. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinin 1. fıkrasında; gümrük yükümlülüğünün ithalat vergisine tabi eşyanın serbest dolaşıma girmesiyle doğacağı; 2. fıkrasında, gümrük yükümlülüğünün, söz konusu gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başlayacağı belirtilmiş; 197. maddesinin 2. fıkrasında da, yapılan denetimler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya 1. fıkrada belirtilen şekilde tebliğ edilmeyen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı; şu kadar ki, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılmasının zamanaşımını durduracağı; 4. fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de, gümrük vergileri alacaklarının, ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde, bu alacakların Türk Ceza Kanunu'ndaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içinde kovuşturulup tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre; yapılan denetimler sonucunda hiç alınmadığı ya da noksan alındığı tespit edilen vergilere ilişkin tebligatın gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içerisinde yapılması gerekiyorsa da; gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili olarak, sözü edilen süre içerisinde dava açılması halinde, zamanaşımının durduğu sürece veya davanın sonuçlanmasından sonra kalan süre içerisinde tahakkuk işlemi yapılarak mükellefine tebliğ edilebileceği gibi, gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması durumunda, tahakkukun suçun tabi olduğu zamanaşımı süresi içerisinde yapılması da olanaklıdır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın Dairemizin 2020/175, 2019/4427, 2019/952 ve 2016/4355 esasına kayıtlı dosyalarıyla birlikte incelenmesinden; davacı adına tanzim olunan soruşturma raporuna göre, … GTİPli … isimli eşyanın 2006/15 sayılı İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ uyarınca 75 ABD doları/ton CIF kıymetin altında birim kıymetleri haiz olanların ithalatında ileriye yönelik olarak ülke ayrımı yapılmaksızın gözetim uygulaması ve 2006/10615 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki İthalatta Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar uyarınca eşyanın 35 ABD doları/ton CIF kıymetin altında birim kıymetleri haiz olanların ithal edilen ürünün diğer yurtdışı giderler hariç CIF birim kıymetinin çıkarılması suretiyle hesaplanacak müspet farka tekabül eden tutar kadar ek mali yükümlülük uygulamasına tabi olduğu, eşya için alınan 08/09/2006 tarih ve 23711 sayılı gözetim belgesinde "Yapılan yurt dışı araştırmasına göre işbu belge kapsamı tuzun Mısır çıkış birim ihraç kıymetinin 14 ABD doları/ton olduğu tespit edilmiştir" ve ithalat için öngörülen yer bölümünde "Tekirdağ Gümrük Müdürlüğü" ibarelerinin yer aldığı, davacının … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile söz konusu eşyayı 23 ABD dolar/ton FOB birim kıymet beyan etmek suretiyle Ambarlı Gümrük Müdürlüğünden 70.760 ABD doları navlun ve 4.002 ABD doları sigorta bedeli beyanı ile 35,89 ABD doları/ton CIF kıymetle ithal ettiği, ithalattan sonra yapılan yurt dışı araştırmasında davacının ibraz etmiş olduğu menşe şahadetnamesinin 5.800 ton üzerinden düzenlenmiş olmasına rağmen belgenin Kahire Ticaret Odasında kalan nüshasının 140.000 ton üzerinden düzenlenmiş bulunduğu, Kahire Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliğinden alınan yazıda tuz ithalatı için ibraz edilen faturada yer alan kaşenin Kahire Ticaret Odasına, imzanın ise ihracatçı firmaya ait olduğu, faturanın ihracata ilişkin olması nedeniyle üzerindeki beyanatın kendilerini ilgilendirmediği, faturanın satılmış ürünlere ilişkin bir belge olması nedeniyle söz konusu belgenin faturadan çok proforma fatura veya anlaşma sayılabileceğinin bildirildiği, Ariş-Tekirdağ limanları arasında navlun bedelinin iş yoğunluğuna göre en yüksek ton başına 11 ABD dolarına kadar çıktığı, davacı tarafından ise ton başına 12.2 ABD doları navlun bedeli beyan edildiği ve anılan gözetim belgesinde çıkış birim ihraç kıymetinin ton başına 14 ABD doları FOB olduğundan bahisle eşyanın birim kıymetinde 9 ABD doları, birim taşıma bedelinde ise 1 ABD doları olmak üzere, toplam 10 ABD doları fazla beyanda bulunmak suretiyle 2006/10615 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında öngörülen eşik birim kıymet olan ton başına 35 ABD doları CIF kıymet aşılarak yaklaşık 58.000 ABD doları tutarında ek mali yükümlülük ödemesinden kaçınıldığından bahisle ek tahakkuk ve ceza kararlarının alındığı görülmüştür.
Dairemizin E:2019/4427 esasına kayıtlı dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden, davacının vekili aracılığıyla 26/06/2013 tarihinde ek tahakkuk ve para cezasına itiraz ettiği, davalı idarece 26/08/2013 tarihine kadar süre uzatımı kararı alındığı, ancak dosyada ilgili evrakın tebliğine ilişkin mazbataların yer almadığı ve süre uzatımından sonra itirazın sonuçlandırılmadığı görülmüştür.
Dairemizin E:2016/4355 esasına kayıtlı dosyasında ise, davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyadan kaynaklanan ek mali yükümlülük ve katma değer vergisi alacağının gümrük müşaviri sıfatı ile Tasfiye Halinde Yalçındağlar İç ve Dış Ticaret Limited Şirketinden tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın, ödeme emrinin dayanağı olan ek mali yükümlülük ve katma değer vergisi tahakkukuna karşı yapılan itirazın reddinde dair 19/12/2008 tarih ve 938 sayılı kararın 08/01/2009 tarihinde tebliğ edildiği ve anılan karara karşı dava açılmayarak, kararın idari yönden kesinleştiği, kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda değinilen hususların birlikte değerlendirilmesinden; davalı idarece ithalatçı davacı şirket ve gümrük müşaviri şirket adına takibat yapıldığı, usulüne uygun tebligat yapılmadığından ithalatçı şirket adına tesis edilen işlemler (ek tahakkuk, para cezası ve bunların tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirleri) hüküm doğurmayacağından, zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında müşavir şirket adına yapılan ek tahakkukların tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Olayda, 14/09/2006 tarihinde tescil edilen serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle müşavir şirket adına ek olarak tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin tebligatın, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren işlemeye başlayan üç yıllık süre geçirilmeden yapılmış olduğunun anlaşılması karşısında, işbu davada vergilerin zamanaşımına uğradığından bahsedilemeyecektir.
Davalı idarece Dairemizin 2019/952 esasına kayıtlı dosyasında, davacının … ve …'le birlikte … Vergi Mahkemesinin E:… esasına kayıtlı dosyasında adına düzenlenen ödeme emrine karşı açtığı davada verilen dilekçenin reddine dair karar üzerine dava dilekçesinin süresi içinde yenilenmediği iddia edilmişse de, Mahkemece, … tarih ve K:… sayılı karar ile, dava dilekçesine eklenen 2 adet ödeme emri … adına tanzim edildiğinden diğer kişi ve şirketin … ile birlikte davacı konumunda bulunmasının sebebi anlaşılamadığından, anılan kişiler adına düzenlenmiş ödeme emri bulunup bulunmadığı araştırılmadan, bu kişilerin davacı olarak dava dilekçesinden çıkarılmasına ve yeniden dava açmak serbest olmak üzere dilekçenin reddine karar verildiğinden davacı şirket ve kanuni temsilcisi adına açılmış bir davanın varlığından söz edilemez.
Bu durumda, davacının vekili aracılığıyla 26/06/2013 tarihinde ek tahakkuk ve para cezasına karşı yaptığı itirazın zımnen reddedildiği, davacı şirketin ortağı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada davacı sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle dilekçeden adının çıkarıldığı hususları göz önünde bulundurularak Anayasa'nın 40. maddesi uyarınca Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idari makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk olması karşısında davacı ve kanuni temsilcisi adına dava açma süresinin başladığından söz edilemez.
Dolayısıyla davacının kanuni temsilcisinin aracı üzerine 28/09/2015 tarihinde yakalama işlemi uygulandığı, ilgilisi tarafından 15/10/2015 tarihinde yapılan itirazın zımnen reddi üzerine 26/11/2015 tarihinde dava açıldığından, davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekmektedir.
Davacı adına gözetim belgesinde ton başına 14 ABD doları FOB kıymet ve boşaltma limanı olarak Tekirdağ belirlendiği halde serbest dolaşıma giriş beyannamesinde 23 ABD doları FOB / 35,89 ABD doları CIF kıymet beyan edildiğinden bahisle yurt dışı araştırmasına gidilmişse de, davacının ihracatçı firma ile arasında takasa bağlı sözleşme (tuz karşılığında makine ve ekipman devri) bulunması, gözetim belgesi başvuru formunda İstanbul ilinin de yer alması, menşe belgesinin ihracatçı ülkede kalan nüshasında gümrüğe beyan edilen tutardan daha yüksek bir tutarın yer alması gibi veriler ışığında, yapılan yurt dışı araştırmasında eşyanın faturasının, menşe belgesinin ve navlun faturasının gerçeği yansıtmadığına ilişkin olarak şüpheden uzak, somut bir tespit bulunmadığından dava konusu ek tahakkuk ve para cezalarında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan 4458 sayılı Kanun'un usulsüzlük cezasını düzenleyen 241. maddesinin 1. fıkrasında, Kanun'da tanınan yetkilere dayanılarak çıkarılan ikincil düzenlemelerle getirilen hükümlere aykırı hareket edenlere söz konusu düzenlemelerde açıkça öngörülmüş olması kaydıyla maddede gösterilen miktarda usulsüzlük cezası uygulanacağı, ikincil düzenleme olan Gümrük Yönetmeliği'nin 584. maddesinde, Ek-82'de yer alan fiilleri işleyenler hakkında belirlenmiş tutar kadar usulsüzlük cezası uygulanacağı düzenlenmişse de; anılan cezanın zamanaşımı süresi içinde davacıya tebliğ edilmediği görüldüğünden anılan para cezasında da hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dava konusu işlemlerin açıklanan gerekçeyle iptali gerekirken, yukarıda değinilen gerekçeyle iptali yolundaki mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 17/12/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi