Esas No: 2018/994
Karar No: 2021/810
Karar Tarihi: 22.06.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/994 Esas 2021/810 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ..."da çalışmış olduğu sürelerden 2300 günü 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanarak borçlanma bedelini ödediğini, davalı Kurumun borç tahakkuk cetvelini davacının yurtdışında sigortalı olduğu 18.04.1999–09.09.2005 tarihleri arasındaki süre yönünden düzenlendiğini, davacının yurtdışındaki sigorta başlangıcı olan 11.03.1981 tarihinin Türkiye’de de sigorta başlangıç tarihi kabul edildiğini belirterek, davacının borçlanmasının 11.03.1981 tarihinden başlamak üzere ileriye götürülerek 11.03.1981–02.08.1986 tarihleri arasına mal edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. ... 3. İş Mahkemesinin 13.12.2016 tarihli ve 2016/415 E., 2016/454 K. sayılı kararı ile; 3201 sayılı Kanun"un 5. maddesinin 1. fıkrasına göre Kurumca yapılan borçlanma tahakkuk işleminin yerinde olduğu, Kurumca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin de herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. ... 3. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
8. İstinaf talebi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 09.05.2017 tarihli ve 2017/744 E., 2017/742 K. sayılı kararı ile; davanın yasal dayanağını 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile 06.11.2008 tarihli ve 27046 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 12. maddesi oluşturduğu, davacının borçlanma talep dilekçesinde borçlanmak istediği süreyi 09.09.2005 tarihinden geriye doğru 2300 gün şeklinde açıkça belirttiği, 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrası ile sözü edilen Yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca davacının yurtdışı borçlanmasının talebine göre 09.09.2005 tarihinden geriye doğru 19.04.1999–09.09.2005 tarihleri arasına mal edilmesi gerektiği hâlde Kurumca 11.10.1999–28.02.2006 tarihleri arasına mal edilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne davacının, 10.10.2006 tarihli yurtdışı hizmet borçlanma talep dilekçesine istinaden borçlanma yaparak, Kurumca tahakkuk ettirilen primlerini süresinde ödediği 2300 günlük sürenin, davacının talebine göre 19.04.1999–09.09.2005 tarihleri arasına mal edilmesi gerektiğinin tespitine, düzeltilen bu borçlanma tarih aralıklarına göre aylık bağlamaya esas yıllık kazanç dönemlerinin yeniden tespitiyle bağlanan yaşlılık aylığının bağlandığı tarihten itibaren intibakının yapılması gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 30.10.2017 tarihli ve 2017/4149 E., 2017/8532 K. sayılı kararı ile; “..Dosyadaki, yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı Kurum vekilinin temyizine gelince;
Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasa"nın 5. maddesinde;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.” hükmü yer almaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 10/04/1950 doğumlu olan davacının, 10/10/2006 tarihli yurtdışı hizmet borçlanma talep dilekçesi ile, 09/09/2005 tarihinden geriye doğru 2300 gün borçlanmak istediğini beyan ettiği, bunun üzerine Kurumca hazırlanan borç tahakkuk cetvelinde, davacının Almanya’daki sigortalılık süresinden 08/10/1999 – 28/02/2006 tarihleri arasındaki 2300 gün karşılığı 8.050 Dolar borç çıkarıldığı, davacının 8.050 Dolar karşılığı 11.769,91 TL’yi ödediği, davacıya 07.09.2015 tarihli tahsis talebine istinaden 01.10.2015 tarihinden itibaren aylık bağlandığı ve Kurumca borçlanma yapılan 2300 günlük sürenin 11/10/1999 – 28/02/2006 tarihleri arasına maledildiği anlaşılmaktadır.
3201 sayılı Yasa"nın 5. maddesinin 1. fıkrasına göre; Kurum"ca yapılan borçlanma tahakkuk işlemi yerinde olduğu gibi Kurum"ca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin davacı tarafından, herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi karşısında, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesine dair yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir...” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 21.03.2018 tarihli ve 2018/163 E., 2018/494 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurtdışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi hâlinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi aylara mal edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. Davacı vekilinin temyizi yönünden:
14. Hukukî yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
15. Davacı vekilinin ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine istinaf kanun yoluna başvurduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararını taraf vekillerinin temyiz ettiği, Özel Daire tarafından “davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine” karar verildiği görülmekle, direnme kararına yönelik temyiz isteminde hukuki yararı bulunmamaktadır.
16. O hâlde davacı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
B. Davalı Kurum vekilinin temyizi yönünden:
17. Öncelikle, konuya ilişkin kurum ve kavramlar ile yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır.
18. İnsan, tarihin her döneminde kendisini yoksulluğa sürükleyen, geleceğini tehlikeye iten olayları bertaraf etme düşünce ve kaygısı içinde olmuştur. Tehlikeyle karşılaşan, yoksulluğa düşen bireylere asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenlik anlayışının hakim yönü olmak zorundadır. Bu nedenledir ki, çağa damgasını vuran sosyal devlet anlayışının işlevi hiçbir şekilde önemini yitirmeyecektir.
19. Sosyal güvenlik, sosyal devleti gerçekleştirme araçlarından sadece bir tanesidir. Halkına sosyal güvenliği sağlayan, herkesi asgari yaşam seviyesinde buluşturan, insanların geleceklerine güvenle bakmalarını teminat altına alan devlet “sosyal devlet” tanımına biraz daha yaklaşmış olacaktır.
20. Sosyal güvenlik hakkı temel bir insan hakkı olup, çağdaş anayasaların tümünde bu anlayışa yer verilmiştir. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin belirlendiği 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın (Anayasa) 2. maddesinde, “Devletin sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmış, 60. maddesinde de, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp, gerekli teşkilatı kuracağı öngörülmüştür.
21. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 62. maddesi; “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” hükmünü içermektedir.
22. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun (3201 sayılı Kanun) ile yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş ve bu kişilerin yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye"de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkân tanınmıştır.
23. Hizmet borçlanması, sosyal güvenlik hakkı elde edilmesinde istisnai bir yöntem olarak; primi ödenmediği için hizmet süresinden sayılmayan bazı sürelerin primlerinin borçlanılıp ödenmesi koşuluyla yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresi ve prim gün sayısından sayılmasını sağlayan bir yapıyı ifade etmektedir.
24. Sosyal güvenliğin dinamik yapısı, amaç ve kapsamındaki genişleme eğilimi, sosyal risklerin artan etkisi dikkate alındığında, yasalarda yer alan ve sosyal güvenliğin çatısını oluşturan bu gibi kavramların sınırlarının belirlenmesinde her zamankinden daha fazla zorunluluk bulunmaktadır.
25. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesinde “Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” düzenlemesi bulunmakta iken 10.09.2014 tarihli 6552 sayılı Kanun ile değişik son hâlinde; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde ile Kanun’un amaç ve kapsamı düzenlenmiştir.
26. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 3.maddesindeki “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklindeki düzenleme ile başvurulacak kuruluşlar belirtilmiştir.
27. Diğer taraftan 3201 sayılı Kanun kapsamında yurtdışı sürelerinin borçlanma tutarının niteliği Kanun’un 17.04.2008 tarih 5754 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde ile, “Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32"sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. (Mülga cümle 17.07.2019 tarih 7186 sayılı Kanun 9. madde) Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır…” hükmü getirilmiştir.
28. Başvuru sahibinin borçlanabileceği sürenin tespitine yönelik 3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesindeki;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmü ile borçlanılacak sürenin nasıl değerlendirileceği ve hangi aylara mal edileceği belirtilmiştir.
29. Borçlanma yasalarının istisnai düzenlemeler olduğu dikkate alındığında, iş ve sosyal güvenlik hukukuna hakim prensip olan; işçi ve sigortalı lehine yorum ilkesinden söz edilerek, yasalarda açıkça belirtilen tanımların dışına çıkılmasına imkân bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, yurtdışı borçlanma hakkının süjesi belirlenirken yasanın amacından hareket etmek gerekir.
30. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca yurt dışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenecektir.
31. Bu durumda yurt dışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin kısmen ödenmesi veya kısmen borçlanma yapılması hâlinde yapılan ödemeye veyahut kısmen borçlanmaya karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edileceği 5. madde kapsamında değerlendirilerek, yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru hesaplanması ile sonuca ulaşılacaktır.
32. İlgili maddenin borçlanılan sürelerin hangi tarihlere mal edileceğine yönelik açık düzenlemesi karşısında borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmesinin de sonuca etkili olmadığı belirgindir.
33. Somut olayda; davacının 01.02.1981 tarihinde ...’da çalışmalarının başladığı, 10.10.2006 tarihli ve 524728 varide sayılı borçlanma talep dilekçesi ile 3201 sayılı Kanun uyarınca yurt dışında geçen 01.02.1981-09.09.2005 tarihleri arasında çalışılan 2300 gün süreyi 09.09.2005 tarihinden geriye doğru borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurumca kısmi borçlanma talebi kabul edilerek 08.10.1999 – 28.02.2006 tarihleri arasında kalan 2300 gün karşılığı borç tahakkuk cetveli düzenlendiği, davacı tarafından borçlanma bedelinin 18.10.2006 tarihinde ödendiği, Kurum tarafından borçlanılan sürenin tahakkuk cetvelinde yer alan sürelere mal edildiği anlaşılmaktadır.
34. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan açık düzenleme karşısında kısmi borçlanma yapılması hâlinde borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceği, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenecektir. Bu açık yasal düzenlemenin aksine davacının yurtdışı borçlanma sürelerinin sigorta başlangıcından ileriye mal edilmesine olanak bulunmamaktadır.
35. Diğer taraftan Özel Daire bozma kararında belirtilenin aksine borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir.
36. Nitekim HGK’nın 12.12.2018 tarihli ve 2018/21-949 E., 2018/1900 K.; 2017/21-2657 E., 2018/ 1898 K.; 2017/21- 2656 E., 2018/1897 K.; 2017/21-3113E., 2018/1899 K.; 2018/21- 995 E., 2018/1901 K. sayılı kararları da aynı doğrultudadır.
37. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE (III-A),
İstek hâlinde temyiz temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2- Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 373/2. maddesi gereğince BOZULMASINA (III-B),
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 22.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.