21. Hukuk Dairesi 2015/1386 E. , 2015/20938 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 22.03.2000-25.03.2010 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının ölen davalı ... nezdinde ....Pazarında 22.03.2000- 25.03.2010 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; ölen davalı ... adına kayıtlı işyeri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Taraf ehliyeti dava şartlarından olup yargılamanın her safhasında re’sen gözönünde tutulması gerekir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir.Hizmet tespiti davalarında, davacının tespitini istediği çalışmanın geçtiği işyerinin sahibi olan gerçek ya da tüzel kişi işveren, Sosyal Güvenlik Kurumu ile zorunlu dava arkadaşıdır. Hal böyle olunca, işveren dışındaki gerçek ya da tüzel kişilere bu davada husumet yöneltilemez.
Somut olayda, davalı kooperatif hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden, ayrıca davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin sahip ya da sahipleri araştırılıp davaya dahil edilerek araştırma genişletilmeden hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, öncelikle davacının çalıştığını belirttiği dükkanların kim ya da kimler adına kayıtlı olduğunu tespit etmek, bu bağlamda; davacının halk pazarındaki işyeri sahip ya da sahiplerine ilişkin beyanını almak, bu işyerlerine ait ticaret sicil müdürlüğü ile vergi dairesi nezdinde kaydın bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılıp, tescil ve mükellefiyet kayıtlarını temin etmek, çalışma izni ve ruhsatı ile elektrik-su-telefon aboneliğinin bulunup bulunmadığını ilgili belediye, PTT müdürlüğünden sormak, işyerleri kira ise kira sözleşmesini temin etmek suretiyle halk pazarındaki işyeri sahip/ sahiplerini tespit ederek davalı olarak gösterilen işverenlerin gerçek veya tüzel kişi olarak taraf ehliyeti bulunup bulunmadığını araştırmak, tüzel kişinin ünvanında maddi hata mevcut ise davacıya HUMK.’nun 124/4 maddesi uyarınca maddi hatanın düzeltilmesi olanağını vermek, gerçek veya tüzel kişi olan işvereni davaya dahil etmek ve daha sonra işin esasını incelemekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.