Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı ve aile büyüklerinin baskıları, evlilik birliğinin dağılacağı yönündeki tehditleri sonucu maliki bulunduğu 60 nolu bağımsız bölümü satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, yapılan işlemin gerçekte bedelsiz olduğunu, sonrasında davalının boşanma davası açtığını, kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi üzerine tazminata karar verilmesini istemiştir
Davalı, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, taşınmazın bedelinin ödenmek suretiyle satın alındığını belirtip davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, ileri sürülen iddianın taraf muvazaası olduğu ve yazılı delille kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteği ile açılmış, taşınmazın üçüncü kişiye satılması nedeniyle tazminata dönüştürülmüştür.
Mahkemece, taraf muvazaasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden;davacı, davalı ile kurduğu evlilik birliğinin sağlıklı bir biçimde sürdürebilmesi için çekişme konusu taşınmazı davalı kocasına temlik etmesi gerektiği yönündeki telkinler ve baskılar sonucunda devretmek zorunda kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Hemen belirtmek gerekirki olayları bildirmek taraflara hukuki nitelemeyi yaparak uygulanacak hükmün tespiti ve tatbiki hakime aittir.HUMK.76.mad.Buna göre iddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi gözetildiğinde davada taraf muvazaası değil, hile hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
Bilindiği gibi; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K.nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (m.Ş.) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.Öte yandan,hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması hükme elverişli olacak nitelikte araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.