4. Hukuk Dairesi 2010/4356 E. , 2011/3052 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/11/2008 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 08/10/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, eşinin yeğeni olan davalının, 1999 yılında evlerine telefon açıp dolmuşta giderken hiç tanımadığı bir kişinin “Akçay"da yaşayan sarışın, mavi gözlü ve 3 çocuk annesi bir kadınla 2 yıl evlilik dışı ilişki yaşadığını” anlattığını, bu kişinin kendisine uyduğunu belirttiğini, bu olaylar nedeniyle ilişkileri bozulan eşi ile aralarında boşanma davalarının olduğunu, davalı ile o günden sonra bir daha görüşmediklerini, 2007 yılında eşinin annesinin ölmesi üzerine miras kalan taşınmazların paylaşımı için bir araya geldiklerini, davalının bu sefer içki masasında Uğur adındaki bir kişinin aynı tanımlamayı yaptığını, anlatılan özelliklerin kendisine benzediğini belirttiğini, kayınvalidesinin öldüğü gün yine eşinin dayısı ..."a kendisinin ahlaksız olduğuna ilişkin olaylar anlatmaya çalıştığını, tüm bu anlatılanların davalının kurgusu olup kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir.
Davalı ise, anlatılan olaylar nedeniyle davacı ve eşi arasında boşanma davası açıldığını, davacıya bu olaylarda yardımcı olduğunu, kusuru bulunmadığını, miras nedeniyle aralarında miras paylaşım davası olduğunu ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, tanık anlatımlarına göre davalının, yıllar önce konuşulanları davacıyı telefonla arayıp anlattığı, o dönemde davacı ile eşi arasında boşanma davası olduğu, bu olaylardan sonra tarafların bir daha görüşmedikleri, miras paylaşımı nedeniyle bir araya geldiklerinde eski olayların tekrar gündeme geldiği, davalının hakaret suçundan yargılandığı ceza mahkemesinde beraetine karar verildiği, hakaret kastı olmayan davalının olayı açığa çıkarmaya çalıştığı, aile dışında başka bir kimseye söylemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının şikayeti üzerine davalı hakkında hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında; davacının ısrarı üzerine davalının eski olayları anlattığı, hakaret kastı olmadığı, cezalandırılması için yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesiyle verilen beraet kararının henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki BK"nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesinden verilen beraat kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı değildir. Davalının tanıkları kardeşi ve eşi olup bu olaydan haberleri olmadığını, miras nedeniyle bir araya geldiklerinde davacının ısrarı üzerine davalının anlattığını ve o zaman haberdar olduklarını belirtmişlerdir.
Davacı tanıkları ise davacının eşi, kızı, oğlu ve eşinin dayısı olup davalının, 9 yıl önce davacı ile eşi arasındaki boşanma davası devam ederken telefon açıp tanımadığı bir kişinin anlattıklarını ilettiğini, davacının eşi ile barışarak bir araya gelmesinden sonra davacının kayın validesinin ölümüne kadar görüşmediklerini, miras paylaşımı nedeniyle bir araya geldiklerinde yine aynı olay gündeme geldiğinden davalının, içki masasında Uğur adında bir kişinin “Akçay"da yaşayan sarışın, mavi gözlü ve 3 çocuk annesi bir kadınla 2 yıl evlilik dışı ilişki yaşadığını” anlattığını, bu anlatılan özelliklerin davacıya benzediğini belirttiğini söylemişlerdir. Davalı, ilk önce dolmuşta giderken tanımadığı bir kişiden, daha sonrada içki masasında tanımadığı bir kişiden duyduğu aynı nitelikteki sözlerle anlatılan kişinin davacı olduğunda ısrar ederek, cenaze sırasında da dayısına anlatmaya çalışmıştır.
Davalının, davacı hakkında eşini başka biri ile aldattığına yönelik olarak söylediği sözler davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu sonucuna varılıp Borçlar Yasası"nın 49. maddesi uyarınca, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.