5. Ceza Dairesi 2016/7358 E. , 2020/12093 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : İkna suretiyle irtikap (altı kez)
HÜKÜM : Değişen suç vasfına göre; hatadan yararlanmak suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet (dört kez), diğer isnatlardan beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK"nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette irtikap suçundan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin 10/05/2016 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki "...Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır." düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK"nın 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin sanık hakkında açılan kamu davasına katılan olarak KABULÜNE, başvurularının kapsamına göre incelemenin O yer Cumhuriyet savcısının sanık hakkında verilen beraat hükümlerine, sanık ve müdafin mahkumiyet hükümlerine, katılan Hazine vekilinin ise vekalet ücretine hasren vaki temyiz itirazlarıyla SINIRLI OLARAK YAPILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Kovuşturma aşamasında davaya katılmasına karar verilmeyen Hazine lehine kanun yolu muhakemesinde vekalet ücreti hükmedilmesine yasal olanak bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında irtikap suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık hakkında irtikap suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Kağıthane İlçe Tarım Müdürlüğünde ziraat teknisyeni olarak görev yapan sanığın, olay tarihlerinde dört farklı mağdurdan işlemlerini yapmak için evraklarını ve işlem ücreti olarak 50 ilâ 125 TL arasında değişen miktarlarda parayı alarak dört kez hatadan yararlanmak suretiyle irtikap suçunu işlediği kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmiş ise de; sanığın görev yaptığı idareye, sanığa para veren dört mağdurun kuruma hangi işlem için müracaat ettiklerinin, yapmak istedikleri işlem için kuruma para yatırılması gerekip gerekmediğinin, yatırılması gerekiyorsa olay tarihindeki rayiç bedelin ne kadar olduğunun sorulmasından sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
TCK"nın 250/3. madde ve fıkrasında düzenlenen hatadan yararlanmak suretiyle irtikap suçunun yasal unsurunun failin zorlayıcı veya ikna edici hiçbir davranışı olmadığı halde herhangi bir sebepten, yani kişinin bilgisizliği, tecrübesizliği veya hatasından yararlanarak menfaat temin etmesi ve mağdurun düştüğü bu hatada sanığın bir etkisinin olmaması gerektiği halde, kamu görevlisi olan sanığın, kendisine başvuran mağdurlara yapacakları işlem karşılığında suça konu paraların kendisine ödenmesi gerektiğini söylemesi karşısında, eylemlerinin ikna suretiyle irtikap suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118-2016/208 sayılı Kararında da benzer şekilde belirtildiği üzere, irtikap suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun millete ve devlete karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı nazara alınarak, fiilin mağdurlara yönelik zincirleme suç olarak kabulüyle tek suçtan hüküm kurulup, TCK"nın 3/1 ve 61. maddeleri de dikkate alınarak, ilgili kanun maddesindeki hapis cezası ve zincirleme suç nedeniyle yapılacak artırımlarda alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkının kullanılması suretiyle sonuç cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, sanığın mağdur sayısınca dört kez cezalandırılmasına hükmolunması,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 07/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.